Ege üniversite son sınıfa geçmişti. O yaz, diğer yazların aksine yaz okulundan ders almamış ve ilk defa bir yazı ailesiyle birlikte geçirerek dinlenme fırsatı yakalamıştı.
Annesi ve babasının yanı sıra küçük kız kardeşi Ecem'i de çok özlemişti. Ecem onların yanına henüz çok küçükken gelmişti. Ama ne olursa olsun onu öz kardeşi gibi gören Ege onu çok sevdiğini her fırsatta ona söylemişti.
Ecem ile ilişkisi gerçekten de bir abi-kardeş ilişkisi gibiydi. Zaman zaman kavga etseler de Ecem'in minyon yapısı onu hep o sevimli küçük kız kardeş olarak görmesine neden oluyor, hemen barışıyorlardı.
Ecem gerçekten de 1.50 boylarında, kıvırcık saçlı, ufak tefek ama tatlı bir kızdı. En azından 4 yıl önce, liseye henüz başlamamışken öyleydi.
Ege memleketine döndüğünde annesi ve babası evlilik yıl dönümleri bahanesiyle başbaşa tatile çıkmışlardı. Evde yalnızca Ecem ve Ege vardı ama gayet iyi anlaşıyorlardı. Birbirlerini gerçekten çok özlemişlerdi ki ikisi de birbirini çok seviyordu.
Ege eve döndükten bir gün sonra Ecem havaların da ısınmasıyla birlikte denize gitme teklifinde bulundu. Gerçekten de Akdeniz'de havalar Haziran'ı beklemeden yazı aratmayacak kadar ısınmıştı. Denizde serinlemeye hayır diyemeyen Ege teklifi hemen kabul etti.
Hazırlanıp kısa bir yürüyüşle denize doğru yola çıktılar. Evleri denize çok yakındı. Hava cıvıl cıvıl, deniz masmavi, dersler bitmiş ve iki üvey kardeş son derece keyifli bir biçimde denize girmek için yürüyorlardı.
Bütün günü sahilde geçiren iki kardeş doyasıya eğlendiler. Dönmeden önce ise Ecem üvey abisinden plajda fotoğrafını çekmesini, instagram'a atacağını söyledi. Ege severek kabul etti ve Ecem dalgaların kıyıya ulaştığı yere oturdu. Üzerinde koyu mavi mayosu vardı, bacaklarını denize doğru uzattı.
Fotoğraf çekmeye başlayan Ege işte o zaman fark etti hayatını değiştirecek gerçeği: üvey kız kardeşi Ecem büyümüş, güzelleşmiş, serpilmiş ve çekici, 18 yaşında genç bir kız olmuştu. İlk defa ona beğeniyle ve belki de alıcı gözle baktı.
Gerçekten de Ecem'in boyuna göre uzun, sütun gibi pürüssüz bacakları, esmer ama çok koyu olmayan teni, omuzları, kıvırcık saçları, sırtındaki ve kalçasındaki ufacık benleri, küçük göğüsleri....
Aman Allahım dedi Ege, ben neler düşünüyorum böyle? O benim küçük kız kardeşim, üvey de olsa o benim küçük kardeşim....
Ama eve döndüklerinde ve hatta yattığında bile aklından çıkmıyordu Ecem'in güzelliği. Bir ara telefonundan instagram'a girdi ve Ecem'in fotoğraflarına baktı. Gerçekten de serpilmiş, çekici bir genç kıza dönüşmüştü.
O gece rüyasında Ecem'in küçük ama yumuşak dudaklarını öperken buldu Ege. O his, o sevgi hissini yaşamayalı ne kadar çok olmuştu? Bütün bu düşünceleri aklından çıkarmak istiyordu.
Ertesi gün uyanır uyanmaz Ecem'i mutfakta buldu. Evden ve ondan hemen uzaklaşmalıydı. Dışarı çıkacağını, o gün arkadaşlarıyla kalacağını ve gelmeyeceğini söyledi. Apar topar evden adeta kaçar gibi çıktı.
Başı dönüyor ve o sıcak havaya rağmen soğuk terler döküyordu. Birkaç sokak sonra yanına hiçbir şey almadığını, çantasını ve şarj aletini evde unuttuğunu fark etti. Hemen eve geri döndü.
Bahçeli evlerine anahtarını unuttuğu için arkadan girdi. İçerisi sessizdi. Ecem'in odasının önünden geçerken uyuduğunu düşünüp o da sessizce kendi odasına yönelirken Ecem'in telefonla konuştuğunu duydu. "Aşkım" diyordu Ecem. Sevgilisi var mıydı ki?
"Abim bugün yok yarına kadar gelmeyecekmiş. Sen gelsene aşkım, çok özledim seni...ben de çok istiyorum senin aşkım.....Tamamdır sen gelene kadar biraz uzanıcam, belki beni sürprizle uyandırırsın...Öptüm."
Ecem telefonu kapadıktan sonra göz bandını çekti ve uzandı. Ege odanın kapısına yaklaşmış içeri baktı. Ecem'in üzerinde bir tshirt vardı yalnızca. Kalçasını kapıya doğru dönmüş, pembe kilodu gözüküyordu. Ege üvey kardeşinin sevgilisi olmasının şoku bir yana onunla neler yaptığını, sürprizle uyandırmanın ne olduğunu merak ve hatta öfkeyle düşünüyordu. Sevmeye ve dokunmaya kıyamadığı kız kardeşi neler yapıyordu böyle?
Bir yandansa Ecem'i seyretmeye doyamıyordu. Kalçası ufak tefek ama sıkıcaydı. Pembe kilodu ve bacakları son derece çekici duruyordu.
Hemen odasına gitti. Daha fazla düşünmemeliydi. Kıyafetlerini aldı ve dışarı çıktı ki bir araba durmuştu evin önünde.
-Siz Ecem'in abisisiniz sanırım?
-Evet benim sen kimsin? Hayırdır?Gelen çocuğu süzdü Ege uzun uzun. Kız kardeşini hak etmeyen, tipsiz, sünepe herifin tekiydi gelen çocuk. Onun kardeşiyle birlikte olmasını istemiyordu. Hemen onu göndermek istedi.
-Ben de eve yeni geldim. İçeri giriyorum işim var.
Çocuğu arabasına geri bindirdi ve içeri girdi. Çocuğu neden göndermişti? Evden uzaklaşmaktan neden vazgeçmişti?
Bütün bu soruların cevabı, içeride her şeyden habersiz yatıyor ve sevgilisini bekliyordu.
İşte şeytan tam o sırada dürtmüştü Ege'yi. Koşarak içeri girdi. Eşyalarını bıraktı ve Ecem'in odasına girdi.
Gözünde göz bandı, üzerinde ince bir tshirt ve açıkta kalan bacakları ve kalçasıyla uzanıyordu güzel kız.
Önce ayak bileklerini öptü, yavaşça ıslak öpücüklerle bacağından kalçasına doğru çıkmaya başladı.
"Hoşgeldin aşkım," dedi Ecem uykulu bir sesle üvey abisini sevgilisi sanarak. Ege sessiz bir şişş dedi, parmağını Ecem'in yumuşak dudaklarına kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aile Sırları 1: Üvey Kız Kardeşim (+18)
Romance"Önce ayak bileklerini öptü, yavaşça ıslak öpücüklerle bacağından kalçasına doğru çıkmaya başladı. "Hoşgeldin aşkım," dedi Ecem uykulu bir sesle üvey abisini sevgilisi sanarak. Ege sessiz bir şişş dedi, parmağını Ecem'in yumuşak dudaklarına kondurdu...