Gece'nin anlatımıyla...
Perdenin arasından odaya sızan güneş ışığı uyanmama sebep oldu. Daha alarm çalmamıştı. Bu bir ilk olmalı ilk defa alarmdan önce kalktım.
Komidinin üzerindeki telefonumu alıp saate baktım. Saat 9 du, benim 8.30 da alarmın çalması lazımdı erken alarm çalmadan uyanmamışım alarm çalmış!
Ders 9.10 da başlıycaktı dersin başlamasına 10 dakika vardı!
Hemen yataktan kalktım.
Okulda belli bir kıyafet zorunluluğu yoktu.
Kıyafet dolabını açtım elime gelen ilk kıyafetleri aldım. Saçımı tarayıp serbest bıraktım bağlamaya vaktim yoktu.
Hemen çantamı alıp odamdan çıktım ve merdivenlerden aşağı indim. Okul yurdun hemen yanındaydı. Yurtta kalıyorum çünkü annem babam ben küçükken vefat etmiş, tabi teyzem öyle söyledi. Teyzemgil Bursa'da yaşıyordu, ben üniversiteyi istanbul'u tutturunca mecburen okulun yurduna yerleşmek zorunda kaldım.
Okulun kapısından hızlıca girdim ve sınıfa doğru koşmaya başladım. ders başlamıştı. İlk ders matematikti ve ben ödevi yapmamıştım eyvah!Gölge'nin anlatımıyla...
Sabahın ilk ışıkları ile uyandım,okula gitmek için Biraz erken uyandığımı fark ettim.ilk ders matematikdi ve ben ödevi yapmamıştım,önce ödevi hallettim ardından hazırlandım ve yola koyuldum...
tam derse başladık derken,bi anda kapıdan içeri hızlıca! bir kız girdi.Dersimize giren hocadan "geç kaldığım için özür dilerim"dedi ve boş bir yer bulup oturdu.o öyle biriydi ki gözümü ondan alamıyordum,onunla tanışmak için sabırsızlanıyordum...
Gece'nin anlatımıyla...
Sınıfa girip hocadan özür diledim ve boş bir yere oturdum. Matematik defterimi çantamdan çıkardım ve hocanın yazdıklarını yazmaya başladım.
Ödevler kontrol edildi mi bilmiyorum ama inşallah kontrol edilmiştir.
Hoca arkasını döndü ve:
- Gece matematik ödevini yaptın mı kızım?
Dedi.
Hoca içimi okudu galiba. Ne dicektim şimdi ben?
Hocam yaparken uyuya kaldım mı dicektim?
- Gece beni duyuyor musun kızım?
- hocam şey ben ödevi yapıyo...
Tam dicektimki sınıftan bir çocuk ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:
- hocam Gece ödevini yaptı ama ödevi bendeydi.
Dedi.
- neden Sende evlâdım?
- hocam çünkü ben yapamadım ödevi Gece'den istedim oda bana verdi.
- evlâdım ödevi yapmamışsın
O zaman sana eksi veriyorum otur yerine.
Dedi.
- tamam hocam.
Dedi ve yerine oturdu.
Neden böyle birşey yapmıştı? Daha beni tanımıyordu bende onu tanımıyordum ama tanışmak için çok sabırsazlınıyordum...
İşte beklediğim o zil çalmıştı.
Çok merak ediyordum acaba neden beni tanımadığı hâlde böyle bir fedakârlık yaptı.
Onunla konuşmam lazımdı, tanışmak için çok güzel bir bahane.
Sınıfa baktığımda göremedim ne ara çıkmıştı sınıftan?
Kantine inmiş olmalı.
Telefonumu çantamdan alıp kantine doğru ilerledim.
Merdivenlerden aşağı indim ve kantin yazan kapıdan içeri girdim.
Gözlerim onu arıyordu.
Kantinin en köşedeki masada oturduğunu gördüm tek başına değildi yanında bir kız ve bir erkek vardı.
İnşallah kız sevgilisi değildir.
Of gece sanane sevgilisiyse seni niye ilgilendiriyor daha tanımıyorsun bile kendine gel!
Gözümü ondan ayırmadan
Ona doğru ilerledim.
Çok güzel gülüyordu.
Onun Yanına gelmiştim.
Masadakilerin gözleri bana döndü.
Utandım...
- şey...senle konuşabilirmiyiz 5 dakika? Dedim.
- tabiki.
Dedi küçük bir tebessümle ve masadan kalktı.
- şuraya oturalım.
Dedi.
Oturduk ve ben hemen söze başladım:
- neden matematik dersinde böyle bir fedakârlık yaptın?
- neden yapmıyım?
- beni daha tanımıyorsun?
- tanışalım o zaman?
Gülüyordu...
Çok güzeldi...
- sevgilin kızmasın?
Dedim masaya bakarak.
Benim baktığım yere baktı.
Güldü.
- sevgilim değil.
Utanmıştım.
- o zaman tanışabiliriz.
Dedim gülerek.
Gülüşü hoşuma gitmeye başladı.
Of Gece sus!
- ben Gölge.
Dedi elini uzatarak.
- bende Gece.
Dedim. Uzattığı eli tutarak.
Yine utanmıştım ve heyecanlanmıştım.
- memnun oldum Gece.
- memnun oldum Gölge
İkimizde gülüyorduk.
- ben bize çay alıyım, biraz daha konuşalım ne dersin?
- tabi olur.
Dedim. Ve masadan kalktı.
