Our

369 18 2
                                    

One

♡ 

Depresyon çirkin bir şey. Ruhunu yakalayan ve onu kötürüm bırakan bir kara anılar koçanı, düşünceler devriliyor ve boğulan akciğerler, nefes almak için yalvarıyor.

İçindeki bu boşluk çirkin siyah tırnaklarıyla pençeler ve arkasında kötü izler bırakır. Dünyadaki hiçbir şeyin silemeyeceği izler.

Namjoon için depresyon ikinci nefes. Her gün başının üstünde kara bir bulut uyanıyor, soğuk bir el bileğini sıkıca tutuyor ve bazen kanamasına sebep oluyor.

Kulağındaki fısıltı ve zihnindeki küçük ses onun için doğal hale geldi. Depresyon sadece Namjoon'un içindeki yaşayan başka bir varlık. Ve o bunu kabullenmeyi öğrendi.

Ne zaman başladığından emin değil; çocukluğunda her zaman arkadaş edinmekte zor zamanlar geçirirdi. Çocuklar ona kaba davranır ve çok büyük dudakları olduğu için ona zorbalık ederdi, ya da çok zeki olduğu için ona isimler takarlardı.

Bu yüzden Namjoon kitaplara kollarını açmaya, beyaz sayfaların üzerine yazılmış kelimelerle arkadaş olmaya girişti.

Namjoon büyüdükçe yalnızlaştı, kimse onunla gerçekten konuşmadı. O sadece kolunu bükersen ödevini kopyalamaya izin veren sınıftaki gerçekten zeki çocuk olarak bilindi.

Ailesi asla onunla ilgilenmedi, babası her zaman ablasını överdi ve annesi dedikoducu bayanlara zenginliğini gösterebilmek için büyük balolar vermekle çok meşguldü.

Bildiği şey değişimin çözmesi zor olduğu, ya da belki değil, ama onun saf zihni öyle hissediyor. Farklı zamanlarda değişen etrafını ve orada renk tonlarının melankolik hale gelmesini hatırlıyor. Gecenin gölgeleri daha kasvetli, ve onun tüm istediği uyumak.

Tarif etmesi gerekse, zihninin bir sisin içinde olduğunu hissettiğini söyler, çok kalın ve ağır bir sis. Hareketleri hissedebilse de yine de her şey kopuk hissettiriyor.

Ama, ona soran kimse olmadı bu yüzden bunları kendine sakladı. Kendi gözyaşlarında boğuldu ve geride kalan parçaları yüzeye çıktı.

Hayatındaki depresyonun sıkı tutuşunu gevşetmeyi başaran tek şey, müzik. Namjoon gece yarısını geçtiğinde babasının odasına sızar ve kulaklıkları odadaki bilgisayara takar ve enstürmental müzikler dinler.

Kafası piyanonun sesiyle sallanır ve kemanın dizeleriyle uykuya dalar. Müzik, onun için karanlık ve bulutlu düşüncelerinde biraz güneş ışığına izin veren bir pencere olmuştu.

Yazmak sonra geliyordu, defterindeki sayfalar şiirsel sözler ve şarkı ritimleri ile dolu. Namjoon buna takıntılı hale geldi, bazen bütün gece ayakta kaldı, hayat hakkında sözler yazdı, güneş ve ay hakkında.

Depresyonunu gidermedi ya da durdurmadı, ama bir süre unutmasına yardımcı oldu.

Bir anlık mutluluk.

Kim Taehyung ile tanışana kadar Namjoon bir kez olsun yaşadığını hissetmiş değildi. Taehyung'un sıcak ve tamamen canlı ellerini tuttuğunda depresyonun soğuk elleri yerine uzayda yüzüyor gibi hissetti.

ғogѕ| ᵛᵐᵒᶰ ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin