O benden gideli ne kadar oldu saymamıştım ya da saymaya cesaret edememiştim bilmiyorum... Ama çok uzun zaman geçti ve özlem yüreğimi parçalıyordu. Bulut beni terkettikten sonra her zaman yaptığım şeyleri yapmaya koyuldum. Odamdaki banyoya girip bulutun enkazına baktım. Cidden berbat görünüyordum. Kendimi makyajla adam ettikten sonra aşağı annemlerin yanına indim.. Annem her zaman ki gibi kahvaltı hazırlıyordu. Sessizce yanına sokuldum o da zaten hemen karşılık verdi " günaydın" diyerek daha sıkı sarıldım " günaydın meleğim " diyerek karşılık verdi. Sanırım bu dünyada beni karşılıksız sevecek tek insandı. Sıradan bir kahvaltıdan sonra okula gitmek icin evden çıktım neden bilmiyorum ama ayaklarım geri geri gidiyordu. Kötü bi his vardı icimde ben bu düşüncelerle boğuşurken okula geldiğimi farkettim. Bir an önce kararım değismeden iceri girdim. Sanki okul he zamankinden daha farklıydı öğrencilerin toplandığını görünce bende gittim. 5 dakika kadar bekledikten sonra okul müdürümüz konuşmaya başladı :" Arkadaşlar bugün aranıza bir arkadaşınız daha katılacak " diyince tüm okul meraklı sesler cıkarmaya başladı açıkcası kimin geldiği pek de umrumda değildi. Ta ki kimin geldiğini görene kadar oydu işte o bilmediğim kokusuyla beni kendine aşık eden adamdı. Benim nefes alan şiirim tam karsımda duruyordu. Gözlerimin yandığını hissettim ama karşısında ağlamak istemiyordum. Kalabalıktan sıyrılarak tuvalete koştum içeri girer girmez kapıyı kilitleyip ağlamaya başladım. Neden gelmişti ki kalbim uzaklığını yeni yeni kabul etmişken hem içim acıyordu. Oysa ben onu bunca zaman gelmeyeceğini bile bile beklemiştim hep bir umutla. Umutlarım ölmek üzereyken neden birden karşıma çıkmıştı ki? Bir süre sonra iyi olduğuma inanarak tuvaletten çıktım ama hala bir enkaz farksızdım. Sınıfa girince gözlerim gözleriyle buluştu ahh lanet olsun neden aynı sınıftaydık ki.. okuldaki herkesi tanırdım herkes de beni ama aralarında biri en yakınımdı. Yavaş adımlarla cansunun yanına oturdum bana soru sorarcasına bakıyorsu ve ben konuşacak halde değildim o da hiç konuşmadı zaten. Tüm gün bulutun bana yaşattırdıklarını birden hayatımdan çıkıp hiçbir şey olmamış gibi gelmesini düşündüm. Merak ediyordum her şey rüya gibiyken neden bir gittiğini konuşmak istiyordum ama kelimeler anlamını yitiriyordu gözlerinin etkisiyle.... Eve gelir gelmez kendimi yatağıma attım ve huzurlu uykunun kollarına bıraktım kendimi...
"Gitme" fısıltı gibi çıkmıştı sesim " lütfen gitme. Yapamam anlıyormusun birden hayatımın merkezindeyken unutamam..." Bulut sadece bakıyordu bana bir saat önceki aşkla bakan gözleri gitmiş deniz mavisi gözleri bir karanlığa bürünmüştü." Olmuyor. Seninle olmuyor işte. Eminim Amerikaya gidince her şey daha iyi olacak ben sen hiç hayatıma girmemiş gibi davranacağım. Bak yağmur zor olabilir ama unutmak zorundasın anla bunu. Biz diye birşey olamaz. Hoşcakal.."
Beynim durmuştu sanki bağırarak uykumdan uyandım. Derin bir nefes almaya çalıştım. Başardım mı onu da bilmiyordum. Yüzümdeki ıslaklıkları hissedince agladığımı fark ettim "ahh" dedim icimden " belkide o biz olmaya çabalamamıştı. Bilmiyorum ama beraber savaşabilirdik hiç değilse bile deneyebilirdik buna değerdi. Sevgi herşeye değerdi.....
Bu benim ilk hikayem ve denemek istedim umarım beğenirsiniz eğer bir öneriniz olursa çekinmeden söyleyin :) düsunceler değerlidir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
RomanceBir kalp kaç defa sever? Bir göz yaşı içinde kaç yürek besleyebilir? iki farklı yollardaki aynı gönül ne zaman buluşur? Gerçek aşk dedikleri onu görünce kalbinin havaya uçmasıysa eğer şu an tamda o duygunun içindeyim..ölümle hayat arasındaki inceci...