Vedamıza dair hatırladığım şeyler çok bulanık. Sisli bir perdenin ardından tanık oluyor gibiyim her şeye. Anımsadığım şeyler ise gün ve gün hafızamdan siliniyor ve ben bunu engellemek için ne yapacağımı bilemiyorum.
Havanın sıcak olduğunu hatırlıyorum misal. Ensemi öpen meltemin beni rahatlatıp yaklaşmakta olanın gerginliğini bir nebze olsun azalttığını.
Üzerinden gelen çiçek kokusunu hatırlıyorum. Son sarılışımızda ciğerlerimi doldurup kıyafetlerime sinmişti. Dolabımın en gizli köşesinde sakladım o t-shirt'ü. Aklım seninle dolu zaten. Bir de gözümün önünde olursan soluğu yanında almaktan korkuyorum.
Bana attığın son gülüşün parıltısını hatırlıyorum.
Bir an için güneşi bile gölgelemişti ve ben senden başka hiçbir şey göremez olmuştum. Yanımdaki kız kardeşim, ona karşı olan sorumluluklarım ya da canımı ne kadar yakmış olduğun önemsizleşmişti ve biz ilk karşılaştığımız zamana geri dönmüştük. Sen kalabalığın içinde ışıldıyordun ben ise daha o anda kendimi sana kaptırmıştım.Sana dair hatırladığım son şey ise elvedamızın ardından gözlerimden akan yaşların tuzlu tadı ve tenimde bıraktığı sıcak his.
Alluka'nın gözlerindeki bakışı da anımsıyorum hayal meyal. Kız kardeşim ince ruhluydu ve sorunun ne olduğunu hemen anlamıştı. Cebinden çıkardığı peçeteyle göz yaşlarımı silerken dilinden tek bir sözcük bile dökülmedi. Bunun için ona minnettarım.
Şimdi ise ayrılığımız üzerinden yıllar geçmiş, yazdığın sayısız mektuba veremediğim cevapları tek bir kağıda sığdırmaya çalışıyor ve seni hayatının en karanlık zamanında yüzüstü bıraktığım için af diliyorum.
Mitou-san'ın cenazesinde yanında olmam gerekirdi. Sana sıkıca sarılırken her şeyin iyi olacağıyla ilgili bir yalan uydurmam ve seni rahatlamamı benden beklediğini biliyordum. Ama yapamadım.
Sana yalan söyleyemeyeceğimi biliyorsun. Annen yerine koyduğun kadının bu dünyadan göçmesinden sonra asla toparlanamazdın. Seni o şekilde tekrardan görmek ise benim kaldırabileceğim bir şey değildi.
Bencillik ettiğimin farkındayım. Alluka'nın tüm itirazlarına rağmen gözyaşlarının bıraktığı izlerle dolu mektubunu diğerlerinin arasına sakladığım andan beri farkındayım ama elimde değil.
Kite'ın ölümünden sonra dönüştüğün kişi geçiciydi belki evet. Ama bu seferkinin kalbin ve ruhunda telafisi olmayan yaralar açmasından, ışığım olan senin benden bir kez daha çalınmasından ve sonsuz karanlığıma geri dönmekten ölesiye korktum.
Ve kafamdaki imgen ile kalmayı seçtim.
Şimdi geriye baktığımda bunun bencillikten başka bir şey olmadığını görebiliyorum.
Illumi'nin iğnesinden kurtulduğumda ailemin ruhumdaki gölgesinden de sonunda özgür kaldığımı düşünmüştüm.
Ama bunun nasıl bir ilüzyon olduğu gerçeği yüzüme tokat gibi çarpıldı.
Bencil herifin tekiydim ve bunu düzeltmek için zihnimden çıkarabileceğim bir iğne yoktu bu sefer.
Kendimle ilgili bu talihsiz keşfimin ardından hayat benim için bir cehenneme dönüştü. Gündüzleri sıkıntı değildi. Alluka sayesinde sorunlarımı zihnimin arkasına perdeleyebiliyordum ya da en azından öyleymiş gibi davranmak için bir sebebim oluyordu.
Ama geceleri ikimiz de kendi odalarımıza çekildiğimizde ve zihnimin her köşesi senin gözlerin ile dolduğunda kendimi tutmama gerek kalmıyordu.
Ruhum yanıyordu ve ben bunu her bir hücremle hissedebiliyordum.Daha önce mâruz kaldığım hiçbir şeye benzemeyen bu eziyet beni saatlerce ayakta tutuyor, günler sonunda artık bedenim kaldıramadığında daldığım uykudaysa kabuslar suretinde peşimi bırakmıyordu.
Sahip olduğum her bir zerre seni görmek istiyordu.
Sesini duymak, eğer şanslıysam tenine dokunup hala hatıralarımdaki gibi olduğunu teyit etmek ile kavruluyordu benliğim.
Bu özlem silsilesinin hemen ardındansa lanetli varsayımlar zihnime üşüşüyordu."Senin gibi bencil bir piçi yanında istediğini düşündürten nedir Killua?
İçten içe onun da senin için böyle kıvranmasını istemiyorsun sanki.
Onun sevgisi dahi kurtaramaz karanlık ruhunu artık.
Acizliğin ve nefret ettiğin karanlığın ile yalnız başına göçeceksin bu dünyadan ve arkandan en ince ruhlu çiçekler dâhi göz yaşı dökmeyecek."Zihnimdeki şeytanların kuruntularını sessizce kıvranarak dinliyor onlara karşı bile koyamıyordum.
Haklı olduklarını biliyordum çünkü.
Derinlerde bir yerlerde bıraktığım gibi olmamandan çok daha büyük bir korkum var.
Bu korku ki ruhumun çirkinliğini bir daha gözler önüne seriyor, miğdemi bulandırıyor ve bütün doğamı açığa çıkarıyor.Kendimde nefret ettiğim ne kadar şey varsa gözümün önüne seriliveriyor birden ve ben çırılçıplak hissediyorum. Varlığımdan utanıyorum.
Tam da bıraktığım gibi olmandan ölümüne korkuyorum. Eğer yeniden karşılaşırsak beni aynı parlak gülüş ve sıcacık kollar ile karşılama ihtimalin kadar hiçbir şey ürkütmüyor benliğimi.
Çünkü eğer hâlâ bıraktığım gibiysen hislerimin platonikliği yüzüme vurulur ve uzun bitmek bilmez gecelerde sığındığım hayalî öpücüklerin anlamsızlaşıverir birden.
Hayatımın amacı kalmaz, tutunduğum son dal da kırılır ve ben dibi sonsuz o kuyuya düşerim.Bu yüzden Gon, birlikte geçirdiğimiz zamanlar adına son bir şey isteyeceğim senden. Eğer kalbinde en ufak yerim dahi varsa sana dair olan bu son arzumu yerine getirip beni son bir kez mutlu edersin.
Işığım lütfen yazma bana bir daha, unut beni.
Varlığımı varlığından sil ve hiç tanışmamışız gibi yaşamını sürdür.
Eğer olur da bir gün dayanamaz karşına içimdeki bütün duyguları haykırmak için dikilirsem beni görme bile.
Adımı ağzına alma bir daha.
Düşüncelerine uğramayayım.
eğer en değerlin olamayacaksam hiçliğin olayım.Eğer sen bunu başarabilirsen işte o zaman şeytanlarımın kuruntuları kaybolabilir bir umut.
Ve ben hasret kaldığım uykumda senin hatıralarına kavuşabilirim.Bu sana yazacağım ilk ve son mektubum. Okuduktan sonra kafanın içindeki bana ait olan diğer her şeyle birlikte bunu da yak lütfen.
Belki o zaman ruhunda yanıyor olmasını umduğum ateş söner eski neşeli günlerine dönebilirsin.----------------------------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işığa Mektup // Killugon
FanfictionBeğendiğimiz bedenlere hayalimizdeki ruhları işleyip adına aşk diyoruz.