Lily, okuduğu son ödevin de notunu verdikten sonra derin bir iç çekti. İksir dersi, düşünüldüğünden çok daha zor bir dersti; ödev kontrolleri ise apayrı bir eziyetti. Sandalyesinde arkaya yaslandı ve kaskatı kesilmiş boynunu ovaladı. Yatağına gitmeden önce tüm ödev kontrollerini bitirmeye çalışıyordu.
Etrafına bakındı. Hogwarts'taki küçük odası zindanlardaydı, ama bir şekilde burayı daha konforlu hale getirmeyi başarmıştı. Çimento duvarları kendi elleriyle boyamış, odayı yapabildiği en iyi şekilde dekore etmekten de geri kalmamıştı; bir kadının elinin değdiği ortadaydı. Masasının üzerine ailesinin fotoğraflarını koymuştu. Çalışırken başını kaldırıp sevdiklerini görmek, onun için çok önemliydi.
Ailesinin fotoğrafına bu kadar çok bakma ihtiyacı hissetmesi ise, James'i son zamanlarda çok az görüyor olmasındandı. Onun İksir dersleri ve James'in Seherbazlık işleri –Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyesi olduklarını saymıyordu bile– birbirlerine ayıracak vakit bırakmıyordu. Okulun tatil olduğu günler, ailesine ayırabildiği tek zaman dilimiydi.
Zümrüt yeşili gözleri, on iki yaşındaki oğlunun fotoğrafına takıldı. Damien olmasaydı, Yoldaşlık için tam zamanlı çalışıyor olurdu. Damien, Hogwarts'a iki yıl önce başlamıştı. Kendisine ise, İksir profesörlüğü daha geçen sene teklif edilmişti ve hemen işe başlamıştı. Okulda bundan böyle rahatça haylazlık yapamayacağı korkusuyla Damien bu fikre sonuna kadar karşı çıkmıştı; ama tüm bu çabaları, Lily'yi işi kabul etmesi gerektiğine daha çok ikna etmekten başka bir şeye yaramamıştı, tabii.
Lily bir kez daha iç çekerek oğlunun fotoğrafını eline aldı. Fotoğraf, Damien okuldaki ilk yılını doldurduğunda, yani geçen sene çekilmişti. Büyük oğlunun aksine, Damien James'e tıpatıp benzemiyordu. Onun da siyah saçları vardı, ama James'inkiler gibi dağınık değildi. Bunun yanında, aynı babası gibi, başını beladan kurtarmak için kullandığı derin ela gözleri vardı. Gerçi, yüzü Lily'nin karakteristik özelliklerine sahipti. Annesinin burnuna, ağzına ve hatta gülüşüne sahipti. Coşkulu huyları ve muzipliği, babasından miras kalmıştı. Aslında her ikisinin mükemmel bir karışımıydı. Sirius, başını belaya sokmaktan da muziplikte tek rakibi olan James'ten de vazgeçmiş, artık oğlu Damien'dan yeni bir James yaratmıştı. Tabii ki, Damien bir Çapulcu tarafından yetiştirilmeye fazla hevesliydi.
Lily'nin gözleri bu sefer James'in fotoğrafında durdu; onu ne kadar özlediğini fark etti ve yüreği acıyla burkuldu. Kocasını son iki haftadır göremiyordu. Ama bu acı, James'in yanındaki fotoğrafa her baktığında hissettiği ıstırabın yanında bir hiçti. Bu fotoğraf, onun kaçırılmasından yalnızca üç gün öncesinde çekilmişti. Lily, zümrüt yeşili gözlerini büyük oğlu Harry'nin portresine dikti. Küçük ellerini çırpmadan önce annesini gösteriyor ve kıkırdıyordu. Bebeğine bakarken kalbi fena halde sıkıştı. Gözlerini fotoğraftan kaçırdı ve masasındaki küçük takvime baktı. Tarih, 31 Mayıs'ı gösteriyordu. Nefesinin kalbinde sıkıştığını hissetti. 'İki ay,' diye düşündü, 'tam iki ay sonra on altı yaşına girecekti.'
Lily, her zaman, oğlu hayatta olsaydı ne yapıyor olurdu diye düşünür dururdu. Lily'nin Harry'den bahsetmesi James'i çok üzüyordu; bu yüzden Lily, James'in yanında Harry'den bahsetmez olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens - Harry Potter
FantasyLord Voldemort'un o karanlık gece, Harry Potter'ı kaçırıp öldüremeyince kendi oğlu gibi büyütmeye karar verdiği alternatif bir hayran hikâyesine ne dersiniz?