İyi Okumalar
Genzime dolan lavanta kokusu ile gözlerimi araladığımda, her günüme böyle uyanmak bana sanki bir peri masalındaymışım gibi hissettiriyordu.
Masalımın perisi ise, kollarımın arasındaydı.
Sağıma dönerek henüz daha uyanmamış bedene baktığımda istemsizce gülümsemem yüzüme yayıldı.
Beyazlar içinde bir melekten farksız gözüküyordu.
O gün ona olan sevgimi söylememden sonra bana öyle bir tepki vereceğini hiç tahmin etmiyordum ki, haksız da sayılmazdı üstelik.
Bazı konularda öküzün önde gideni olmak gibi bir yeteneğim vardı. Ancak o beni yavaş yavaş yola getirmeyi başarmıştı.Eğer o gün bana öyle bir tepki vermese, ben ömrüm boyunca bir daha cesaretimi toplayıp birisine ondan hoşlandığımı asla söyleyemezdim. Bu yüzden iyi ki oydu çünkü ondan başkasıyla olamazmışım gibi geliyordu.
"Günaydın," kısık sesi bana ulaşır ulaşmaz yan bir şekilde ona doğru döndüğümde göğsüme biraz daha sokulması gülümsememe neden oldu.
O beni geri çevirmemişti, bende onu asla bırakmamıştım, bırakmayacaktım.
"Günaydın güzelim." saçlarının arasına karışan parmaklarım onu rahatlatırken yaptığım şeye devam ettim çünkü o böyle şeyleri çok seviyordu.
Yavaş yavaş tanımıştık birbirimizi. Ben onun hakkında ki her bilgiyi tek tek özenle öğrenirken o gözlerini asla çekmemişti üzerimden. Ben daha ne olduğunu anlamazken o çoktan öğrenmişti beni. Benim verdiğim en ufak bir tepkiyi ve mimiklerimi biliyordu. O beni, ben onu derken, en ince ayrıntımıza kadar tanımıştık birbirimizi.
"Neden her sabah beni izliyorsun? Uyusana biraz John." diyerek yattığı yerden doğrulup oturur pozisyona geldi, kollarını kaldırıp usulca gerindi sonra. Başımı koluma yaslayarak onu izlerken dün gece üşüdüğü için üzerine geçirdiği gömleğimin onda ne kadar güzel durduğunu düşünüyordum. Gerçi, onda her şey güzel duruyordu."Jaemin-ah," alt dudağımı ısırıp ona doğru uzanarak daha ne olduğunu anlamadan bedenini tek kolumla belinden sarmalayarak kucağıma çektiğimde ağzından ufak bir çığlık firar etti. Parmaklarım huylandığını bildiğim için karnında gezinirken hoş tınıda ki gülüşleri odamızı dolduruyordu.
Onu hayatıma kabul ederken ve onun hayatına girerken verdiğim ilk söz onu hiç ağlatmayacağım, her zaman güldüreceğimdi ve bu sözümü tutmak için elimden gelenin de fazlasını yapıyordum. Çünkü o benim hayatımda gördüğüm en güzel çiçekti ve ben o çiçeğin solmasını istemiyordum.
"Johnny, lütfen yapma. Çok gıdıklanıyorum!" en sonunda ellerimi karnından çektiğimde nefes nefese bir şekilde üstümde uzanıyordu. Dudaklarım şakaklarını bulurken koklaya koklaya öptüm onu, teninin güzel kokusu genzime dolarken gözlerim kendiliğinden kapanıyordu.
"Üzgünüm bebeğim, sanki uykun açılmamış gibiydi. Ben sadece yardımcı olmak istedim." bana dönerek kocaman gülümsedi, narin elleri yanaklarıma yerleşti ve sonrasında da, dudaklarıma kuş tüyü kadar hafif ancak etkisi çok büyük bir öpücük kondurdu.
"Çiçekçiye gidecektim geç kaldım işte." dudaklarını büzerek hızlıca üzerimden kalkıp koşar adımlarla dolaba ilerledi. O üzerini giyinirken keyifle izledim onu. Ne giyeceğine karar veremediği zaman ki takındığı komik ifadelerini, en sonunda karar verdiğinde ki zafer dolu ifadelerini ve o hayranı olduğum gülüşünü, bedenini izledim. Makyaj masasına oturup saçlarını özenle düzeltişini, lavanta kokan ve teninde en güzel duran parfümünü sıkışını ve ardından bana dönüşünü izlemek benim için izleyiciden en yüksek puanları almış bir filmi izlemek kadar zevk ve heyecan vericiydi. O benim filmimin baş kahramanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sonrisa de sol | johnmin°✓
FanfictionÖmrümü veririm her bir gülüşüne. ❀ beatrisJmn_2 | johnmin° two shot° (wattpad üzerinde ki ilk johnmin -johnny&jaemin- kitabıdır!) 20.08.21