Yıl 2006....
Duvarlara çarpan sessizlik iyice gergin bir hava yaratıyordu mahkeme salonunda. Sadece bekliyorlardı hakimin vereceği kararı. Tek isteği hakimin ağzından çıkacak suçsuz kelimesiydi.Karaca da biliyordu babasının suçsuz olduğunu.Ortada bir yanlış vardı ve bir an önce düzeltilmesi gerektiğini....Yanında oturan annesine doğru kafasını çevirmesiyle göz göze gelmişlerdi. Annesi de uzunca oğlunu izliyordu o sırada. Oğlunun böyle kötü bir olayı yaşamasını hiç ama hiç istemezdi. Nasıl bu duruma geldiler aklı hala almıyordu. Elini , oğlunun önünde kenetlenmiş elinin üstüne doğru götürdü ve sımsıkı tuttu.Karaca ; annesinin ağlamaktan kızarmış olan gözlerine uzunca baktı. Annesi de biliyordu kocasının suçsuz olduğunu bu yüzden de İçinden durmadan dualar ediyordu serbest bırakılması için. Tam duasına kaldığı yerden devam edecek iken Hakimin tokmağını masaya vurmasıyla yarım kalmıştı duası.
Karar ; Türk Ceza Kanunu'nun 82/1. maddesinin (a) bendi uyarınca, "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hakimin vermiş olduğu karar Karaca yı derinden sarsmıştı. Babası suçlu görülmüştü. Nasıl suçlu olabilirdi ki ? Adalet için canını bile verebilecek bir adamdı babası. Her zaman doğruyu savunan, haklının yanında olan avukat iken babası suçlu damgası yemesi hiç adil değildi. Beynine söz geçiremiyordu Karaca. Kabul etmiyordu bu olanları!! Yanında duran annesinin acı çığlıkları ile kendine gelen Karaca ağlamamak için tuttuğu gözyaşlarını tutamamaktan korkuyordu.Peki boğazında oluşan düğümü nasıl tutacaktı ? Başını babasının olduğu tarafa doğru çevirdi. Yanında duran askerler bileğine kelepçeyi takmış götürmek için hazırlanıyorlardı. Babası oğluna doğru bakıyordu bu esnada. Başını sağa sola hareket ettiriyordu. Karaca babasının bu hareketi ile ne demek istediğini anlamıştı. ''güçlü dur '' deme şekliydi bu . Çünkü babası da bu rolü oynuyordu. Biliyordu içinde ne fırtınalar koptuğunu ama elinden bir şey gelmiyordu. Şimdi adliyenin önünde babasının götürülmesini izliyordu. İçinden'' Bırakın götürmeyin o suçsuz demek '' istesede yapamıyordu. Kim dinlerdi onu ? Kim yardım edebilirdi ? Koca bir kimse ! Annesi harap olmuş bir haldeydi. Sımsıkı tutuyordu annesini , düşüp bayılmasından korkuyordu. Hoş! bu zamana kadar güçlü durmak için çok çabalamıştı. Şimdi düşüp bayılsa belki biraz olsun unuturdu bu olanları . Babası araca bindirilmeden önce veda etmek istedi oğluna. Karaca annesinden ayrılıp babasına doğru ilerledi. Tam karşısında durunca babası elleri kelepçeli olmasına rağmen şevkatle okşadı oğlunun pamuk yüzünü.
-Karaca, annen sana emanet. Birbirinize iyi bakın ve babamın yanından ayrılmayın. Bu durum ne zaman biter bilmiyorum. Bu yüzden deden ile kalmanız en doğrusu. Güvende olmanız benim için çok önemli.
Karaca boğazından gitmeyen düğüme inat zorda olsa konuşmayı başarmıştı.
-Suçsuz olduğunu biliyorum baba !
Ağzından dökülebilecek tek kelime buydu Karaca nın. Çünkü söylecek başka cümle gelmiyordu aklına. Babasına inandığını göstermek istiyordu.Fatih bey ise oğlunun ona olan güveninin bitmeyişini duyması gülümsemesine neden olmuştu. İçini kemiren o koca endişe yok olup gitmişti şimdi.Oğlu ona güveniyordu. Bunu bilmesi yeterdi ona .Oğlunun yüzünü bir kez daha avuçların arasına aldı ve alnından öpüp ayrıldı . Araca binmeden önce son kez oğluna baktı Fatih bey .Araç gitmek için hazırlandığı gibi cezaevinin yoluna koyuldu. Oğlu ise babasının arkasından bakakalmıştı.Unutmayacaktı babasına yapılan bu adaletsizliği. Ne yapıp edip babasının suçsuz olduğunu kanıtlayacaktı . Bütün mutluluğu , yüzündeki gülümseme solmuştu artık Karaca nın. Tek isteği babasını kurtarmaktı. Bunun için kendi kendine söz vermişti. Mutlu olmayı kendisine yasaklamıştı.
-Karaca !
İsminin söylenmesiyle başını sesin olduğu tarafa doğru çevirdi. Az ileride siyah arabanın yanında annesi ile dedesinin onu beklediklerini gördü. Yanlarına doğru yürümeye başladı. Dedesi ise kollarını iki yana açarak torununa sarılmayı bekledi. Karaca dedesinin yaptığı hareket karşısında aralarında kalan mesafeyi koşarak kapattı ve dedesine sıkıca sarıldı. Tutmakta zorlandığı gözyaşlarını şimdi serbet bırakma zamanıydı. Dedesi torununa geçecek diyerek sımsıkı sarıldı. Karaca dedesini çok severdi ve söylediği her şeyi yapan bir adamdı. Biliyordu kurtaracakı dedesi oğlunu. Umudunu yitimeyecekti bu yüzden de.... Dedesi gitme vaktiğini belli edercesine torunundan ayrıldı ve arabaya bindiler.
....................................................................
Evlerinden ayrılmadan önce son kez kapının önünden evine bakıyordu Karaca. Mutlu olduğu bu evi bırakmak hiç istemiyordu. Bir yandan bu evde kalsa babasız nasıl mutlu olabilirim diye düşünüyordu. Şİmdi babasının çocukken mutlu olduğu , doğduğu yere ''Mardine'' gideceklerdi. Dedesi , gelini ve torunu orada güvende olacağı için kendi evine götürüyordu. Yavaştan annesi ve dedesi araca yerleşmiş Karaca nın binmesini bekliyorlardı. Karaca gitmek istemesede gitmek zorunda olduğunu biliyordu.Daha fazla dedesini bekletmeden araçtaki yerini aldığı gibi yola koyuldular.
Karaca için hayat sıfırdan başlıyordu fakat babasız. Onun için zaman akmaya devam edecek mi yoksa unutamayacağı günde takılı kalacak mı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT KÖŞELİ DUVAR
General FictionGünler in ayları eskittiği ayların yılları eskittiği zamanlara sığdırdığımız sırları, yaşanmışlıkları , yalanları , gerçekleri dört köşeli duvara sığdırabilir misiniz ? Ummadığın anda ummadağın zamanda bulunmanın peki nasıl bir telafisi olabilir...