1

9.4K 606 365
                                    


Hoseok şaraphaneye girip " Rosé Gold " isimli şarabı çıkardı . Servis etmek üzere restoranttaki özel bölümdeki konukların yanına ilerledi . Müşteriler bu restoran zincirinin asıl sahipleriydi . Amaçları yemek değilde iş olduğu belliydi . Şarap sadece süs gibi kırmızılığını sohbetin koyuluğuna karıştırmak içindi . Hoseok şarapları doldururken masanın baş köşesindeki adam konuşmaya devam etti .

"Lee Sung restoranın başına geçince onun bu şubede işi bitmiş olucak . Chan bundan sonra kariyerini yerden toplar . "

Hoseok duyduğu sözlerle hem restoran şefi hemde yakın arkadaşı Chan'a komplo kurduklarını öğrenince şarapları doldurmanın ardından telaşla Chan ' ın yanına koştu . Adımları yarım kalmıştı . Lee Sung olanları bildireceğini anlayınca . Güvenliğe işaret edip Hoseok u yaka paça dışarı attırdı .

Hoseok yerden kalkıp üstünü silkelerken Chan'ı düşünüyordu . Zaten buradan çıkmasına ramak kalmıştı . Chan olmasa 1 dakika daha duramazdı . Ama bu sefer ikisi birden işinden olmuştu .

Beyaz gömleği üstüne yapışmıştı papyonunu gevşetip yol kenarındaki tavukçuya girip Masasına Soju yu söyledikten sonra eline aldığı gibi kafaya dikiyordu . Elindeki şişesiyle sarhoş bir şekilde restorana geri yürüdü . Adımları sürekli yalpalıyordu ki restoran önündeki konteynırın yanında oturan kapşonlu yüzü belli olmayan adam işaret etti . Yüzü yaşlı ve tuhaf görünüyordu.

"Umudunu kaybetme . Benliğin adalet için yaşıyor . " Duraksayıp gök yüzünü işaret etti .

" Dolunay ona dikkat et . Senin anahtarın o . "

Hoseok yaşlı adamın kafasının kendisinden güzel olduğunu varsayarsak restoranın arka kapısı tutmak üzereyken gözleri kamaştıran bir ışık derin uykuya daldırdı onu.

•••

Gözlerini açtığında eliyle ağrıyan başını yoklayıp etrafa göz gezdirdi . Çatının tahtaları gevşemiş hatta bazıları yoktu . Küçük harabe bir kulübe gibiydi . Dışarıdan bağırış sesleri yankılanıyor , tuhaf kokular geliyordu. Hoseok gözlerini ovuşturup üzerine baktı . Sanki tarihi bir filmden çıkmış gibiydi. Üzerinde eski tarihi dizilerden alışkın olduğu Hanboklar (Kore geleneksel Kıyafetleri) vardı. Yanında çömlek kaplarının içinde envai çeşit bitkiler , bir kaç bez ve parşömenlerle doluydu . Etrafını gezindi . Sanırım Aklını kaçırıyordu . Kapıdan dışarı göz attığında gözleri fal taşı gibi açıldı .

Şaşırmasına imkan kalmadan arkadan bir ses geldi . " İnanmıyorum sonunda uyandın aylar oldu Jung aylar . " Derken Hoseok a sarılıp sarsıyordu . Adam Hoseok un bedenini kontrol etti . " Ağrın varmı aylardır uyuyorsun şifacı uyanmanın imkansız olduğunu söylemişti . Tanrıya şükür ! "

Hoseok olanı anlamaya çalışırcasına sordu. " Şuan nerdeyim Kaç yılındayız ? "

" Hyung iyi misin Şuan Goryeo Hanedanlığındasın . Hiç bişi hatırlamıyo musun ? Tanrı aşkına ! "

Şimdi farkına varmıştı . Şuan Kral Teajo dönemindeydi . Nasıl yanı asırlar öncesine mi gitmişti . Ama nasıl ?

Hoseok hiç bişi hatırlamıyorum derken olaya ayak uyduruyordu . Aklında sürekli uyuduğu tarih dersinden ufacıkta olsa bir şeyler canlanıyordu .

" Şuan Hangi Prens Tahta geçti ? "

"Majesteleri daha kimseyi uygun görmedi . Hem sen bunları aklına getirme uyu biraz . Aklın yerinde değil. Beni Hatırlıyor musun peki ? Chan ben "

İyice donup kalmıştı . Reenkarnasyon şuan ta kendisiydi resmen , tam olarak karşısındaydı . Restoranda ki sağdık dostu yoldaşı aslında hep onunlaymış .
" Hatırlamıyorum . " Diyip geçiştirdi .

Dışarıdan çığlıklar yükseliyordu . Herkes bir yana kaçıyordu . Olanları merak eden Hoseok kafasını kapıya çıkarmak üzereydi ki Chan onu durdurdu .

Kervan boyunca beyaz atıyla geçen sarı saçlı adam etrafı sessizliğe boğmuştu . Chan devam etti.

" 8. Prensin Min Yoongi nin olduğu yere adım atmak ne cüretimize aklını yitirdin ama bunu da unutmuş olamazsın az kalsın ölüyorduk."

Bölüm sonu fikirlerinizi çok merak ediyorum Love u
SEWNAZ

PYEHA | SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin