#Dila#
Kafama gelen oyuncak ayıyla dünyaya gözlerimi açtım, evet Şebnem yine uykusunda karate yapıyordu. Onu fazla umursamadan Öyküyü kaldırmaya yöneldim. Kulaklıkla müzik dinlerken uyuyakalmıştı, yine! Tanıştığımızdan beri böyleydi. Sessizce dürttüm.
"Öykü, hadi kalk tatlım."
"Iıh, beş dakika daha." klişesini kurduktan sonra yüzüne vurdum. Gözünü açtıysa da yine kapadı. Ben de fazla üstelemeden Şebneme yöneldim.
Ve sabah cümleleri...
"Uyumayanı dokuz köyden kovarlar."
"Felsefe yapma git uyu lanet karı."
"Başlamak, uyumanın yarısıdır."
Tam sıkılıp gidiyordum ki, Şebnemin alarmı çaldı ve yere düştü. E tabi haliyle uyandı.
#Şebnem#
Ben uyandıysam kimse uyumayacaktı. Öykünün bacağından çektim ve yere düşürdüm. Kötülük..
"Ahh! Ne yapıyorsun ya? Popom acıdı."
"Hehehe."
"Hadi kızlar insan gibi kalkın ben kahvaltı hazırlamaya gidiyorum."
"Tamam!"
-
Çayımın son yudumunu alırken konuşmaya başladım.
"Bugün temizlik sırası Dilada. Yemek Öyküde. Ben de garson."
"Her günkü gibi mi?" Dedi Öykü imayla.
"Ya off. Diğerleri bana göre değil işte anlayın."
"Tamam tatlım ya. Ben şaka dedim."
-
Telefonumun çalmasıyla tepsimi Dilaya verdim ve içeri geçtim.
"Efendim Müfit Abi?"
"Şebnem bu akşam yirmi kişilik bir davet var. Ona göre iyi hazırlanın. Önemli bir şirket. Bir saate kapatın kafeyi."
Ürkmüş bir şekilde telefonu kapattım. Ve Dilaya döndüm.
"Bu akşam. Davet. Yirmi kişi. Ne yapacağız biz?"
"Tek şansımız Öykü."
Aynı anda kapıdan çıkacak olan Öyküye baktık.
"Dur!"
Tam o anda telefonu çaldı.
"Efendim Önem Hanım. Tabii. Geleceğim görüşmeye. Tamam. İyi Günler."
"Ne oldu kızlar?"
"Ben... Şey.. Biz.. Sarılalım diye şey ettik, şansın bol olsun."
"Tatlım yaa."
-
#Öykü#
Moda evinden içeri girdiğimde buranın çok büyük olduğunu fark ettim.
"Pardon. Önem Hanımın odası nerede?"
"Randevunuz var mıydı efendim? "
"Tabi ki."
"Buyrun, şurası."
Odaya doğru yürürken biriyle göz göze geldim. Öyle yakışıklıydı ki...
-
"Önem Hanım?"
"Gelin. Hoş geldiniz."
"Ben Öykü Acar."
"Memnun oldum."
Bir anda kapı hızlıca açıldı.
"Anneciğim." dedi gördüğüm adam.
"Beni tanıştırmayacak mısın, bu güzel bayanla?"
"Ah! Tabii. Bu bayan Öykü Acar. Bu da oğlum Ayaz."
El sıkıştığımızda vücuduma elektrik verilmişti sanki.
"Memnun oldum."
-
Önem Hanımla anlaştık ve odadan çıktım. Çıkmamla Ayazla çarpışmam bir oldu. Tüm çizimlerim yere dağılmıştı. Sinirlendim.
"Önüne mi baksaydın sanki?"
Toplamaya tenezzül etmeden gitti.
Uyuz. Öküz ya resmen.
-
#Şebnem#
"Şebnem bak tarife göre tavuğu önce poşete koyacağız."
"Poşete koyarsak nasıl pişecek ki? Biraz mantıklı ol, Dila. Yanlış yazıyordur orada."
"Ya of Şebne-Ayy bu yanıyo. Şebnem alev çıkıyo. Git arka odaya battaniye getir."
"Su dök su dök. Öff."
"Git getir ya."
Koşarak battaniye getirdim.
"Ört üstünü."
"Ya Dila ne diyorsun, Nasıl sönecek yangın, battaniye yanar?"
Elimden çektiği gibi aleve fırlattı.
Ateş sönmüştü. Tam her şey bitmişken Öykünün çığlığını duyduk.
"Aay! Bu ne be? Ne yaptınız siz? Savaş mı?"
-
"Tamam bak bu yazdıklarımı alıyorsun geliyorsun tamam mı?"
"Tamam ya."
-
Kasaya gelmiştim. Elimdekiler öyle ağırdı ki. O anda önüme biri geçti.
"Aa. Ne yapıyorsunuz siz? Benim sıram burası."
"Acelem var ne olur idare etseniz?"
"Edemem ya. Benim daha çok acelem var."
"Ya öff et işte."
"Bak canım. Bilmiyorsan söyleyeyim. Şebnem Gürsoy kimsenin sırasını almasına izin vermez."
"Ben de Selim İnan, sağol."
"Sordum mu?"
" E ben de sormamıştım!"
"Herkes adımı bilmek ister."
"Ben değil."
-
O uyuz çocuktan kurtulup kafeye gelebilmiştim.
"Şebnem bu ne?"
"Ne ne?"
"Sen ne aldın? Burada ruj, allık gibi şeyler var. Kıyma ve yufka alman gerekiyordu."
"Aah!Unuttuysam demek. Hep o pislik Selim yüzünden."
"Her neyse. Git al."
-
Elimdeki poşetle kafeye gelmiştim, ki her şeyin hazır olduğunu fark ettim.
"Kızlar?"
"E sen bir saat gelemeyince ben de Dilayı yolladım."
"Aşkolsun ama."
"Olsun, olsun."
"Hadi öff, her şey hazır mı?"
"Hımm, sanırım evet. Biz içeri geçelim. Müfit abi geldiklerinde bizi çağıracak zaten."
-
"Kızlar. Geldiler."
İçeri geçtiğimde karşımdakinin Selimden başkası olmadığını gördüm.
Ah , hadi ama.-----
SON! Klişe gibi başlayan bu hikaye içinde öyle sırlar taşıyor ki, inanamayacaksınız Meleklerim. Sevgi sağanağı.
26.01.15 Zeynep.