1.Bölüm

540 13 4
                                    

O sabah hızlıca hazırlanıp evden çıktık. Annem o kadar acele ediyordu ki ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Sabah saat 07.00'de uyandırdı hepimizi. "Daha erken dememe rağmen dinlemedi bile beni. Hepimiz taksiye bindik doğduğm yere yani Mardin'e gidiyorduk. Orası hakkında hatırladığım tek anım büyük bir avluda koşuşturarak oyun oynadığım bir erkek çocuğuydu. Mardin'e gideceğim için hem mutlu hemde biraz endişeliydim çünkü Gamzeyle son mesajlaşmamızda bana çok dikkatli olman gerektiğini, içinde bana karşı içinde bir yedirginlik olduğunu yazmıştı. Onun tedirgin olmaması için biraz içini rahatlatmaya çalıştım. Ne olabilirdiki sonuçta orası benim doğduğum yer. Tamam kuralların olduğu şehir ama ne olursa olsun orası benim memleketim.

Kafamdaki düşüncelerden annemin beni " hadi kızım havaalanına geldik" diye seslenmesiyle dağıldı. Annemle taksiden inerken babamlar bavulları çoktan almışlardı. Sonunda uçağa bindik babam, annem ve ben yan yana koltukta otururken ağabeyim ise arkada iki yaşlı kadının arasında oturuyordu. Ağabeyime içimden bir kahkahalar atıyordum çünkü şimdiden soru yağmuruna tutulmuştu. Yolculuk boyunca icimde bir huzursuzluk vardı bu yüzden kimseyle konuşmadım. Uçaktan iner inmez dedemin bizim için gönderdiği arabaya bindik ve konağa doğru ilerlemeye başladık. Konağa girer girmez kimseyle tokalaşmadan direkt olarak benim için gösterilen odaya geçtim. Burası gerçekten çok güzel dekore edilmişti. Tek renk nevresimlerle örtülü bir yatak, makyaj masasından, gardıroptan komidine kadar her şey ayrı ayrı düşünülmüştü. Gözüm hemen bavulları aradı kapının hemen yan tarafındaki bavullumu alarak üzerimi değiştirmeye gittim. Hemen yatağa kuruldum ve beni içine çeken uykuya kendimi kaptırdım.

3 GÜN SONRA

"Elif kalk kızım hadi" duyduğum seslr gözümü açtım. Annemi görünce tekrar gözümü kapayıp " uf anne ya, ne oldu yine" diye sitem ettim. Annem ise "deden kahvaltıya çağrıyor, biliyorsun bu konuda nasıl titiz olduğunu" üzerimden yorganı çekti ve "kalk hadi kalk" diyerek durtmeye başladı. Bende daha fazla direnmeyip yataktan kalktım. Aşağıya indiğimde evdeki kalabalık dağılmıştı dedemler çoktan yemek masasına oturmuşlardı. Ben de gidip masadaki yerimi aldım ve kahvaltı yapmaya başladık. Bir kaç dakika sonra dedem konuşmaya başladı " Bugün Mehmedin düğünü var. Hepiniz bliyorsunuz ve düğün bu konakata olacak, hepiniz vakit kaybetmeden hazırlanıp, hazırlıklara yardım edin. Anladınız mı?" Babam hepimizin adına " tamam baba" dedi.

...

Üzerime uzun siyah bir elbise giymiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerime uzun siyah bir elbise giymiştim. Sade şık bir elbiseydi. İnce hafif göğüs dekolitesi ve yırtmacı olan bir elbise üzerime tam oturmuştu. Saçlarımı hiç bir şey yapmadan omuzlarıma bırakmıştım. Hafif bir makyaj yaptım. Hazırlığım bittikten sonra ince topuklu bir sitiletto ayağıma giyip aşağıya indim.

Etrafa göz gezdirdikten sonra gözlerim babamı bulmuştu. Yanına gitmeye karar verdim ve yürümeye başladım. Yanına gittiğimde "baba" diye seslendim ama beni duymamıştı çünkü yanındaki bir adamla konuşuyordu adama göz gezdirince uzun boylu, geniş omuzlu ve kaslı biriydi. Tekrardan "baba" diye seslenince beni duyup arkasını döndü ve "efendim kızım ne oldu?" "Bir şey yok değil mi?" Babam endişeli bir şekilde sorunca sadece "yok babacığım sadece yanına gelmek istedim." Babam cevabımı duyunca sakinlesip, yanındaki adamı işaret edip "Annenin dayısının oğlu Berzan" dedi. Sadece gülümsedim.

...

Düğün başlamıştı avlu tıka basa doluydu. Bir kaç dakika sonra telefonu elime aldım mesajların geldiğini görünce tekrardan kapatıp çantama koydum. Gelin ve damat gelmişti ve nikah masasinda yerlerini almışlardı. Nikah meğmuru ve şahitler yerlerini alınca konuya girdi. Klasik konuşmalar yaptıktan sonra geline günün sorusunu sordu. Gelin "evet" cevabını verevekken konağın içinden gelen bir kişinin bağrışı ile herkes ayaklandı.

Gelen kişi "Ağam senin torunun Muharem ağanın kızını kaçırdı" Muharem ağa dedemin can dostu oluyordu ama nasıl olabilirdiki bu? Dedem sinirle ortada dolaşıyordu. Bir kaç adam misafirleri dagıtı, babam ise  ağabeyimin telefonunu arayıp ona ulaşmaya çalışıyordu. Bense oturmuş olan biteni izliyordum, olan biteni kavramaya çalışıyordum.

Muharem denen adamın oğlu ve bugün babamın beni tanıştırdığı adam ve daha bilmediğim adamlar la konaktan içeri girdiler. Dedem bize doğru dönüp "siz içeri geçin" dedi. Benimle birlikte annem ve diğer kadınlar odaya geçtik. Kafamfa  bir sürü soru vardı. Ne olmuştu böyle? Ne olacaktı şimdi? Dedem ne yapmayı planlıyordu? Ağabeyim nasıl böyle bir şey yapardı? Tüm bu düşüncelerden  kapının açılmasıyla ayrıldım.

Babam gelip bana sarıldı, ağlıyordu. Daha ben bir şey anlamadanelimden tutup kaldırdı. Annem anlamış olacakki o da ağlıyordu. "Baba, anne ne oluyor? Allah aşkına söyleyin. Ağabeyime mi bir şey oldu yoksa? Anne söyle ne oluyor?" Derken gözümden yaşlar akmaya başladı. Babam tekrar bana sarılıp "ağlama kızım bir şey olduğu yok." Babam saçlarımı okşayıp tekrar sarıldı. Annem ise "vermem kızımı vermem" diye konuştu. "Anne neler oluyor söyle lütfen."
Biz içerde tartışırken dedem içeri girdi "Kızım ağabeyin Muharem ağanın torununu kaçırdı ona karşılık seni berzana vermeyi kararlaştırdık. Berdel olacak ağbeyin Fırat, Dicle ile evlenecek sende Berzanla" ben ne diyeceğimi bilemeden öylece dedeme bakıyorum. Ne olacaktı şimdi? Bana sormadan nasıl bu kararı verirler? Ben daha üniversiteyi bile bitirmedim. Olmaz olamaz ben bu adamla evlenemem...

Umarım beğenirsiniz
Yazım hataları için şimdiden özür dilerim...

Masum +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin