LONELY HEARTS CLUB

244 25 62
                                    




'Tell me, my dear, can a heart still break once it's stopped beating?'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


'Tell me, my dear, can a heart still break once it's stopped beating?'


🦇



"Bir zamanlar, Dünya'nın gözlerden uzak bir köşesinde iki yalnız kont yaşarmış.
Birbirine iki yabancı olan bu kontlar yine günlerden bir gün insanların tüm ihtişamıyla ve gösterişiyle katıldıkları kraliyet balolarından birine davet edilmişler.
Dünya'nın dört bir yanından katılan dükler ve prensler, güzel mi güzel leydi ve prensesler baloya özel kıyafetler tasarlatmışlar kraliyet terzilerine ve altın kaplı arabalarla gitmişler balo salonuna.
İşte tamda o an kesişmiş kaderleri, 
ilk kont siyah ayakkabıları ayna gibi parlayan zemine ilk bastığında ilgisini çekmiş hemen hemen tüm asilzadelerin.
Fakat salonda önceden bulunan diğer kont ona bakmayı şiddetle reddederek görmezden gelmiş yakışıklı ve ihtişamlı adamı.
Salona yeni girmiş olan kont'un ilgisini çekmiş tabiki bu gizemli ve kibirli adam,
aslında diğer kont kibirli değilmiş,
sadece insanların sanki yarın ölmeyeceklermiş gibi yaşamalarından sıkılmış, ilgisini çekmez olmuş ne yıllanmış bir Fransız mucizesi olan Cheval Blanc ne de yakışıklı bir beyefendi ve güzel bir leydi.
Tabiki yeni kont eline parlayan altın gibi bir şampanya kaparak hemen ilerlemiş diğer kont'un yanına.
Şampanyayı fondipleyip elini gizemli kont'un omzuna dokundurarak ilgisi çekmiş tüm meraklı gözlerin ikisinin üstünde olduğunu bilerek,
topuğunu nazikçe zemine basmış ve referans yapmış tek kelime etmeden,
dans için uzattığı eline konulan sert ama bir o kadar da narin ve uzun parmaklar eline konduğunda görmüş ilgisiz kont'un yaralarını.
Önemsememiş.
O gün o salonda tarihin tanık olduğu en güzel vals yapılmış bu iki yabancı kont tarafından.
Salondan bir alkış tufanı kopmuş, neşeyle ve beğenmişlikle alkışlamışlar insanlar.
Zaman ilerlemiş balo bitip üstüne yıllar binmiş, iki kont hiç ayrılamamış o günden sonra bir daha,
Fransa'dan Venedik'e aşk kokan her yerde atmış kalpleri ve gezmiş ayakları tek tek ezberleyerek bir birlerini..."

Yavaşça ihtişamlı şatonun girişine adımlarlarken, kafasını hafifçe eğerek sevgilisinin kulağına değdirdi dudaklarını uzun boylu ve keçi sakallı adam. Kısık sesle "Şu an balayı süitinde masal olmayan bir şampanyayla çok daha güzel şeyler yapıyor olabilirdik." Dediğinde şirince kıkırdadı Tony. Stephen'ın bu huyunu seviyor sayılırdı, genelde ona olan ilgisini bel altı vurarak dile getirsede sorun etmiyordu bunu. Gerçekten etmiyordu, başkası olsa ilgisinin hızlı bir şekilde sekse kaymasından rahatsız olabilirdi ama Tony Stark -ve artık Strange- olmazdı. O sevgilisini kibiri, zaman zaman kendisi gibi olan egosu ve zerafetiyle seviyordu.

Evet Tony Stark, Stephen Strange'i o kadar çok seviyordu ki geçmişte de binlerce kez sevdiğini dinleyemeyecek kadar sağırdı. Ne yapabilirdi ki? Adam göğüs kafesinin içinde çırpınan kalbinde havai fişekler patlatıyordu adeta. Katıldıkları şato turundaki rehber ilerleyip anlatmaya devam edince kulak kesildi. Aslına bakarsanız efsane ilgisini çekmişti.

Lonely Hearts Club | IronStrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin