sweet night

24.4K 2.6K 1.8K
                                    

Gecenin sessizliğinin içinde Jungkook'un kapı zili çınladığında saat gece yarısı 3.37'yi gösteriyordu. Jungkook'un üstünde ironman baskılı pijaması vardı ve saçları yarım saat kadar önce yıkadığından dolayı hala biraz nemliydi ve kıvır kıvır olmuştu. Büyüğünün hangi şarkıyı söyleyeciğini merak ediyor olmanın heyecanıyla kapıya koşturdu ve derin bir nefes alarak kulpu indirdi.

"Hoş geldin,"

Taehyung soğuk havadan mütevellit hafif kızarmış burnu, sarı atkısı ve güzel elleri arasında tuttuğu gitarla kapnın önündeydi. Gülümsüyordu, gecenin karanlığına rağmen ışıl ışıldı.

"Hoş buldum,"

Jungkook kenara çekildiğinde Taehyung botlarını çıkartıp içeriye doğru adımladı. Ev klasik bir öğrenci eviydi işte, küçüktü ve olduğu yerden görebildiği kadarıyla salonun dışında iki oda daha vardı. Salon evin küçüklüğüne göre biraz geniş sayılırdı. Çok eşya yoktu ve birkaç bitki sayesinde ortam çok ferah duruyordu.

Jungkook esmerin gitar da getirdiğini görünce biraz daha heyecanlandı. Yavaşça ellerini yumruk yaparak tırnaklarının etine batmasını sağladı. Böylece heyecanını biraz yenebileceğini ummuştu ama nafileydi.

"Ama mun yakmamışsın," taehyung sahte bir hayal kırıklığıyla küçüğüne döndü ve dudaklarını sarkıttı.

"Ama," Jungkook hemen savunmaya geçerek "ama, bak, tüm ışıkları kapatıp ledleri yaktım. Loş duruyor o yüzden yine de." Dedi.

Taehyung onun bu sevimli savunmasına gülerek siyah üçlü koltuğa oturdu ve gitarını da koltuğun yan tarafına yasladı. Cidden de dediği gibiydi ortam. Duvarlarda boydan boya asılı ledler hem görüntü olarak çok güzledi hem de ışığı ortamı hafif hafif aydınlatıyordu.

"Pijaman güzelmiş."

"Teşekkür ederim, senin de saçların."

"Bayıldın değil mi bana böyle?"

"Belki," Taehyung gülümsedi. Son birkaç gündür çok fazla gülümsüyordu. Küçük olanın tatlı surat ifadeleri, yumuşak ses tonu ve asi hareketleri içini o kadar hoş ediyordu ki; kendini, olduğu kişiyi artık tamamen kabullenmişti. Bu çocuktan hoşlanıyordu, hayır; bu çocuğa yanıktı. Fena halde hem de. Bir aydan biraz daha fazla bir sürede nasıl bu kadar işlemişti kendine anlamak zor geliyordu aslında. Birden gönlüne girivermişti tavşan yüzlü çocuk , aşk kapıyı çalmıyordu* kesinlikle.

"Ne söyleyeceksin bana?" Jungkook heyecanla büyümüş gözleriyle bakarken sordu. Koltukta büyüğün hemen yanına, ona dönmüş vaziyette oturmuştu.

"Çok merak ettin sanırım."

"Evet Taehyung çok, çok merak ettim!"

"Tanrım," Taehyung derin bir nefes aldı. Tatlılığından delirecekti.

"Bak bu saatte evime geldin baskın yapar gibi, sesimi bile çıkartmadım." Taehyung omuzlarını silkti ve konuyu tamamen değiştirdi.

"Bana hyung desene önce bi kere."

"Bu kelime seni azdırıyor mu acaba diye korkuyorum artık." Jungkook gözlerini kısarak söylendi. Taehyung ise kaşlarını iki kez kaldırarak "Ancak sen söylersen." Diye konuştu.

"Söylediğin şarkıyı beğenirsem derim belki."

"Pekala," büyüğü kendinden emin bir şekilde başını salladı ve yanda duran gitarı eline aldı "bayılacaksın, emin ol." Jungkook gibi o da koltukta yan döndü. Böylece yüz yüze kalmışlardı. Ledler ikisinin de yan profiline vuruyordu ve Taehyung kırmızı saçları ve siyah boğazlı kazağıyla o kadar güzel gözüküyordu ki küçük olan yutkunmadan edemedi.

Bravado,,taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin