Hayatın geçiciliği karşısında, bu kadar ölümsüz olmayı istemen ne büyük cesaret....
Oysa ölümün bulaşmadığı bir hayat var mıydı?.
Doğuyor, ölüyordun...
Bir kapı kolundan bile daha az ölümsüzdün..
Bir varmış ve bir yokmuş dediğin hikayelerle başlatıyordun; var olduğunu..!
En çok kimsenin bilmediği oluyor, en çok kimsenin bakmadığı pencereye dokunuyordun.
Kimsenin bilmediği bir apartman dairesinde uyanıyor,
Kimsenin bilmediği duyguları gizliyor,
Tek gerçek oluyordun kendinde, görebildiklerinin önlemini alıyor, kader'i alt- üst ediyordun..
***
Hiç niyetin yoktu mucize bir sabahı düşlemek ve her şeyi olduğun bebeğinin, annesini görmek..!
Yalnızdın, çok istiyordun, ama yalnızdı seçtiğin hikaye..
Anlattığın, yaşadığın, dışladığın yeryüzü tekti.
Evet hiç niyetin yoktu, tükenmiş bir sabahta, bu kadar saklanan bir çocuklukla yaşlanmaya...
Ama olmuştu..
Sen, kimsenin bilmediği bir vicdanla yaşamış...
Yalnız ölmek için, yağmayan yağmura kızmış, iklimleri ağlatmıştın..
Ölümden sonrasını düşünmüş, ruhunu sonrasına saklamıştın...
Oysa hiç niyetin yoktu doğmaya, ölmeye, ve kimsenin bilmediği olmaya....
Hiç..!!
Berkay Barlas