Cersei kaybetme ihtimaline karşın babanı hayatta tutacak kadar zeki bir kadın. Annesi ona böyle demişti. Robb savaşı kazanırsa babasına kavuşacağını düşünmüştü. Babası geri gelecekti, Kışyarı Lordu olarak yerini alacaktı ve Robb'un omuzlarındaki ağır yük de kalkmış olacaktı. Ama her şeyden önce babası yaşıyor olacaktı. Robb tanrı korusunda otururken bunları düşünüyordu. Payına düşeni yapmıştı, savaşı kazanmıştı. Ama babası gitmişti artık. Yüz tane savaş da kazansa babası geri gelmeyecekti. Hiçbir kıymeti yok, diye düşündü. Lord babası artık yoktu, Arya ve Sansa o kadının elindeydi, Bran sakat kalmıştı ve yüzlerce adamı ölmüştü. O tam olarak neyi kazanmıştı? Özgürlüğünü. Lordları, annesi ya da Theon yanında olsa böyle söylerdi. Babasıyla konuşmak istiyordu ama konuşamıyordu, kız kardeşlerini yanına getiremiyordu, Bran'e yardım edemiyordu. Bu özgürlük müydü? Ayağa kalktı. Çığlık atmak istiyordu. Özgür olmanın bir yolu var, dedi içindeki ses. Sen bu yolu biliyorsun. Biliyordu, belki çılgınlıktı bu ama biliyordu. Bunu yapmalıydı, yapmak zorundaydı. Yoksa çarpışmaların hiçbir anlamı kalmazdı. En azından bu kadarını babasına borçluydu. Büvet ağacına bakarak yemin etti:
-Ben, Kışyarı Lordu Robb Stark'ım. Yapabileceğim ne varsa yapacağım. Kız kardeşlerimi kurtaracağım. Ben, özgür olacağım. Babamı benden alan bir kadından ve onun oğlundan emir almayacağım. Artık diz çökmeyeceğim. Eski tanrıların huzurunda yemin ediyorum. Ben, kuzeyi yöneteceğim. Babamın onurunu yaşatacağım. Yıllardır elimizde olmayanı geri alacağım. Kuzeyin Kralı olacağım!
Artık içi daha rahattı. Kazandığı mücadeleler şimdi bir anlam kazanabilirdi. Babasını geri getiremezdi ama ondan alınanı geri alabilirdi. Lordlarıyla bir kralın peşinden gitmeyecekti, bu kral kendisi olacaktı. Aceleyle kaleye doğru yürümeye başladı. Yolda annesinin kardeşi Edmure ile karşılaştı.
-Robb, büyükbaban seni görmek istiyor. Odasında ve...
-Şimdi sırası değil. Lordlarımın hepsine haber ver. Büyük salonda toplansınlar. Karar vermemiz gereken şeyler var.Robb, büyük salona konmuş uzun masanın başında oturuyordu. İki yanında annesi ve İri Jon vardı. Masa çok büyük ve genişti ama salonun yarısını bile kaplayamıyordu. Salon bunun dışında boştu. Tavanı da çok yüksek olduğu için adamların her konuşması yankı yapıyordu. Zırhlardan gelen şıngırtılar, lordların bağırışlarına karışıyordu.
-Sana söylüyorum, Renly'i desteklemeliyiz. Joffrey'i destekleyemeyeceğimize göre geriye o ve Stannis kalıyor. Ah, inan Stannis'i kralın olarak görmek istemezsin.
-Bizim ne istediğimizin ne önemi var aptal herif! Stannis, Robert'ın en büyük kardeşi. Taht onun hakkı.
-Öyleyse Joffrey de Robert'ın en büyük oğlu. Neden onu desteklemiyorsun? Yoksa Stark hanedanına sadık değil misin?
-Senin kafatasını ortadan ikiye ayırırım!Robb elini havaya kaldırdı ve ilk defa konuştu.
-Lordlarım! Buraya kimsenin sadakatinden şüphe etmeye veya kavga etmeye gelmedim. Karar vermemiz gerekiyor. Zaferlerimizi anlamlı kılmamız gerekiyor. Lord babam artık yok. Peki bu zaferler ne işe yarıyor? Size anlatayım. Gidip bir kralın önünde diz çökmeyeceğim artık. İşte buna yarıyor. Artık hayatında kar görmemiş yeşil oğlanlar tarafından yönetilmeyeceksiniz. Ben, Stark hanedanından Eddard Stark'ın, Tully hanedanından Catelyn Tully'nin oğlu Robb Stark, sizi yöneteceğim! Kralınız artık güneyde olmayacak!
Lafını bitiremeden annesi eline dokundu.
-Robb, düşündüğüm şeyi söyleyemezsin. Kendine gel, iyi...
Robb elini annesinin elinden kurtardı. Konuşmasındaki kesilmeyi fark eden lordlar homurdanmaya başlamıştı. Robb dikkatleri tekrardan üzerine çekebilmek için kılıcını kınından çekti ve havaya kaldırdı. Çeliğin sesiyle beraber dikkatler yeniden ona dönmüştü.
-Evet, kralınız artık burada, karşınızda! Artık krala bağlı bir lord değilim! Ben, Kuzeyin Kralı'yım!
Sancakbeyleri bağırarak ayağa kalktılar. Teker teker Robb'un önünde diz çöküyorlardı. Robb heyecanla etrafına bakınırken Theon'la gözgöze geldi. Theon'un gözlerinden rahatsızlığı okunuyordu. Kıskanıyor. Ama alışacak. Ben onun kralıyım ve o bana diz çökecek.
Adamlarının hepsi Robb'un önüne dizilmişlerdi ve bağırıyorlardı. Hep bir ağızdan aynı şeyi söylüyorlardı:
-Kuzey'in Kralı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOT FANFICTION
FanfictionBu hikayedeki olaylar, George R.R. Martin tarafından yazılmış Buz ve Ateşin Şarkısı kitap serisinin birinci kitabı olan Taht Oyunları'nın 68. bölümünden (Tyrion bölümü, 795. sayfaya denk geliyor) sonraki zaman diliminde geçmektedir. Bazı olaylar kit...