Medya Jon.
'Üzerini aradınız mı? Tamam, hepiniz dışarı çıkın, sen de Equel, evet hepiniz.'
Bethely, herkes çıkana kadar bekledi. Equel de oyalana oyalana çıktıktan sonra Jon'a döndü:
-Sana ne yapmak gerek Jon? Seni Sur'a geri göndermeliyim. Ah, şüphe yok ki Yaşlı Ayı kafanı keser ama inan görmeyi iple çektiğim bir şey değil bu. Tanrılar, Yedi Krallık birbirine girmişken Nöbet'ten kaçmak da ne? Kumandanın seni bulamazsa bir eşkıya boynuna bıçağını dayar, bir Lannister ise eşkıya kadar merhametli davranmaz. Derdin nedir senin? Neden kaçtın?'
Jon gözlerini kaçırdı. Bu kadını tanıyordu. Daha önce lord babası ailesiyle birlikte onu da getirmişti ziyaretine. Babasına bağlılık yemini etmiş hanedanlardan Foxel hanedanına mensuptu. Lord George Foxel öldüğünde tek bir çocuğu vardı, o da henüz 16 yaşındaki Bethely'di. Herkes hanedanı erkek kuzenlerinden birine bırakacağını sanmıştı. Ancak Bethely ihtişamlı bir törenle başa geçmişti ve ilk günden beri muhteşem bir yönetici olduğunu herkese kanıtlamıştı. Ordusunun talimini bizzat kendisi yaptırıyordu, hanedanın hazinesi dolup taşıyordu ve üstelik boyunduruğu altında yaşayan her insan ondan şükranla bahsederdi. Sokaklarda aç kimsenin olmadığı söylenirdi. Yine söylentilere göre, bir erkek kadar iyi ata biniyor ve kılıç kullanıyordu. Jon tüm bunları buraya olan ziyaretinde duymuştu. Lord babası, Leydi Catelyn ve çocuklarıyla beraber gelmişti buraya. Kadın Jon'u diğer çocuklardan bir an bile ayırmamıştı, çok nazikti. Kalesindeki herkes onun merhametini konuşuyordu. Buna rağmen inanılmaz bir otorite sahibiydi, kimse ona karşı çıkmayı düşünemezdi bile. Şimdi yine karşısında oturan Bethely'nin soru soran gözleri, 19 yaşında bir kadından çok orta yaşlı, görmüş geçirmiş bir kumandanınkine benziyordu. Jon kadına yalan söylemeyi göze alamıyordu, bunu istemiyordu da. Yutkunup kendini cevap vermeye zorladı.
-Ben, kardeşim için... Robb çok zor durumdaymış, dediler ki...
-Nöbet taraf tutmaz. Artık senin kardeşlerin Sur'da. Çocuk gibi davranma Jon. Robb savaşı kazansa da kaybetse de, sen nöbetine devam edeceksin. Ben, Stark hanedanına bağlılık yemini ettim. O yüzden ben savaşacağım. Biz savaşacağız. Ancak sen savaşmayacaksın, en azından insanlarla. Diyarın kavgalarına karışmayacaksın. Senin düşmanların Sur'un ötesinde. Bunu anlıyor musun?Jon bunları biliyordu. Biliyordu ama anlayamıyordu. Robb haksızca katledilen babaları için savaşırken, Jon nasıl burada öylece durabilirdi? Pyp, Grenn, Sam ve diğerleri... Jon onları sevmişti ama ya Robb? Robb'u nasıl yalnız bırakabilirdi? Robb bu durumda olsa yalnız bırakır mıydı onu?
Jon gözlerini yerden kaldırdı. Bethely'e bakmaya cesaret edemiyordu. Gözlerini büyük salonun duvarlarında gezdirirken konuşmaya başladı.
-Beni Sur'a geri mi göndereceksiniz?
-Kalemin duvarlarının içinde bir kaçağı saklamayacağım Jon. Senin iyi bir çocuk olduğunu biliyorum. Kafanın omuzlarının üstünde kalmasını da istiyorum. Ama bunu yalandan ve hileden uzak kalarak nasıl sağlayabilirim?
-Beni...Bırakırsanız eğer...
Bethely Foxel yerinden kalktı ve zırhından hançerini çekip çıkardı.
-Bunu görüyor musun Jon? Bu Valyria çeliğinden yapılmış bir silah. Şimdi burada göğsüne saplarsam kendi kanında boğulursun. Peki seni bıraktım diyelim, senin bir kaçak olduğunu anlayan paralı askerlerler bunu yapamaz mı sanıyorsun? Kafanı bir torbaya koyup Yaşlı Ayı'ya göndermezler mi? Yedi Krallık'ın her yanı bunu alacağı bir kese altın için yapacak adamlarla dolu. Seni bırakmamla şurada kafanı kesmem aynı şey, inan bana. Seni Sur'a göndereceğim. Ama yalnız değil. Yanına iki tane güvenilir adam vereceğim. Mormont'a da bir mektup yazıp seni hayatta bırakması için ikna etmeye çalışacağım. Şanslıysan bu plan işe yarar.Jon kadına ısrar etmenin yararsız olacağını biliyordu. Kararlılık kavramı insan şekline bürünmüş, karşısında duruyordu sanki. Başıyla onayladı. Sur'a dönünce ne olacaktı? Hayatta kalsa bile, kardeşlerini unutacak mıydı? Tüm bunlar hiç yaşanmamış gibi Nöbet'e devam mı edecekti? Mormont'un kulesinde olanları hatırladı. Bethely yanılıyordu. Kadının akgezenlerden haberi yoktu. Sur, Yedi Krallık'tan çok daha tehlikeli olabilirdi. Çünkü Sur'un ötesindekiler, ne eşkıyalara ne de Lannisterlara benziyordu. Daha acımasız ve ölümcüldüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOT FANFICTION
FanfictionBu hikayedeki olaylar, George R.R. Martin tarafından yazılmış Buz ve Ateşin Şarkısı kitap serisinin birinci kitabı olan Taht Oyunları'nın 68. bölümünden (Tyrion bölümü, 795. sayfaya denk geliyor) sonraki zaman diliminde geçmektedir. Bazı olaylar kit...