Yazmak bana bir türlü huzuru veremedi. Aklımda hiç beni yalnız bırakmayan düşüncelerim var. Neden yazma ihtiyaç duyayım ki?Belli bir süre hayatım var. Neden onu yazmaya adayayım, düşünmek varken? İçimde binbir türlü düşünce fırtınaları kopuyor maalesef beraberinde gözyaşlarımı da getiriyor. Neden böyleyim bilmiyorum. Son birkaç aydır huzursuz, içine kapanık, düşünceli, sessiz ve âsi bir kız haline geldim. Bunlar yanlarında başarısızlık, asabilik, psikoloji bozukluklarını da getiriyor. İçimde öyle fırtınalar kopuyor ki her ne kadar dışarıya belli etmek istemesem de, ister istemez belli ediveriyorum. Gözyaşlarımın âdeta bir pınar gibi akıp, nehir gibi coşmasına izin veriyorum. Âsi ve asabiliğim peşimi bir türlü bırakmıyor. Vicdan azabı ruhumu yiyip bitiriyor. İçimdeki acıyı ise dindirebilecek tek bir insanoğlu yok. En çok içim buna yanıyor. Senelerce düşüncelerim ve ben ayrılamaz bir bütün haline geldik. Yanımda olacak ve bana destek olacak bir ailem ise hiç olmamıştı. Varsa da varlığını hiç belli ettirmedi... Hep hüznümü kendi içimde yaşardım. Daha doğrusu yaşamaya çalışırdım. Artık onu bile doğru düzgün beceremiyorum. Düşünmek, bana yaratıcı tarafından verilmiş en büyük nimet. Fakat ilerleyen senelerde aktif bir yanardağa dönüşmekten korkuyorum. İçimdeki lavları, zamanı gelince püskürtmekten... Öyleki korkuyu iliklerime kadar hisseder oldum. Yalnız olmaktan korktum hep. Ama hep korktuklarım başıma geldi. Bense bunları hep yaşayarak öğrendim. Tıpkı insanları tanıyarak öğrendiğim gibi. Hepside beni kandırmaya çalışan sahtekarlardandı. Hiçbirine olan öfkem ve nefretim geçmedi. Hatta gün geçtikçe içimde büyüyor. Kalbimi, camdan bir bardakmış gibi yere atıp üstünü çiğnediler ve sonra yaptıklarına pişman olup o parçaları birleştirmeye kalkıştılar. Ama o parçaların artık birleştirilmesinin imkansız olduğundan bihaberlerdi. Nasıl tahta parçasına çiviyi çakıp, çıkarttığınızda iz kalıyorsa, kalbini kırdığınız insanlarında, kalplerinde öyle izler kalıyor ve ömrü hayatları boyunca o sinir bozucu izlerle yaşamaya mahkum oluyorlar. Ne kadar af dilerseniz dileyin, o kişi sizi affettiğinde dahi yarası kalbinde iz olarak kalacaktır. İnsanda böyle izler birikir durur. Tıpkı aktif bir yanardağın püskürtülmek üzere olan lavları gibi... Bende o aktif yanardağ gibi içimdeki yaraları püskürtmekten korkuyorum. Bu yüzden aklımdaki düşünceleri yazıya aktarmaya çaba sarfediyorum. Her ne kadar başarılı olamasam da... Zorlanıyorum. Düşüncelerimi yazıya aktarmakta zorlanıyorum. Kafama binbir türlü düşünce akın ediyor kümeler halinde ve ben bunları nasıl yazıya dökeceğimi düşünüp duruyorum. Benim hikayem çok daha farklı. Benim hikayem hiçbir hikayeye veya hayal gücüyle kurulan bir masala benzemez. Çünkü benim hikayemde hayal gücüne yer yok! Benim hikayemde tamamen gerçeğe yer var! Bunun içinde elimden geldiği kadar sizlere, beynime akın etmekte olan düşünce kümelerini aktarmaya çalışacağım. Hep bunun için yaşayacağım! İçimdeki kopan fırtınaları insanların da görmesini sağlayacağım!
Merhaba! Yeni bir hikaye, yeni bir hayat ve yeni bir yaşamla karşınızdayım. Umarım yazdıklarımı ve yazacaklarımı beğenirsiniz. Şimdiden teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Değişim
SpiritualZorlanıyorum. Düşüncelerimi yazıya aktarmakta zorlanıyorum.