S~16~

173K 5.9K 304
                                    

Onun bana dokunduğu ilk gün aslında her şeyin bittiğini kabullendiğim gündü. O utanmazca vücudumu sömürürken ayni zamanda da bir genç kızı öldürüyordu. Ve ben bunu bilinçli yaptığını çok net görebiliyordum. Biraz merhametti istediğim. Beni öyle bir duruma getirmişti ki yalvarmalarım bile boşaydı. 


Arsızlığı yüzsüzlüğü had sefadaydı. Ogün Arasın odadan çıkmasıyla oda altına bir şey geçirip peşinden çıkmıştı. Sesleri odaya kadar geliyordu. Arasın deliklerinin ardından o alaylı sözler ne kadar şerefsiz olduğunu gösteriyordu. Zaten odaya geri döndüğünde de bunu göstermişti.
Daha benden ne istiyordu anlamıyordum. 

Daha sabahında söylediği o sözlerle kafesin içinde ona esir olarak kalacağım belliydi. Ne zamana kadar böyle devam edecekti bilmiyordum ama ruhsal çöküntüm çoktan başlamıştı bile. Her hareketinde benden tiksindiğine emin olabiliyordum ve o buna rağmen bana dokunabiliyordu. Ya benim midem hassastı ya da bu adam çok midesizdi..

Ve o an o adamı ruhen benim için bu dünyadan yok etmiştim. Bir ölü gibi; hiç doğmamış gibi.. Bunu yapabilirdim her şeye rağmen onu görmezden gelebilir, yok edebilirdim.. Kaybettiğim çoğu şeye rağmen iradem hala benim elimdeydi.. Delirerek yaşamak yerine sessiz kalıp irademi koruyabilirdim. O benim günden güne ölüme yaklaştırmak isterken ben onu iradem ile şuan öldürebilmiştim.. 

Verdiği kıyafetleri giyinip odadan çıkıp solana getirdiğinde orada bir kız vardı. O ikili koltuğa otururken ben beklemiştim. Kesinlikle ona yakın olmama şansım varsa bunu sonuna kadar kullanacaktım. Ve yine  o çocuk bana yer vererek bana bu fırsatı vermişti.

Oturup Çevremdekileri gözlemlemiştim. Bana iğrenç bir şeymişim gibi davranan adam karışımdaki kıza gayet güzel davranıyordu. Bu adalet miydi? Ben ona hiçbir şey yapmamışken bana böyle davranması... Ama elbette gün gelir devran dönerdi..

Kahvaltı masasına oturduğumuz da tabağımdakilerle oynamaya başladım. Sabahları kahvaltı yapmaktan hoşlanmıyordum. Tek yediğim tatlı bir şeylerdi. Reçel yemeyi severdim mesela..

“Merhaba Damlaydı değil mi? Bende Eda tanıştığıma memnun oldum” gelen sesle yüzümü sese doğru kaldırdım. Tek bir an karşımdaki kızın gözlerine bakıp tekrar önüme döndüm. Oturup birde sohbet edecek değildim. Zaten zorla masaya oturtulduğum yetiyordu. Tekrar tabağımdakilerle oynamaya başladığımda yine o adamın sesini duymuştum.


“Cevap ver” demişti. Duymamış gibi tabağımla oynamaya devam ettim.

“Sana cevap ver dedim!” diye bağırdığında kılım bile kıpırdamamıştı.  

“Lanet olasıca sesini çıkart” diye tekrar kükredi; ama bende korku namına tek bir kıpırdanma bile olmamıştı. Sanırım gerçekten bünyem bu adamı görmezden gelmeyi başarıyordu.

Masada başka birinden gelen uyarı yüklü sesle bir an başımı kaldırma arzusuna kapıldım ama daha sonra kendimi toparlayıp sessizce kaldım “Ağabey!” demiş ve ardından bana bakıp “Odaya geç” demişti. Şuanda istediğim tek şeydi buradan gitmek. Daha fazla burada durup olanlara katlanmak istemiyordum. Bu günlük bünyeme bu kadarı yeterdi.


Yerimden kalkıp odaya doğru giderken “Ne o bu seferde sen mi istiyorsun?” diyen pislik yüzünden olduğum yerde durdum. Tek kelimeyle bu adam midemi bulandırıyordu.

“Daha yatak bile toplanmadı miden kaldırabilecek mi? En azından biraz bekleseydin” dediğinde gözüme hücum eden yaşları zar zor geri yollayarak kendimi tutmaya çalışmıştım. 

Bu seferde zehirzembelek dilinin hedefi ben olmuştum “Dün akşamdan sonra biraz dinlenmeliydin çünkü baya zor durumda görünüyordun. Biran altımda kalacaksın bile sanmıştım. Başka bir adamı kaldırabilecek misin?” Hayatımda hiç bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyordum.. Bu kadar adamın içinde kendi ahlaksızlığını kullanarak beni aşağılıyordu sanki bütün suç benimmiş gibi..

SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin