- Ezberlemiştim -

18 3 2
                                    

Jungkook sinirlerinin her saniye daha da gerildiğini hissederken son kırmızı ışığı da atlatıp arabayı evin önüne gelişi güzel park edip inmişti. Tahminleri üzerine Taehyung' un şu an çoktan eve gelmiş olması gerekiyordu.

Evin minik bahçesini geçtikten sonra kapıya gelmiş elindeki anahtar ile sakin kalmaya çalışarak kapıyı açmıştı. Gözlerini hızlı bir şekilde gezdirirken odalarından duyduğu ses ile merdivenleri hızlı bir şekilde çıkıp odalarının önüne gelmişti.

Burası şu an onun için bir hiçti.. odayı bir kez dahi olsun görmek istemiyordu. Görmekten çekinmiyordu fakat daha önceki hislerinin ölmüş olduğu ile karşı karşıya gelmek onu korkutuyordu. Yüzleşmek sadece onun için bir yara demekti.

Elini yavaşça önündeki kapıya koyup ileri doğru itmiş ve açılmasını sağlamıştı.

Gördüğü manzarayla göz yaşlarının hücum ettiği hissederek derin bir nefes alıp gözlerini tavana dikmişti. Taehyung' un ona kızarmış gözlerle bakması hiçbir zaman Jungkook' un dayanabileceği bir şey olmamıştı.

Kendini iyi hissettiğinde birkaç adım atarak daha sabah mutlu bir şekilde uyandıkları odalarına girmiş ve tepkisiz kalmaya çalışarak Taehyung' a bakmıştı.

Bu bakış aslında birçok soruyu beraberinde getiriyordu.

Neden yapmıştı?
Neden yalan söylemişti?
Sevmiyor muydu artık onu?
ya da en önemlisi...
Gerçekten yapmış mıydı, o adamın yanına gitmiş miydi?

*Flashback*

"Arkadaşlar bugün erken çıkabilirsiniz. Sizi zaten izin gününüzde buraya kadar getirmek doğru değildi.." Odadaki çalışanlar yavaş yavaş hazırlanmaya başlayıp odayı terk etmeye koyulmuşlardı. "Kim Taehyung, siz bekleyin lütfen. Yeni gelen parçaları size göstereceğim."

Taehyung elindeki ceketi onu giydiren görevlilere uzatırken başıyla onaylamış ve Bogum' u takip etmeye başlamıştı. Büyükce kapıları aştıktan sonra yeni gelen kıyafetlerin bekletildiği odaya girmişlerdi.

Bogum gelen kıyafetlerle ilgilenmek yerine gözlerini esmer çocuğa dikmişti. Zihnini okumaya çalışır şekilde bakarken histerik bir şekilde gülümseyip dudaklarını aralamıştı.

"Jeon Jungkook değil mi?"

Taehyung tam olarak ne için dediğini anlayamaz şekilde patronun yüzüne bakarken başını olumlu anlamda sallamıştı yalnızca. Ilişkisi hakkında kimseye açıklama yapmayan ve kimseyi ilgilendirmediğini düşündüğü için gelen herhangi bir konudaki soruları kolay kolay yanıtlamazdı.

Bogum bu duruma daha da sinirlenmiş şekilde dişlerini sıkmış ve Taehyung' a biraz daha yaklaşmıştı. "Sana sorduğum sorulara cevap vermeyecek misin?" Taehyung yine cevap vermeden yalnızca karşısındaki adamın gözlerinin içine bakmıştı.

Karşısındaki adam onun bedenini satın almak istemişti. Buna karşı çıktığında ise şirketinde model olmasını teklif edip dolaylı yoldan satın(!) almıştı. Sokağa düştüğü anda gelen bu teklif o an ona çok kabul edilebilir gelse de Bogum" un her geçen gün ona olan ilgili tutumu takıntı haline gelmişti. Hiçbir CEO çekimlere katılmazken Bogum özellikle Taehyung' unkine gelip onu izliyordu.

Taehyung tüm bunları düşünürken üzerine gelen her bir adım için o geriliyordu. Ta ki yüzüne atılan fotoğraflar ile olduğu yerde kalmıştı.

"Seninle güzel güzel konuşuruz diye düşündüm fakat gel gör ki çok hırçınsın." Bogum önündeki fotoğrafları gözüyle işaret ederken gıcık bir kahkaha koparmış ardından devam etmişti. "Yapman gereken çok basit. Sadece benimle bir geceliğine yemek yiyeceksin ve ben de o fotoğrafları Jungkook denen herife göndermeyeceğim."

Taehyung yere çöküp her birini eline alıp gözlerini gezdirmiş ve yeniden bakışlarını ona yiyecekmiş gibi bakan adama çevirmişti.

"Kimse sevgilisinin yarı çıplak fotoğraflarını başkasından almak istemez değil mi?"

Taehyung yavaşça doğrulup başını onaylayıcı şekilde sallayıp bulunduğu odayı bir daha dönmemek üzere terk etmişti. O fotoğraflardaki o değildi ki bir daha onu görmek istemeyeceğine emindi.

*Flashback end*

Jungkook bu fikirlerinden sıyrılarak birkaç adım daha ayarak yatakta oturan oğlanın önünde durmuştu. Taehyung o yanında yaklaşana dek bakışlarını bir an olsun ayırmadan onu izlemişti.

Jungkook' un bir açıklama bekler gibi bakışları sürmeye devam ederken Taehyung ne diyeceğini toparlamaya çalışıyordu. Ne olursa olsun ona doğruyu anlatmak zorundaydı. Sonunda derin bir nefes alıp göz yaşlarını elinin tersiyle silmiş ve dudaklarını aralamıştı.

"jungko-"

"Adımı kullanma. Sadece beş dakika tanıyorum sana kendini açıklaman için. Anlatacak bir şeyin yoksa eşyalarını toplayabilirsin."

Jungkook son cümleleri boğazı düğüm olmuşçasına zorlukla çıkarırken bakışlarını bir an olsun karşısındaki bedenin yüzünden.Taehyung demek istediği şeyleri toparlamaya çalışırken yeniden ağlamamak için avuçları arasına aldığı çarşafı sıkıyordu. Jungkook daha fazla dayanamamış ve yeniden boğazının kuruluğuna aldırış etmeden konuşmaya devam etmişti.

"Sana inanmak istiyorum... Bana onun sen olmadığını söyle. Söyle, yalansa bile inanacağım. Sen yapmazsın demeye edeceğim."

Taehyung, Jungkook' un dediklerini duydukça daha da kendini sıkıyordu. Ona yalan söylemişti zaten ve buna inanmıştı. Yeniden bunu yapamazdı. Elini saçlarının arasına atıp yavaşça geriye almış ve utana sıkıla sevgilisinin gözlerinin içine bakmıştı. Sadece o an bile kırılmayı belki de o an içinde yok olmayı dilemişti. Son kez baktığını bilir gibi bakışlarını aklına kazımayı da ihmal etmeden titreyen dudakları arasından kelimeler dökülmeye başlamıştı.

"B-ben özür dilerim. Sadece yeniden sana karışmasını istemedim. Jungkook tanrı huzurunda yemin ederim başka düşüncem olmadı. Ben seni se- "

Jungkook birden elini yeterli anlamında kaldırırken ses tonunu ister istemez yükselmişti.

"Sakın beni sevdiğini söylemeye çalışma. Dinlemek istemiyorum. Yeterli bu kadarı." Jungkook gözlerini karşısındaki bedenden çekip başını yere eğmişti. "Ben, ezberlemiştim. Ben senin her bir zerreni, bedeninin her bir kıvrımını, teninin kokusunu, hissini.. her şeyini."

Taehyung daha fazla kendini tutamayıp yeniden hıçkırıklara boğulmuş ve aynı anda konuşmaya çalışıyordu. Titreyen dudakları arasındaki kelimeleri duymak istemeyen sevgilisi sözünü kesmişti. "Ben evden çıkıyorum. Geldiğimde gitmiş ol." Jungkook oldukça kararlı kurduğu cümlenin ardından odadan ayrılmıştı.

Taehyung arkasından öylece ağlayarak bakabilmişti. Jungkook, biricik sevgilisi, onu istemiyordu. Onu evde bile görmek istemiyordu. Onu dinlememişti. Bulunduğu durum yüzünden çıldıracak duruma gelmişti. Hani Jungkook onu ne olursa olsun dinleyip anlayacaktı?

Her şey boşunaydı...

━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━

Öncelikle geciktiği için çok üzgünüm😔😔 Realde yaşadığım yoğun tempolu işler yüzünden pek zaman ayıramadım. 🥺Fakat zaman buldukça yazarak bu bolümü de tamamladım. 👏🏻👏🏻Vote ve yorum atmayı lütfen unutmayın. 💖💖

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Nothing Remains Hidden | TaeKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin