- Şimdiki Zaman -
" Güneeeş! " Tuna'ya baktım. " Efendim? " Gülüp ayağa kalktı. " Zil çaldı. " Ayağa kalkıp yanına koşturdum. " Dalmış olmalıyım... " Elini sorun değil anlamında sallayıp yürümeye devam etti.
Sınıfa çıktığımızda sıralarımıza oturup sessizce öğretmeni bekledik. Öğretmen geldiğinde dikkatimi toparlayıp derse odaklandım.
---
" Hof, sıkıcı dersler... " Tuna'nın yakınmalarıyla kıkırdadım. " Hem dinlemiyorsun, hem sıkılıyorsun. " Göz devirdi. " B-bazen dinliyorum... " Çantamı toparlarken cevap verdim, " Bazen? " Oflayarak üstüne montunu giydiğinde güldüm. " Endişelenme, yüksek notlar alman için seni çalıştırmaya devam edeceğim. " Çantamı sırtıma taktığımda mutlulukla el çırpmıştı. " Teşekkür ederim! " Birden ciddileşip ona döndüm. " Bundan sonra öğretmenine saygılı davran. " Duraksayıp ikimiz de gülüştükten sonra Tuna'nın koluna girdim.
- Poyraz'ın ağzından -
Güneş... Demek adı Güneş'ti.
Sınıfın içinde göz gezdirdiğimde Tuna, Selin ve Güneş'ten başka kimsenin kalmadığını fark ettim. Çantamı omzuma attıktan sonra sınıftan çıkacakken Selin'in sesini duydum. " Radyo! Gel ve bana yardım et. " Çıkmaktan vazgeçip sırama tekrardan oturduktan sonra onları izlemeye başladım. Tuna Selin'e doğru adım atınca, Güneş onun kolundan tutup engelledi ve Tuna'nın önüne geçti. " Tuna'nın daha önemli işleri var. "
Güneş şaşırtıcı derecede farklı bir kızdı. Bunları söylerken sinirli duruyordu fakat ben gözlerindeki korkuyu görebiliyordum.
" Ben Radyoyla konuşuyorum seni aptal. Hem benden önemli ne işi olabilir? " Selin'den nefret ediyordum. Daha doğrusu onun gibi olan tüm kızlardan nefret ediyordum. Aptal olan oydu ve sülük gibi bana yapışıyordu. Bazen şizofren olduğunu bile düşünüyordum. Onu sevmediğim hâlde okula saçma dedikodular yayıyordu. Ondan hoşlandığımı söylemek gibi. Oysa ben onunla sadece eğleniyordum ve ondan nefret ediyordum.
Güneş Selin'e daha fazla yaklaşıp konuşmaya başladı. " Radyo dediğin çocuğun bir adı var. Tu-na. Anlayabiliyorsun değil mi? Ayrıca onunla ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez. İstediğim zaman onun adına da konuşabilirim, çünkü o 'benim' arkadaşım. " Selin sinir bozucu bir sesle inatlaştı. " Rad-yo. " Güneş sinirle yumruğunu sıktığında sonunda Tuna onun kolundan tutup dışarı sürükledi.
Olaylar bittiğine göre gidebilirdim. Ayağa kalkıp kapıya ilerlerken Selin sevimli sandığı bir yüz ifadesiyle bana döndü fakat onu takmadan okuldan çıktım. Biraz ileride Tuna ve Güneş gülüşerek yürüyorlardı. Nedenini bilmiyordum fakat ayaklarım onların peşinden gidiyordu.
Güneş okuldaki herkesden farklıydı. Herkes Tuna'yla dalga geçerken, o Tuna'yı savunup onun önüne geçmişti. Tüm okulun nefretini kazanmıştı fakat hâlâ gülümseyebiliyordu.
Bir evin önünde durduklarında yanımdaki ağaca yaslanıp onları izledim. Aynı yerde mi yaşıyorlardı? Tuna eve doğru yürüdüğünde Güneş ona el sallayarak yoluna devam etti. Ne yâni? Güneş mi Tuna'yı evine bırakıyordu? Aslında tehlikede olan Güneş'ti. Ama o hâlâ Tuna'yı düşünüyordu. Aptal mıydı? Ya da fazla mâsum ve saf?
Aramızdaki mesâfeyi koruyarak onu takip etmeye devam ettim fakat son anda önüme çıkan uzun bir tır nereye döndüğünü görmemi engellemişti. Küfrederek çantamın sapına asıldım. Fazla önemli bir olay değildi ama nerede yaşadığını merak etmiştim. Sağıma-soluma bakıp Güneş'i görmeyi umsam da çoktan ortadan kaybolmuştu. İç çekip arkamı döndüm ve dinlediğim şarkıya kaldığım yerden devam ederek evin yolunu tuttum.
---
- Güneş'in ağzından -Sınıfa zar zor çıktığımda sıraya hızlıca oturup montla yüzümü sakladım ve Tuna'nın beni görmemesi için dua ettim. " Güneş? " Tuna'nın sesini duyduğumda sıraya iyice gömülüp cevap verdim. " Efendim? " Oflama sesi duyduğumda güldüm fakat bu hareket bile canımı acıtmıştı. " Neden böyle duruyorsu- " Montumu üstümden çekerken konuşmuştu fakat yaşadığı şokla birden sesini yükselmişti. " Güneş bu hâlin ne?! "
- Tuna'nın ağzından -
Montu Güneş'in üstünden çektiğimde ağzım açık kalmıştı. Görmek istediğim şey kesinlikle yüzündeki morluklar ve dudağının kenarlarındaki yaralar değildi.
" Güneş bu hâlin ne?! " Elimi uzatıp dudağına dokunduğumda, acıyla yüzünü buruşturup hızlıca geri çekildi. " Ne yapıyorsuuun? " Küçük bir çocuk gibi mızmızlandığında konuyu değiştirmemesi için ısrar ettim. " Ne oldu Güneş? Anlat bana. " Kafasını bana çevirip ofladıktan sonra omuz silkti. " Merdivenlerden yuvarlandım işte. "
Yalan söylediği apaçık ortadaydı. Benim aklıma gelen tek neden Selin'di. Hattâ bundan emindim. " Selin yaptırdı değil mi? " Âniden sorduğum soruyla duraksaması bile bir cevaptı. " H-hayır. Merdivenden- " Cümlesini tamamlayamadan tekrar araya girdim. " Güneş, ben aptal değilim. " Başını eğip gözlerini benden kaçırmıştı şimdi de. " Tamam... Senin dediğin gibi oldu işte... "
Önüme dönüp pişmanlık içinde başımı ellerimin arasına aldım. Şu ana kadar edindiğim tek arkadaşım benim yüzümden eziliyordu ve ben Güneş'i kaybetmek istemiyordum.
Ben öylece kalmışken elini omzuma koyup yaklaştı. " Sorun değil Tuna, ben iyiyim... " İyi falan değildi. " Değilsin... " Öğretmen içeri girdiğinde mecburen sustuk.
---
" Güneeeş. Ben sıkıldım. " Bana dönüp fısıldadı. " Son dersimiz işte Tuna, biraz sabırlı ol. " Oflayarak önüme döndüm ve kafamı sıraya koyup uyumayı düşünürken öğretmenin sesi düşüncelerimi böldü. " Proje ödevlerini dağıtıyorum! İkişerli gruplar oluşturacaksınız. " Yerimizde Güneş'le birlikte sessiz sevinç çığlıkları atarken öğretmen elindeki defterle ayağa kalktı. " Grupları ben belirleyeceğim. "
Selin'den sonra nefret ettiğim bir diğer şey de grup ödevleriydi. Kiminle grup olacağını hiçbir zaman bilmiyordun. Oflayarak öğretmene kulak verdik.
" Kaan, Selin'le eş oluyorsun. " Hah, tam da birbirlerini buldular. " İrem, sen Özlem'le... "
Güneş'i ve beni henüz okumamıştı. Selin ise çoktan okunduğu için rahattık. " Tuna sen... Melek'le. " Eğer Güneş olsaydı, benim için daha iyi olurdu fakat Melek de iyi bir kız sayılırdı. Diğerleri gibi olaylara karışmıyordu ve dolayısıyla benden nefret etmiyordu.
Güneş bana hayal kırıklığıyla baktı. Listede adı okunmayan sadece iki kişi kalmıştı ve Güneş'in beyaz teni mümkünmüş gibi iyice beyazlamıştı... " Güneş sen de Poyraz'la oluyorsun. "
Sınıftan bir " Ooooo! " sesi yükseldiğinde, öğretmen masaya vurarak herkesi susturdu. Selin'de bunu fırsat bilip ayağa fırlayarak duruma itiraz etti ve Poyraz'la grup olmak istediğini söyledi. Öğretmen Selin'in isteğini reddedip derse döndüğünde, ateş saçan gözlerle Güneş'e baktığını fark ettim.
Güneş utanç ve korkuyla önündeki kitabı yüzünü saklamak için kullanırken Selin'in neler yapabileceğini düşündüm...
*
*
*
Yazar Notu : Çoook uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba.
Yaklaşık 3 sene önce yazdığım ve bitirdiğim hikâyemi paylaşmaya kaldığım yerden devam ediyorum.
Kitabı okuyan veya beni tâkip eden insanların kaldığını düşünmesem de, "İşi yarım bırakmak olmaz." kafasıyla Wattpad'e tekrardan dönüş yaptım.
En azından, üşengeçliğimi yenip 3. bölümü defterimden telefonuma geçirmemin karşılığını alacağımı umuyorum.
Bölümü beğendiyseniz kalplemeyi ve yorum yapmayı da unutmayın.~~~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Başlangıç
Teen FictionTek istediğim yeni bir başlangıçtı. Yeni başlangıç için açtığım beyaz, yeni ve o temiz sayfa kirlenmişti ve ben... O sayfada boğuluyordum. Belki de geri dönüşü yoktu. Elimde kalan tek sayfa gözlerimin önünde kül oluyordu. Yapabileceğim bir şeyler va...