"Hayat senin en anlaşamayacağın insanları en yakının olarak sunar ve bu en büyük sınavlarından biridir. En bir sevebileceğini de en uzağına atar bu da ikinci en büyük sınavındır . Sen yeter ki en yakınındakini idare et o sınavdan geç en uzaın o zaman zaten yaklaşır sana. Seçebilme şansını güzel kullan ama aşk şansını en bir güzel kullan çünkü onu bir kere kullanma şansın olucaktır . Ne ağlatır ne güldürür olsun ama ne hep ağlatan ne de hep güldüren olsun ..."
Yunan'dan mitolojiden girip , elmadan armuttan çıktığımız bir sayfayı geri de bıraktık bu sefer de mevsimden girip böcekten mi çıksak dedim evet şimdi dedim hiç düşünmeden . Bu gidişle kitabı bitirirken biyolojiye coğrafyaya bağlayıp meb için seneye hazırlanıcak bir ders kitabı hazırlamayalımda ne olursa olsun .
"Ne demiş atalar nur içinde yatalar , Nisan-Mayıs ayları gevşer gönül yayları." diye saçma sapan bir tekerlemeyle girdim neden bilmiyorum . Nedense sevgiliyle iki çeşit yağmurda yürümek hiç unutulamaz birincisi sonbahar ufak bir ayrılık mırıltısında en çok can yakan anı , ikincisi nisan yağmurları ben nisan yağmurlarını çok severdim sırf saç uzatır diye sonradan öğrendim ılık havada üşümeden romantik romantik ıslanmanın daha çekici olduğunu . Ha tabi yaşamadım daha öğrendim. Ama anlamadığım tek şey bahar aylarında neden kıpır kıpır olduğumuz . Bence bahar alerjisi olan biri için bahar da aşk o kadar da güzel değildir . Gözü şiş sulu göz hapşuruklu ve sümüklü bir insana kimse bakmaz ki o zaman baksalar bile o şiş gözle bakana da bakamaz ki bakılmıyor işte be neden açıklamak zorunda olduğumu hissettim bilmiyorum evet çok konuştuğumu şimdi daha iyi anlamışsınızdır .
Yine bu kıpırtılı bahar aylarının birin de gözüm şiş ve sulu 8 paket selpakla geziyorum okuldayım bahçeye asla inemiyorum felan öğle arası pencereden bakıyorum ergenlerin arasında zaman da geçmiyor . Çam ağacının altında duran bir kızla bir çocuk dikkatimi çekti nedense gözüm takıldı tatlı tatlı konuşuyorlar . Böyle çocuk karizma karizma hareketler yaparken çam ağacına dayanıyor çam ağacında ki ağda çocuğun eline yapışıyor kız manyak bir telaş içinde sanki kobra yılanı çocuğun kolunu dolamış ama çocuğa nasıl acıdom üzüldüm anlatamam garibim elindeki bütün kıllar az sonra acı bir şekilde gidicek sorun şu ki eline yapışanın adını çam sakızı olarak bildiğini umuyorum ağda olduğunu bilse aynı karşısındaki kız gibi kendide telaşlanır . Evet nerde kaldık hah tam ağda yapıştı ki onu temizlemeye çalışırken yavrum karizmama bir de arı dadandı . Neyse arıyı hoplaya zıplaya gönderdik bir dakika ya gönderdik derken kendimi birden onlara dahil ettim pardon gönderdiler ama unuttukları bişey var dı ağda hala ordaydı derken çamdan sarkan bir örümcek kızın başına düştü daha ağdayı temizlemeden o yapış yapış eller kızın saçına gitti ve evet yapıştılar pencere romantik komedi sahnesi oldu gözümde de ne alaka böyle romantik komedimi olur lan . Sonuç olarak ağdalı ve yapış yapış bir şekilde en son kapıdan içeriye girdiler .
Evet hala bahar da aşık olmak istersenz buyrun başınıza gelicek en kötü şeyler.