1. Bölüm: "Bundan sonra yalnızsın, anladın mı?"

153 5 0
                                    

Merhaba. Bu Wattpad'deki ilk hikayem. Psikolijiyle ilgili olacak biraz, rahatsız olanlar/olabilecek olanların okumamasını tavsiye ederim. Hikayede oyuncular;

Bea Miller: Hazel Ariana Gless
Noah Cyrus: Sky Amelia Cloud
Benjamin Lasnier: Luke Ashton Morgan
Cameron Dallas: Micheal Dylan William
Miley Cyrus: Destiny Hope Cloud
Selena Gomez: Marie Serenade Gless

×××
Hazel Ariana Gless.

"Hadi kalk, ruh hastası." diye bağırılınca yatağımda oturur duruma gelmiştim. Her sabah böyle kaldırılmaktan nefret ediyordum. Annemin bana 'Hazel, yeter uyan artık şapşal.' demesini özlemiştim.

Beyaz bir tişört ile gri bir eşofman alıp banyoya yöneldim. Bir çırpıda üstüme geçirip, yüzümü yıkadım. Daha sonra aynada kendime baktım. 15 yaşındaydım ama sigara yüzünden dişlerim sararmıştı, uyuşturucu kullanmaktan gözlerimin altında çukurlar olmuştu. Bu yaşta hayatımı mahvettiğim için kendimden nefret ediyordum.

Odama geri döndüm ve sandaletimi giyip aşağı indim. Sky, Luke ve Micheal oturmuş beni bekliyorlardı. Bende hızla masaya yöneldim ve bir sandalye çekip oturdum. "Günaydın, Hazel." dedi Luke. "Sana da." deyip o' sahte gülümsemelerimden birini gönderdim. "İyi misin?" demişti Sky. "İyi değilim, Sky. Kötüyüm, zaman ilerledikçe daha kötü oluyorum." dedim ve gözlerimi yere diktim. "İyi olacaksın." "İyi falan olmayacağım! Burda hayatımı çürüteceğim, Micheal. Sizde burada benimle kalıp, çürüyeceksiniz."

"Böyle kötümser düşünme." "Sana ne." Gerçekten sıkılmıştım artık şu 'iyi olacaksın'lardan. İyi falan olmayacaktım ben. Hep böyle daha kötüye gidecekti. Ama anlamak istemiyorlardı, ya da anlamıyorlardı. Artık anlama zamanları gelmişti.

Luke ve Micheal, bize yemek almaya gittiğinde Sky konuştu. "Hazel, kes sesini. Sen, ben, biz iyi olacağız tamam mı? Şu kötü düşüncelerden kurtul artık." "Kurtulamıyorum, Sky." Hayır doğruyu söylemiyordum, ben kurtulmak istemiyordum. Beynim buna alışmıştı artık. Kötü düşüncelere, günaha. Anlayan varmı ki beni? Hiç sanmıyorum.

Luke gelmişti, Micheal yoktu. "Micheal nerde, Luke?" "Sadece o'nu aldılar. Kontrole götürdüler." Nefret ediyordum şu kontrollerden. Çok kötü şeyler yapıyorlardı, bize acımıyorlardı. Akşam 6'da da benim kontrolüm vardı, iğne ve o' pislik ilaçlardan vereceklerdi. Ama alışmıştım, hiç birşey hissetmiyordum.

"Senin kontrolün kaçta?" diye sordum Sky'a. "Sanırım 5'te." "Kendine dikkat et, canın acımasın." Başını salladı. Ama herzamankinden daha fazla acıtacaklarını biliyordum, o'nu, beni, hepimizi hayvan gibi görüyorlardı. Ama biz hayvan değildik, biz sadece şizofren yaratılmıştık.

İstemsizce yemeğime başladım. Bu hastanenin yemeklerinden nefret ediyordum. Bu yemekler yüzünden yemekten, yemek yemekten soğumuştum. Belki biraz bizi insan gibi görselerdi böyle olmazdım, eminim. Sky, bu yemekleri seven tek kişiydi. Çünkü yemek yemeyi severdi, her ne olursa olsun.

×××
Akşam, 18.00

Evet, kontrol zamanım gelmişti. Yatağımdan yavaşça kalkıp sandaletlerimi giydim. Yavaş haraketlerle odadan çıktım, ve kontrollerin yapıldığı odaya gittim. Sky daha yeni çıkıyordu. Gözlerinden yaşlar akarken kolunu tuttuyordu. Hemen o'na sarıldım. "İyi misin, birtanem?" "Evet, iyiyim meleğim. Benim canım acıyor, ama senin asla canın acımasın." Başımı salladım ve gitmesini izledim.

Odaya tırsa tırsa girmiştim, hep bu kontrollere girerken birşeyler hissediyordum. Her kontrolde böyle oluyordu. "Hazel, yat şuraya." dedi sertçe. Bende dediğini hemen yerine getirmiştim, Xavier'dan korkuyordum. Oldukça.

Kolumu sertçe açtı ve yaklaşık 2 doz olan ve oldukça büyük olan iğneyi koluma batırdı. Acıyordu, fazlasıyla. Dayanamamıştım ve göz yaşlarımı serbest bırakmıştım. "Ssh, ağlama küçük deli." dedi ağzını siktiğimin Xavier'ı. Sinirli veya üzgün olduğumda küfür ederdim, evet.

İğneyi sert bir şekilde kolumdan çıkarttı. Bu daha da acıtmıştı. "Umarım geberirsin, Xavier." diye fısıldadım. "Hayallerin asla gerçekleşmiyecek, sürtük." Bu sözü üzerine sinirlenmiştim, ama hayallerimin gerçekleşmeyeceği konusunda haklıydı. Tanrı, acımasızdı. Beni bu yerlere getiren o'ydu. Ama hiçbir zaman umudumu kesmemiştim, hâla da kesmiyorum. Sadece hayallerime inanmayı bırakmıştım, o' kadar.

Masadan 3 hap aldı ve su ile yanıma geldi. Alnıma elini koyup ilk önce hapları ağzıma attı, sonra suyu içmemi sağladı. Sağladı diyemeyiz, döktü. Üstüm hep ıslanmıştı. Bizi umursamıyordu.

"Şimdi sağlığına bakacağız, ruh hastası Hazel." dedi ve sinsi gülüşlerinden birini attı. "Umrumda değil, aptal." Başımı geri oldukça sert olan yere yatırdım. "Umrunda olmalı, tütün veya ot kullandıysan sana şok vereceğiz." "Hep aynı şeyler, Xavier. Korkmuyorum." Bana döndü ve yine o' boş konuşan ağzını açtı. "Korkup kormaman asıl benim umrumda değil."

"Oh, üzgünüm Hazel. Bugünde şok yiyeceksin." dediği sözler ile zerre kadar umrumda olmamıştı, 2 yıldır bunlara alışmıştım. Şoku boynuma vermişti. Hiç birşey hissetmiyordum, acı da buna dahil. Uyuşmuştum. "Bıkmadın mı bunlardan?" dedi Xavier. Görüntüler bulanıktı. Gözümden yaşlar akıyordu. Ama hiç birşey hissetmiyordum. Sadece bunlardan sıkılmıştım.

Uyuşmam geçmişti ve açılmıştım. "Xavier, sen bir erkek fahişesisin. Senden tam anlamıyla nefret ediyorum." "Umrumda değilsin, küçük deli." Yattığım o' sert yerden kalktım ve odadan çıkmaya yeltenmiştim ki, Xavier beni durdurdu. "Ne istiyorsun Xavier?" "Seni burdan kaçırabilirim, küçük birşey karşılığında." deyince meraklanmıştım doğrusu. Kendimi tutamayıp sordum. "Neymiş o' küçük şey?" "Kızlığını istiyorum." "Sen tam bir adisin. Ama bunu düşüneceğim. Zor durumdayım." Bana bakıp gülümsedi. "Aferin, küçük sürtüğüme. Şimdi git ve düşün." dedi ve kalçama şaplak atmıştı. Bende yanağına bir tokat yapıştırıp kontrol odasından çıktım.

Sky, beni kapıda bekliyordu. Durgunlaşmıştım, çünkü herşeyi duyup görmesinden korkmuştum. İlk defa böyle hissetmiştim. Sky'ın incinmesini istemiyordum. "Ne konuştunuz?" dedi hırsla. "Hiç birşey, Sky. Hiç birşey konuşmadık." "Sana inanmıyorum, olanları duydum." Kesinlikle bana kızacaktı, buna adım gibi emindim. "Seks karşılığı kaçmak ha, güzel plan." dedi ve arkasını döndü. "Beni anlamıyorsunuz. Aslında kimse anlamıyor. Bu tımarhaneden çıkmak için herşeyi yaparım, Sky. Her ne olursa olsun."

"Böyle sürtük olabileceğini tahmin etmemiştim. Pekâla, bu yerden kurtulmak istiyorsun ama biz ne olacağız? O'nu düşündün mü, Hazel?" Haklıydı, o'nları düşünmemiştim. O'nları burada yalnız bırakmaya hakkım yoktu, asla da olmayacaktı.

"Birlikte kaçalım? Micheal ve Luke'uda alırız, ha?" "Hayır. Seninle gelmektense burada olmayı tercih ederim." dediğinde sinirlenmiştim. "Benim neyim var, Sky? Sadece bir hata yapmıştım, bu da hatamın karşılığı. Kime söylüyorum ki ben, asla anlayamazsın."

"Hayır, anlarım. Seninle aynı şeyleri bende yaşıyorum, Hazel. Ama asla kaçmak karşılığı bunu düşünmem. En azından ben bu kadar düşmedim. Bundan sonra yalnızsın, anladın mı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

akıl hastanesi × bea millerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin