-5-

428 37 71
                                    

Bugün, ilk yarı yılın zorunlu dersleri olan Artistik Anatomi ve Resim Eğitimi vardı. Ailemle beraber seçmeli derslerden de Sanat Psikolojisi dersine girmiştim. Şimdi ise saat 5'i geçmişti ve yurda doğru gidiyordum. Gün içerisinde Yoongi'yle iki defa karşılaşmıştık ama beni tanımıyormuş gibi yapmıştı. Açıkcası alınmadım değil. Ama neden öyle davrandığını da tahmin edebiliyorum. Hem uyumlu giyinmiştik hem aynı oda da kalıyorduk hem de o eşcinsel biriydi. Kendince beni korumaya çalışmıştı sanırım.

Yurdun bahçesine giriş yaptığımda, güvenlik kulübesindeki orta yaşlarda olan amcaya selam verip, devam ettim. Bahçedeki banklarda oturmuş sigara içen bir grup vardı. Hava zaten karardı kararacak gibiydi ve onlara bulaşmayı hiç istemediğimden hızlıca binaya girdim. Asansörün önü fazla dolu olduğundan oraya uğramayıp merdivenlere yöneldim ve dört katı yürüyerek çıktım. Sonunda ulaşmış, koridorun sonuna doğru ilerliyordum ki arkamdan biri ismimi seslendi.

"Jungkook."

Dönmeden seslenenin Yoongi olduğunu anlamıştım. Zaten burada adımı bilen bi' müdür bir de Yoongi vardı. Ona dönüp bana yetişmesini bekledim. Yanıma vardığında beraber ilerlemeye başladık.

"Seni merdivenlere giderken gördüm. Neden asansörle çıkmadın?"

Telefondan saate baktım. 3 dakikada çıkmıştım merdivenleri. "Hyung, 3 dakika boyunca orada asansörün önünde mi bekledin?"

Ellerini havaya kaldırıp, teslim olmuş gibi yaptı ve güldü. "Pekâlâ, bir şey demiyorum. Merdivenle çıkmakta haklısın."

Ben de güldüm ve odanın kapısını anahtarla açmaya başladım. Açtığımda önden geçip, Yoongi'nin de geçmesini bekledim ve arkasından kapıyı kapattım. Yandan asmalı deri çantasını yatağının yanına koyup, kendini yatağa attı.

"Ahh, çok yoruldum!"

Ona gülerken ben de çantamı bi' kenara koyup dolabıma yöneldim. Montumu çıkartıp askılığa astıktan sonra rahat bir hoodie ve siyah bir eşofman çıkarttım.

"Ben de çok yoruldum hyung ama ilk günden de kendimi yataklara atarsam finallerde ne halt yerim? Bir de ilk senem..."

Yattığı yerde dirseklerinin üstünde doğrulup başını salladı. "Keşke ben de ilk senem de böyle düşünüp hareket etseydim. Bravo Kook."

Çantamdaki, derste dağınık bir şekilde aldığım notlarımı çıkarırken durup Yoongi'ye baktım. Kook mu? O kadar samimi olmuş muyduk biz? İki günde bi' de? Demek öyle.

"Teşekkürler Yoon."

Şaşkın suratına küçük bir gülümseme sunup kalan işime devam ettim. Notları hemen temize çekmek istiyordum çünkü bir kere birikirse içinden çıkmak eminim ki çok zor olucaktı. Bu sırada Yoongi bir şey dememiş ve sadece duşa gireceğini söyleyip banyoya gitmişti. Ben de üstümü değiştirdim ve annemi aradım.

"Alo, kuzum ben de seni arayacaktım. Nasıl geçti ilk günün bakıyım?"

"Sana da merhaba annecim. Günüm güzel geçti yani pek bir şey olmadı. Sadece oda arkadaşım, Yoongi, sabah beni kahvaltıya götürdü. Beraber kahvaltı yaptık ve sonrada okula geçtik."

"Ah, ilk gün seni kahvaltıya götürmesi ne güzel bir davranış. Teşekkür ettin değil mi?"

"Evet anne... çocuk muyum ben, ettim tabii ki."

Karşıdan kıkırdadığını duydum. "Aferin oğluma. Okuda birileriyle tanışabildin mi peki?"

"Hayır... fırsat olmadı ona. Aslında tanışabilirdim sanırım ama derslere odaklandım ben."

Piano |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin