SANA SUSADIM

39 1 1
                                    

Ölümünün üzerinden tam 5 yıl geçmişti.

Ama ben hala beni bıraktığın yaşta kaldım. Hala 17'yim.

İnsanlar dünyaya benim gözlerimden bakmalıydı.

Herşeyi kırmızı görüyordum. Denizler kırmızıydı.

Ağaçlar kırmızı, vücutlar kırmızı...

Ellerimde hala senin kanın var.

Defalarca yıkamış olsamda 5 yıldır ellerim kırmızı...

Bugün kapım çalındı. Bir genç kız elinde kağıtlarla yüzüme gülümseyerek bakıyordu.

-"Merhaba Esma hanım, ben "Elit Zaman" dergisinden geliyorum. Adım zuhal. "Yalnızca gerçekler" köşesinin yazarıyım.

Sizin yaşadıklarını duydum. Bu sayımızda sizinle röportaj yapmak için özel izin aldım. Kabul ederseniz sizin yaşadıklarınızı kaleme almak ve köşemde yayımlamak istiyorum"

Kızın yüzünü inceledim. Dudaklarına garip ve anlaşılmaz bir gülümseme takınmış, sürekli bunu sergiliyordu.

Ellerimi yıkamak için izin istedim önce. Geri geldğimde kız hala bıraktığım gibiydi.

        "ne oyuncu ama!"

-"Kabul diyor musunuz?"

-"Olur" dedim. "rüyalarımda her gün yeniden yaşıyorum aynı anı. Bu kez kelimeleri kullanarak yaşamamda sorun olmaz"

Kız gülümsemesini dudaklarından düşürüyordu ki, silkelenerek daha büyük bir gülümsedi.

-"o zaman en başından başlayalım. Kendinizi kötü hissettiğiniz anda kesip bir mola verebiliriz" dedi.

       "vicdanlıymış"

En baştan başladım anlatmaya...

-Onunla nisan ayının 19'zunun , pazar sabahı karşılaşmıştık. Otobüse binmiştim. Biraz canım sıkkındı ve sahile gitmek istemiştim. Otobüse bindiğimde kartımın boş olduğunu farkettim. lakin pazar günü olduğu için dolduracağım yer uzaktı. 

-"Kartı dolu olan var mı? Ben parasını vereyim" dedim.

En önde oturan bir genç;

-"Bende var kullanabilirsin" dedi.

Evet oydu. Hikayemin başkahramanı "SEDAT"

-"Teşekkür ederim" dedim. Parayı uzattım ama kabul etmedi. 

       "Böylede centilmen"

Yanı boştu ve hemen oraya oturdum. Tekrar teşekkür ettim. Birkaç dakika konuşmadık. Ama saırım benden hoşlanmıştı ki yüzümün asık olduğunu farkedince sordu.

-"Pardon beni ilgilendirmez ama yüzünüz asık. Birini mi kaybettiniz?"

Hiç beklemeden; "hayır" dedim. "Yakın bir kız arkadaşımla tartıştım. Bu yüzden moralim bozuk. Sahile gidip biraz oturucam"

Önce anladım der gibi başını salladı. Sonra devam etti.

-"Bende sahilin karşısındaki kafe de çalışıyorum. Part-time olarak. İstersen sana birşeyler ısmarlayabilirim." dedi.

-"Olur tabi" dedim. Kim hayır diyebilirdi ki?

     "Vay canına bu yeni bir başlangıç"

Otobüsten inince biraz yürüdük ve çalıştığı yere gittik. Henüz işe başlamasına yarım saat vardı. Oturup sohbet ettik.

Gözleri masmaviydi. Güldükçe koyulaşıyor, şaşırdıkça açılıyordu sanki. Resmen boğuluyordum.

SANA SUSADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin