09.08.2004.
"Lay lay lay lay lalay."
Küçük çocuk eliyle toprağı düzeltirken hafifçe mırıldandı.
"Lay lay lay lay lalay."
Birkaç kez toprağa vurdu. Ve aynı melodiyi bir kez daha mırıldandı. Ardından diktiği çiçeğin yapraklarını sevmeye başladı.
"Hayat sevince güzel, sevince tatlı günler, bir kuşu, kelebeği, bir taşı sevin yeter."
İnce sesiyle söylediği bu şarkıya eşlik eden omuzları ve gülüşü yavaş yavaş soldu. Ancak çiçeği sevmeye devam etti. Pembe yapraklı güzel çiçeğin yanına oturup derin bir nefes aldı.
"Ne zaman gelicek o tatlı günler çiçek?"
Sanki bir cevap alabilecekmiş gibi çiçeğe baktı. Bir cevap alamasada o bir soru daha sordu.
"Ben seviyorum. Çiçekleri, kelebekleri, kuşları hatta taşları. Ama yetmiyor sanırım. O tatlı günler bir türlü gelmiyor."
Aldığı gibi sesli bir nefes verdi. Küçük elleri ile çiçeğin yapraklarını sevmeye devam etti. Omuzları çöktü.
"Biliyor musun çiçek? Bugün benim doğum günüm."
Elleri çiçeğin üzerinden toprağa doğru düştü. Çiçekten utandı. Gözlerini kaçırdı.
"Ama kimse bunu hatırlamayacak yine."
Mutsuz suratıyla çiçeğe doğru eğildi ve fısıldadı. "Ve benim bunu hatırlatmam yasak." Onu biri duyacak diye korkup etrafına göz gezdirdi. Ancak bahçe bomboştu.
"Ama belki Osman amca yine bana gizlice bir hediye almıştır ha!"
Fısıldamış olmasına rağmen sesi o kadar cıvıl cıvıl ve mutlu çıkmıştı ki mümkün olsaydı çiçek daha çok açardı. Tekrar etrafına bakındı.
"O beni çok seviyor! Ben de onu çok seviyorum! Ben herkesi çok seviyorum." Sesi yavaş yavaş eski mutsuzluğuna hapsoldu.
"Ama herkes beni sevmiyor.."
Sesli bir nefes aldı tekrar. "Sence neden beni sevmiyorlar çiçek? Ben kötü bir çocuk muyum? Aslında elimden geldiğince iyi olmaya çalışıyorum. Etrafı pisletmiyorum, sonraa, sonra odamı süreki topluyorum. Bezen geceleri acıksam bile anneannem kızmasın diye onlara söylemiyorum. Sonuçta sabah uyandığımda yerim değil mi?"
Kendi söylediğine kendi güldü. Neşeli bir şekilde çiçeği bir kez daha sevdi.
"Ama sen korkma. Ne zaman acıkırsan bana söyle. Ben sana hep su veririm, hiç kızmam. Anlaştık mı?"
Sanki karşısında ki bir insanmış gibi onunla konuşması yanı sıra çiçeğin yaprağını tutup biriyle el sıkışırmış gibi salladı.
"Anlaştık o zaman!"
Usulcayaprağı bıraktı. Tam yanında duran su koyduğu kabı alıp çiçeğe yöneldi. Ancak suyu toprağa dökmesine fırsat kalmadan gür bir ses yankılandı.
"Çocuk!"
Cesur, ses yüzünden korkuyla irkildi. Tuttuğu su dolu kap ellerinden kayıp düştü. Kabın içindeki su üstüne döküldü. Korkusuna eşlik eden çığlığı ise bir kaç saniye sürdü.
"Sen ne yapıyorsun orada!"
Bu sert ses de sesin sahibi de onu hep korkuturdu ancak bu kez her zamankinden fazla korkmuştu.
Ona kızacaktı! Çünkü suyu üzerine dökmüştü!
Korkudan gözleri dolmaya başladı. Hızla ayağa kalktı. Ne yapacaktı şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narkotik || Yarı Texting (+18)
Teen Fiction...Geçmişinin altında ezilen bir adamın hikayesi... CesurYurdkl: Bak bana CesurYurdkl: İyi bak CesurYurdkl: Fırsatın varken her detayımı incele CesurYurdkl: Çünkü bir kez daha bulamazsın CesurYurdkl: 'Yıkılışın portresi'ni bu kadar yakından CesurY...