without you but with you in the same time

19 3 0
                                    

Zaman çok hızlı ilerliyor ve ben zamana yetişemiyorum sevgilim. Sorumluluklarım, başımdan geçenler veya yaptıklarım hepsi sensiz bir parça eksik ve ben ne yapacağımı dahi şaşırıyorum çoğu zaman. Sanki ben, ben olmaktan çıkmışım ve bizim pembe ufak odamızda kaybolmuşum gibi.

Yırtık kot pantolonumun yırtıklarından soğuk hava doluyor içime, üşüyorum biraz. Bana hep havaya uygun giyinmemi, üşümemem gerektiğini söylerdin. Şimdi yanımda olsan, yine aynısını tekrarlardın değil mi? Hatta sımsıcak kollarını bana sarar, kalbim gibi vücudumu da ısıtırdın. Dökülüyor birer birer her renkten yapraklar, o kadar güzeller ki. Sonbaharın bu güzel manzarası bana üşüdüğümü dahi unutturuyor. Bak senin saçının rengiyle kaplanmış her yer, güzel sarı saçların gibi her şey güzelleşmeye başlamış. İsterdim, bu yaprakların altında seninle yürümek isterdim.

Dışarıya çıktım ama kimseyle ve hiçbir şeyle karşılaşmak istemiyorum, sen dışındakiler gözümde iyice sıradanlaştı.  En azından düşüncelerimde seni bulup paylaşabiliyorum içimdekileri seninle. Pes etmeyi çok düşündün biliyor musun? Ruhumu sana hediye edip bu dünyadan kaçmayı çok düşündüm, bileğimdeki izler de bu düşüncemin bir hediyesi oldu bana. Ama kıyamadım, kıyamadım ileride seninle yaşayabileceğim güzel günlere.

Şu ağacın önünde sarılmıştık hatırlıyor musun? O güzel kokun benimle bütünleşmişti. Yanındaki banka isimlerimizi bahşetmiştik sonra, zamanın o bankı boyayacağını bilmeden. Şimdi gidip o güzel yazına bile bakamıyorum zaman sayesinde. Ama yine de mutluyum çünkü anılarımız var, yaşayacaklarımız var, sen varsın bana hediye ettiğin bileklikte.

Temiz hava ciğerlerime doluyor ve ben gözlerimi kapatıp başımı gökyüzüne doğru kaldırıyorum. Sonsuzlukta kaybolmuşuz, aynı dairenin içinde dönüyoruz sanki. Seni bulana kadar aynı dairede dönmeye razıyım ben. Park Chaeyoung, lütfen tahmin ettiğimden çok daha kısa süre sonra ortaya çık. Ben sensiz daha fazla dayanamam bu beklemenin güzelliğinde bile.

*flashback*

"Elini buraya koyacaksın Jennie!!"

Sinirli ama gülmemek için kendini zor tutan sarışın kız eliyle gitarı nasıl tutması gerektiğini gösteriyordu beyni durmuş olan sevgilisine. Jennie beceriksizce ellerini gitarın üzerinde gezdiriyor ve her hamlesinde başını kaldırıp onay almak için müzik profesörüne bakıyordu.

"Bu çok zor, ben pes edeceğim artık! Hem senin gibi çalacağımı bana düşündüren neydi ki?"

"Hayır, pes etmek yok. Bak doğru tutuyorsun şimdi bebeğim."

Kahverengi saçlarını arkadan toplamış kızın arkasına geçip elini birkaç santim düzelten Chae, gülümsemiş ve yavaşça en sevdikleri şarkının notalarını göstermeye başlamıştı.

"Şimdi ben söyleyeceğim ve sen çalacaksın, tamam mı?"

*flashback sonu*

çok güzeller ve ben kafayı yiyorum 🥺🥺

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

çok güzeller ve ben kafayı yiyorum 🥺🥺

aklıma şey videosu geldi... şey... rose'nin jennie'nin atıştırmalığını yemek istemesi ve jennie'nin vermemesi...

for my love' channieWhere stories live. Discover now