Bir kaç dakika sonra Gölge elinde iki bardakla geldi masaya, oturdu ve bardağın birini bana uzattı. bardağı aldım ve masaya koydum.
- Eee neler yapmaktan hoşlanırsın?
Dedim.
- oyun oynamaktan hoşlanırım, bilgisayar oyunları yani, müzik dinlemekten hoşlanırım.
- iyiymiş.
- öyle, peki sen neler yapmaktan hoşlanırsın?
- kitap okumaktan ve müzik dinlemekten.
Dedim.
Tam konuşacaktı. o sırada zil çaldı.
- sınıfa beraber gidelimmi?
Dedi. Gidebilirdim çok memnun olurdum ama arkadaşları ne derdi?
Onlarda bizim sınıftaydı galiba.
- olur ama arkadaşların?
- boşver onları.
- tamam o zaman hadi gidelim.
Dedim ve masadan kalktık.
Sınıfa doğru ilerledi. Bende peşinden gittim. Sınıfın kapısından içeri girdik. ben sırama doğru ilerliyordum ki:
- Gece yanım boş istersen gelebilirsin.
Dedi. Hiç düşünmeden:
- olur
Dedim. Utanarak.
Çantamı alıp onun sırasına doğru ilerledim.
Sırasına oturdum.
Ve sınıfa hoca girdi.
Ders tarihti tam bir işkence...Dersin bitmesine daha 20 dakika vardı. Hoca o kadar yavaş anlatıyorduki uykum gelmişti. Zaten hoca yavaş anlatmasa bile Gölge'ye bakmaktan derse odaklanamıyordum.
Sıraya kafamı koydum ve gözlerimi kapattım.
Uyumuycaktım sadece gözlerimi dinlendirecektim. Yaklaşık 5 dakika gözlerim kapalı durdum.
Birinin bana baktığını hissettim. Gözlerimi açtığımda, Gölge'nin bana baktığını gördüm. Benim ona baktığımı fark edince hemen gözlerini hocaya çevirmişti.
İstemsizce güldüm.
Benimi izlemişti?
Hoşuma gitmişti.
Gözlerimi tekrar kapamıştım.
Ve kısa bir süreliğine uykuya daldım...
Tenefüs zilinin sesine uyandım.
Gölge defterlerini çantasına koyup bana baktı ve:
- bizimle takılmak istermisin?
Yani Mavi,Berk ve benimle.
Mavi ve Berk'le tanışmak isterim
sonuçta Gölge'nin arkadaşları.
- olur tabi.
Dediğimde yüzüne bir gülmeseme yerleştirdi.
Mavi, Berk ve Gölge ile kantine doğru ilerledik.
Boş bir masa bulup oturduk. Gölge hepimize çay alıp geldi ve koyu bir sohbete başladık... Mavi ve Berk çok iyi çocuklardı
Mavi biraz utangaç,
Berk'de espirili biriydi. Sevmiştim bunları.
Son dersten çıkmıştık.
Çantamı sırtıma aldım. Ve okulun kapısına doğru ilerledim.
Gölge arkamdan gelmişti.
- evin ne tarafta?
Dedi.
- okulun yanındaki yurtda kalıyorum.
- sana eşlik edebilirmiyim?
- yakın zaten ama sen bilirsin.
- bende orada erkek yurdunda kalıyorum.
- öylemi?
Dedim. Tebessüm ederek.
- aynen
Dedi ve devam etti.
- Ailen bu şehirdemi yaşıyor.
- şey... ailem vefat etmiş ben daha çok küçükken.
Dediğimde yüzündeki tebessüm düştü.
- ben... özür dilerim.
- yok önemli değil üzülmüyorum alıştım, peki senin ailen nerede yaşıyor.
- benimde annem vefat etti babam Bursa'da yaşıyor. Okulum burayı tutturunca buraya gelmem gerekti, babam işinden dolayı gelemedi.
- benimde Teyzem orada yaşıyor. Ben teyzemgille kalıyordum. Annem ve babam vefat ettiğinde teyzem ve eniştem bana baktılar. Annem ve babam gibiler.
Dedim.
Yurda gelmiştik.
- Şey ben gidiyim artık.
Dedim.
Arkamı döndüm ve yurda doğru ilerlerken:
- Gece!
Dedi.
Arkamı döndüm.
- efendim?
- yarın okulda görüşürüz.
- görüşürüz Gölge.
Dedim tebessüm ederek ve yurdun kapısından içeri girdim.
Merdivenlerden hızlıca çıktım ve odama girdim.
Çantamı bir kenara koydum ve kendimi yatağa attım.
Çok heyecanlıydım. İçimde değişik şeyler vardı. Sanki bir şey içimde hareket ediyordu.
Neydi bu garip duygular?Hepinize merhaba arkadaşlar
Bu kitabı iki kişi yazmaktadır
Gece'yi Ben yazıyorum
Gölge'yi diğer yazar yazmakta.
Bu yazdığımız ilk kitap.
Acemice yazılmış olabilir.
Fikirkerinizi yoruma yazmayı unutmayın. Sağlıkla kalın... ~C
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE'NİN GÖLGE'Sİ
RomanceGece yetim bir kızdı ailesi Gece daha çok küçükken vefat etti. Gece bu yaşına kadar hep üzgündü çok gülen bir kız değildi sonra hayatına biri girdi GÖLGE. Gölge, Gece'nin sevgilisi Gece'yi gülmeye alıştıran kişi Gece'ye iyi gelen kişi. herşey çok gü...