ben düz yolda bile yalpalayarak yürüdükçe, hayat inatla aşağıya doğru çekilir. sabah yedi olmuştur, yataktan ilk sağ ayağını çıkarır ve kahvaltıda asla peynir yemez. beni sevmemek için bir liste yapıp buzdolabı kapağına asar. kalbini ucuza satar.belki aynı anda radyoyu açtık. senin mutfakta, ağzında domates kokusuyla mırıldandığın şarkıyı, ben burada, mutfak mermerine oturmuş meyve bıçağıyla bakışarak söylemişimdir. çirkin olan her şeyi arkamıza alarak biz, birlikteyken güzeliz. sanki, ilk yangınım! gözünün yaşına ciğerlerimi yaktığım. hayatı neresinden tutmaya kalksam, elimde kalır. sen beni istediğin dilde sevebilirsin, benim dilim sana yatkın. aşıkken yazamam ki bir de mutsuzsam başımı pencereden sarkıtırım bu oyunu seviyordun. sessizliğimi bozduktan sonra köşene çekilemezsin. bu çatı altında adın bir kez yankılandıysa, duvarlar seni arar odam seni arar yatağım çarşafım yastık altım baş ağrım seni arar. sen bu inat ettiğim sahte düzene baş kaldırışımsın. güzel yenilirim. ille de sen derim, sol yumruğunu havada öperim. neden kendimi öyle hissettirdin. neden kendimi, göze hoş gelmediği zaman üzerini örtebileceğin bir biblo gibi hissettirdin. herkes çocukluğumu kurcalıyor, belli ki sorun orada. güzelliğime acıdılar, oysa yalnızca. aşığım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
Teen FictionÜç beş kalem çizgisinin yanında, dünyanın orta yerlerine doğru koşuyorum. illa bulacaksan beni. Zamanın durduğu yerde bileklerimden tut. Yazdıklarım hissettiklerimin belgesidir. Gel.