Bölümlerin okunma ve oyları hiç artmadan yeni bölüm atıyorum ama kimin umurunda!
Yazarken aşırı eğleniyorum ve ne bölüm biriktirmek ne de bekletmek hiiiiç cazip gelmiyor bana.
Bu arada bu bölümü ben çok sevdim, umarım sizde çoook seversiniz😊😊
İyi okumalar dilerim~~
.........
"Tanrım Taehyung! Şükürler olsun!"
Ya Eun bir haftadan uzun bir süreden sonra sonunda yeniden görebildiği çocuğa karşı coşku ve rahatlamayla söylediğinde, elinde Jimin'in ona verdiği eldivenler varken kardeşinin küçük elini tutan Taehyung, kadının tepkisine karşı kaşlarını kaldırdı. "Bayan Jeon?" meraklı bir tonda kadının ismini söylediğinde, onun yerine eğilip kardeşinin ayakkabılarını çıkartmaya başlayan kadın, başını kaldırıp ona baktı mutlulukla. "Gelmene nasıl sevindim anlatamam!" yine aynı coşkulu ses tonu, genç olanın kafasının daha fazla karışmasına sebep olmaktan başka bir şeye yaramadı.
Aslında, o anda kafasını kadının ses tonundan daha çok karıştıran bir başka şey de vardı. Ne zaman evlerine gelse kapıyı ona açan ve onu gördüğü an kucağına atlayan küçük çocuğun nerede olduğunu merak ediyordu.
"Jeongguk nerede?" kadının tavrını sorgulamaktan vazgeçip, onun için daha önemli olan küçüğün adını söyledi. Onun ismini söylediği sırada, Ya Eun çoktan Yeonjun'u ayakkabılarından kurtarmış ve sıcacık evin içerisine çekmişti. Hafta sonlarını iple çekmesine sebep olan cıvıl cıvıl çocuğun, dilini hafifçe dışarı çıkartıp boynundaki atkıdan kurtulma çabasını gülümseyen gözlerle bir süre izledikten sonra, çocuğun abisine doğru döndü. "Odasında." dedi garip bir şekilde solan sesiyle. "Hafta boyunca odasından neredeyse hiç çıkmadı. Sabah geleceğini söyledim ama bir şey değişmedi maalesef. Ben de onunla konuşursun diye umuyordum."
Taehyung ayakkabılarının ardından üstündeki monttan da kurtulurken dudak büktü. Küçük olanın neden böyle davrandığı hakkında bir fikri yoktu ama onun kendisine kıyamayacağını biliyordu. Dışarıdaki yoğun kar yağışı yüzünden ıslanmış saçlarını dağınık hareketlerle karıştırdıktan sonra, iki yana açtığı kollarıyla Ya Eun'un montunu çıkartmasına izin verirken ona haftasını nasıl geçirdiğini anlatan kardeşine doğru döndü. "Yeonjun," ismini söyleyerek küçük olanın dikkatini üzerine çekip devam etti. "Ben Jeongguk Hyung'un ile konuşacağım, bizi biraz yalnız bırak, tamam mı abiciğim?" Küçük çocuk hızlı hızlı başını salladı. Açıkçası, bu onun için hiç sorun değildi. Daha Ya Eun teyzesine anlatacakları bitmemişti. Genç kadının elini sıkı sıkı tutup onu mutfağa doğru çekiştirirken, yukarı çıkan merdivenlere yönelen abisine el salladı.
Taehyung merdivenleri aceleyle çıkıp, geniş koridora ilk adımını attığında, gözleri anında kapısını hep açık bulduğu küçük olanın odasına dönmüştü. Bebek mavisi bir boyayla boyanmış kapının üstündeki süper kahraman figürleri ve kuru kalemlerle yapılmış farklı farklı çizimlerde bir süre göz gezdirdikten sonra, iki defa nazikçe kapıya vurdu. Beklediği şey, alışık olduğu cıvıl cıvıl sesten kim olduğuna dair sorulan bir soruydu ama nazik vuruşlarına karşı elde ettiği şey bundan tamamen farklıydı. Onu son gördüğünde arkadaşına bağırırken ki incelmiş ses tonu, bu sefer kendisine hitaben yükseldiğinde, Taehyung'un kapı koluna uzanan eli yarı yolda duraksadı.
"İstemiyorum dedim Anne! Karşılamayacağım onları!" genç çocuk duyduğu sinirli, ama içten içe kırgın olduğu belli olan sese karşı, dişlerini alt dudağına geçirdi tedirginlikle. Şimdiye kadar Jeongguk'un başka bir şeye kırıldığını düşünüyordu ama sebebin kendisi olduğu tam şu an fazlasıyla açıktı. Kapı kulpuna sardığı elini kaskatı kesilmiş halinde kurtarıp, mavi kapıyı içeriye doğru ince bir gıcırtı eşliğinde araladığında, henüz daha odaya tam olarak giremeden, suratına çarpan pelüş tavşanla olduğu yerde kala kaldı. Burnuna çarpan pembe renkli tavşan, yüzünden kayarak ayaklarının dibine düştü ve gözleri tavşanın hareketlerini an be an takip etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...