La Vie En Rose

28 1 0
                                    

Kar genç kadının hayran bakışlarıyla gökyüzünden Los Angeles şehrini neşelendiriyordu. Melekler şehrine yıllardan sonra yağan kar insanları gülümsetmeye yetmişti. Chicago’da olsa bunu pek kimse umursamazdı ama bu genç kadının kalbini ısıtan küçük bir mutluluk anı olarak kalacaktı.

O gece sadece Norma için değil hayatında ilk defa bir kar tanesine dokunma şansı yakalamış Peter içinde bir Noel mucizesi gibiydi.

 Hatta iki buçuk saattir trafikte havaalanına gitmeye çalıştığını ve taksiye vereceği yüklü parayı bile umursamıyordu.

Peter yirmi bir yaşın verdiği enerji ve büyük bir inançla yapması gereken tutkularının peşinden çoğu zaman başarısızlıklar dolu bir mücadele ile koşsa bile içinde pes etmemesine neden olan bir his vardı.

Bu his annesi faturaları ödeyemediği zaman annesini bir köşeye çekilmiş ağlarken gördüğünde kalbine saplanan bir bıçağa dönüşen histen bile daha güçlüydü.

Hayatta hiçbir şeyin onu ışıkların altında şarkı söylerken gözlerini sıkıca kapattığı anlardan daha çok mutlu edememişti.

 Bunu denemişti derslerine çalışmayı ve gündelik işlere kızlara ve spora kendini kaptırmayı ama bütün bunlar büyük bir eksiklik hissinin gölgesinde yaşanıyordu. Ellerini gür kıvırcık saçlarının arasından geçirdiğinde saatin farkına vardı geç kalıyordu ve yüz yılda bir yağma ihtimali olan kar noel mucizesi yerine hayal kırıklığına dönüşüyordu.

Şekilli dudaklarını aralayarak fısıltı şeklinde bir lanet yağdırdı.

 Kafasının içinde şimdi evde olsa kardeşleriyle neler yapıyor olacağını kurmaya çalıştı buna değer miydi diye soracak değildi.

Peter bütün zorluklara hazırdı bunları göze almıştı.

Norma küçük bedenine zıtlıkta ki valizini güçlükle taksiden indirdiğinde gözleri kırmızıya çalan bulutlara kaydı belki bu iyi bir işaretti.

Norma çoğu insanın dikkat etmediği küçük detaylardan büyük anlamlar çıkarmayı engelleyemediği bir huyun ötesinde onun düşünce biçimi haline gelmişti.

Eğer Salı akşamı yağmur yağarsa yazacağı yazının güzel olacağına inanırdı bazen bunun gibi totemler onu eğlendiriyordu.

 Ağır adımlarıyla dış hatalara girdiğinde vedalaşan insanlar ve bir sürü telaşa kapılıp insanların arasına karıştı.

Bileti önceden alması gerektiğine bu panik halinde ki kalabalığı görünce emin oldu. Daha önce hiç tek başına yolculuk etmemişti.

 Valizini güçlükle sürüklerken bileğinde taşıdığı çantasından kimliğini ve kredi kartını çıkardı.

‘’ En yakın Londra uçuşu saat kaçta?’’ diye kulak tırmalayan incelikte ki titrek sesi ile konuştu içinde ki umut soruyu sorduğu anda yok olmuştu. Görevli kadın küçümseyen bir bakışla ona bakıyordu.

‘’Londra için uçuşlar hava şartları nedeniyle gerçekleştirilemiyor’’ dedikten sonra dev ekranda ki uçuşları işaret etti ‘’ İki gün sonrası için ancak yer bulabilirsiniz’’ diyen kırkılı yaşlarında ki kadına bakarken hayal kırıklığı ile dolduğunu hissettiği bedeni cansız gibi karşısında duran kadına bakıyordu ama görmüyordu.

Norma henüz on dokuz yaşındaydı tabii bu bir roman yazıyor olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

 Romanın çoğunluğunun Amerika dışında geçmesini istediğini biliyordu. Amerika onun için değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Last NightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin