Bir ilkbahar sabahıydı ve ben çok heyecanlıydım. Aslında çok mutluydum diyebiliriz. Çünkü ilk iş günümdü bugün. Güneş daha farklı bir açıyla düşmüştü sanki yüzüme perdenin arasından sinsice. Her zamanki gibi yatağımdan kalktım ama garip bi şey olmuştu gökkuşağının yedi renginide üzerinde taşıyan bir ışıktı sanırım bu ama ben güneşten dolayı göz yanılmasıdır diye aldırış etmemiştim. Nerden bilebilirdim ki böyle basitçe geçiştirdiğim bu şeyin aslında yeni bir hayatımın başlangıcı olduğunu. Artık kahvaltı hazırlamamın vakti geldide geçiyordu. Yoksa daha ilk günden işe geç kalmak istemezdim tabi. İlk gün aslında herkes için zor ve yorucu geçer ama benim için öyle olmamıştı hiç. İş yerinde bazı insanlar bana çok yakın bazılarıysa çok uzak gelmişti. Sabah 7 de iş başı yapıyoduk işten ayrılma saatimiz ise o günkü iş yoğunluğuna göre değişiyordu. Ve gün bitmişti, bedenim ilk günden bu yorgunluğa yenik düşmüştü. Kahvemi içerken bi yandanda filmimi seyrederken gözlerim esir olmuştu karanlığa. Rüyayla gerçek arasında gidip geliyordum ayırt edemiyodum nerde olduğumu. Uzunca ucu bucağı gözükmeyen bir yeşillik uzanıyordu önümde. Hemen sol tarafımdada serinliğini iliklerime kadar hissettiğim şırıltılı bir nehir. Yürüyordum kulağımda kulaklık müzik dinlemek bana zevk veriyordu. Bir yol vardı önümde sonunun nereye varacağını hiç düşünmemiştim. Yürüyordum bilinçsizce. Yolu yarılamıştım bile nasıl geçti zaman anlayamamıştım. Sağ tarafımda bi ışık. Evet evet o sabah gördüğüm anlam veremediğim gökkuşağı gibi görünen ışıktı bu. Birden kan ter içinde uyanmıştım. Hemen solumda duran suya uzandım ve bir yudum içtim. Bu iki olmuştu ve ben artık bu şeyin ne olduğunu düşünmeye başlamıştım, geç olsada.Saat baş ucumda çalmasıyla birlikte irkildim.Ne çabuk sabah olmuştu oysa ki gördüğüm rüya çok kısa sürmüştü.Demek ki çok derin uyumuşum anlaşılan.Uyuya kaldığım koltuktan kalktım elimi yüzümü yıkayıp,kahvaltımı da yaptıktan sonra işin yolunu tutmuştum.Bugün daha bi aktifti şirket anlaşılan büyük bir almıştı.Şirketin adı tuhaftı 'SERMAYESİZ KİŞİLİK'. Bu ismi bulabilmek için çok mu uğraştılar ki.Benim çalıştığım birim moda sektörüydü. Yani ufak tefek işler bana göre değildi. İki günde bi kaç arkadaşım olmuştu bile ama ben benimle arkadaşlık yapabilecek insanların olduğunu düşünmüyordum.Demek ki bu insanlar da benim gibi bi yapıya sahiptiler ya da çok zıt olmalıydılar. Şirketin müdürü müdür demeye bin şahit ister 25 yaşlarında genç hala okuyan benim için önemli olmasa da şirkette ki bütün kızların gözdesi olacak kadar bi yakışıklılığa sahip burnu havada birisiydi.Benim hayatımda erkeklere hiç bir zaman yer yoktu.Öyle düşünen kızlarıda hayatlarında muhakkak bir erkeğib olmasını isteyenleride çok akılsız buluyordum tabi bu benim kendi düşüncemdi.Ben hayatta hep eğlenip gülmeyi isteyenlerdenim. Bi amaç veya hedef yok benim hayatımda akışına göre davranırım hiç planlamam her şeyi oluruna bırakırım hep.Odama bugün tanımadığım bi sima girmişti.Kapı çaldı.
Buyurun,gelebilirsiniz dedim.
İyi günler rahatsız etmiyorum umarım sizi.
Yok ne rahatsızlığı,sizi dinliyorum.
Ben bi takım elbise diktirmek istiyorum ama özel olsun hiç kimsede olmayacak yani eşi benzeri olmayacak bu dünyada anlatabilmişimdir umarım.
Anladım anlamasınada sizin istediğiniz kriterlerde bi model yapmamız mümkün değil.
Neden acaba sorabilir miyim?
Muhakkak ki birisinde olan bi model olur çünkü belirli kalıplarımız var bizim ve bu kalıplar başka firmalarda da oluyor yani kalıpları yapan tek bi şirket var oda bütün firmalara veriyor kalıplarını.
Anladım peki sağolun.
Dedi kapıya doğru yöneldi konuşmanın tam ortasında.
Beyefendi nereye gidiyorsunuz.
Demeye kalmadı sanki hayalletti kayboldu bir anda.Ve bugünüde bitirmiş olduk.