Okyanus Mezarlığı

42 6 0
                                    

Deniz'

Vay canına! Aklımdan sürekli geçen tek kelime buydu. Odamın soğuk duvarında battaniyeme sarılmış, dizüstü bilgisayarımın ekranına şaşkınca bakıyordum. Karşımda gördüğüm evi Google Maps'ten bulmuştum. Bu ev benim evim miydi? Benim ailemle yaşadığım ev bu muydu? Beni terk edip giden ailemin evi bu muydu? Uzun uzun baktım ekrana. Soya yani kedim etrafımda onunla ilgilenmem için dönüyor, kuyruğunu burnumun dibine getiriyordu. Ekran dizlerimin üstündeyken hapşırıp bilgisayarımı yere düşürmüştüm. Eski bilgisayarmı! Yere doğrulup almak için büyük bir çaba sarf ettim ama aldığımda yüzüm iyice düşmüştü. Diz üstü bilgisayarım açılmıyordu. Halamdan da isteyemezdim ki şimdi. Yanı başımda telefonumu alıp tekrar Google Maps'tan tekrar o eve baktım. Gerçekten de çok şirindi. Acaba şimdi kimse var mıdır? Annemler orada mıdır? Türkiye'ye ne yapıp ne edip gitmem lazımdı. Almanya sıkıyordu zaten. Türk gördüm mü yakasına yapışıp ağlamak, beni evime götürün demek istiyordum. Duvarlara dalıp gitti gözlerim.. Mavi! Mavi en sevdiğim renkti. Hayal meyal hatırladığım babamın gözleri de maviydi. Bir düşünce bulutu sardı aklımı ya.. Ya hayatta değillerse? Sessiz bir hıçkırık sardı bedenimi. Ağzıma dizildi çığlıklar, bağıramadım. Derin derin nefes alıp, gözlerimi kapattım. Her saniye aklımdan çığlık atmak, Neden diye bağırmak geliyordu. İçimde tutmaktan kaç kilo vermiştim acaba? Bu ağır yükü içimde tutarken nasıl olurda bu kadar zayıflarım?

Dolabıma yöneldim ve siyah kazağımın kollarıyla gözyaşlarımı sildim. Montumu ve çantamı alıp odamdan dışarı çıktım. Mavi duvarlı oda arkamda kalmıştı. Soya kapının ardındaydı. Etrafıma iyice baktım. 'Belki' dedim aşağı inen ikili merdivene bakarak, duvarlardaki tüm tabloları gözden geçirerek.. 'Belki bu sizi son görüşüm olabilir.' Kendi kendime evimle konuşuyordum. Gözyaşlarımı silip aşağı indim. Halam salondaydı. Bana gülümseyerek ellerini uzattı.
" Deniz'im, gece vakti dışarı mı çıkacaksın? Bu ne güzel fikir! Bunca yıldır hiç dışarı çıkmaman beni iyice üzüyordu."
Bende Agorafobi vardı. Kendimi bildim bileli hiç çıkmadım, gezmedim dışarıları. Sadece Google Maps'tan sokakları gezerdim. Elimle çantamdan çıkardığım haritayı avcuma sıkıştırdım.
"Yardıma ihtiyacın olursa, bir alo uzağındayım." Yanına gidip son kez sarıldım ona. Ah bir bilsen halacığım, bir bilsen yıllardır araştırdığım o tepeye son kez nefes almak için gittiğimi, iki cihan bir araya gelse yine bırakmazdın beni. Şimdiye kadar üzerimde geçen her emeğin için sonsuz teşekkürler canım halam. Keşke erkek kardeşin de sana benzeseydi.. Keşke!

Kapıdan geçip bahçede yavaş yavaş yürüdüm. Elimdeki haritaya şöyle bir baktım. Yaklaşık dört blok ötedeydi. O tepe aşıklar tepesiymiş, Peh! Artık oraya gelen her aşık burada bu kızın neden öldüğünü merak edecek, bir daha adım atmak istemeyecek. Bahçe kapısını açtığımda ayaklarım geri geri gidiyordu. Arkamı dönüp geri gitmek istedim, arkamda pencerece halamı gördüm. Bana elleri ağzında gülümseyerek bakıyordu. Geri dön, geri dön, GERI DÖN! Aklımdaki tüm hücreler aynı anda bağırıp geri dönmemi istiyordu. Şimdi çıkamazsam, bir daha asla ama asla yapamazdım. Düşün Deniz.. Annen ve baban seni orada bekliyor, onlar için git! Yalvarırım ilerlesin ayaklarım lütfen! Haritayı iki elimle açıp yolu görmemi engelledim. Adımlar üzerinde yazıyordu. Üç adımda korkum gidecekti, öyle umuyordum.

Bir..

İki..

Harita ile gözlerimin önünü kapatıp son adımı yüksek sesle bağırdım.

Üç!

Ve oldu! Dışarıdaydım! Deli gibi titriyordum ama umurumda değildi. Sevinme! Şimdi de aklımda bu kelime yankılanıyordu. Birazdan bu sıkıcı hayattan kopacaksın, onun için sevinme. O seni güldürmedi! Arkamda halama bakmadım, bakarsam evi görecek, geri dönecektim ve buna inanın hiç niyetim yoktu. Sokakta harita ile yüzümü kapatıp olması gereken adımları sayıyordum. İlk sokaktan geçerken etrafıma hiç bakmadım. Bir köpek ya da bir insan görmek istemiyordum. Sonra aklıma çok güzel bir fikir geldi. Neden haritada ezberlediğim yolu son arzumu yerine getirip kendim izlemiyorum? Haritayı elimden tamamen indirip katladım ve cebime koydum. O sırada gözlerim kapalıydı. Gözlerim sıkı sıkı kapalıydı. El yordamıyla gözlerimi açtım. Manzara.. Mükemmeldi. Burası bir sokaktı! Almanya'da herhangi bir sokaktı! Tanrım, bir gün Türkiye'de de böyle sokaklarda gezmeyi çok isterim! Eğer biraz daha hayal kurarsam, o tepede son nefesimi vermekten vazgeçecektim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OrionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin