2K 126 61
                                    

alarmın yüksek sesiyle gözlerini araladığında yeni bir günün onu beklediğini biliyordu. yavaşça yerinden doğrulup yanı başındaki komodinden telefonu aldıktan sonra alarmı kapattı. tekrar yerine bıraktığında yavaşça gerindi, bir yandan da bakışları yanında hala uyumakta olan eşindeydi.

uyandırmadan önce yastığa dağılmış saçlarını okşadı hafifçe. parmakları ağır ağır boynuna, mührünün olduğu yere geldiğinde taehyung yavaşça kıpırdandı. elinin altında olan ve üç sene önce işaretleyerek sonsuz birlikteliklerine adım atmalarını sağlayan mühürü okşadı biraz da. hafifçe yaklaşıp izin olduğu yere bir kelebek öpücüğü bıraktıktan sonra fazla uzaklaşmadan mırıldandı.

"güzelim, uyan hadi. işe geç kalacağız."

birkaç sulu öpücük daha bıraktığında taehyung da yavaşça göz kapaklarını araladı.

"günaydın." dedi taehyung uykudan uyandığı boğuk sesiyle. kendisini pek iyi hissetmiyordu.

"günaydın bebeğim." diye karşılık verdi jimin.

başını gömdüğü boyundan kaldırıp taehyung'un alnına dudaklarını bastırdığında vücudunun her zamankinden daha sıcak olduğunu fark etti. taehyung yavaşça doğrulup yatağın içinde oturur hale geldiğinde hafiften başının döndüğünü hissetti. ayrıca göğüs kafesinde nedenini bilmediği bir sızı var gibiydi.

"iyi misin?" diye sordu jimin. eşinin rahatsız hissettiğini kendi içinde hissedebilmişti.

taehyung başını iki yana salladı yavaşça. yutkunmaya çalıştı ancak her yeri yanıyor gibi hissediyordu. çok yoğun bir şey değildi ancak rahatsızlık hissi vücudunda dolanıyordu.

"yoongi'yi arayacağım. pek iyi hissetmiyorum. bugün gitmesem iyi olacak."

jimin hafif bir endişeyle başını salladı. taehyung'un yüzü solgun gözüküyordu. yanında kalmak, eşine bakmak istiyordu ancak işe gitmek zorundaydı. taehyung onun düşüncelerini anlamış olacak ki jimin'in kolunu okşadı.

"hadi hazırlan sen, trafiğe kalma."

jimin ayağa kalkıp gardırobun önüne giderken taehyung da kalktığı yere tekrar uzandı. vücudunun sıcaklığını içinde hissediyordu. çok halsizdi, ayrıca kendinde olan değişiklikleri düşündüğünde ortaya tek bir sonuç çıkıyordu. en son kızgınlığının ne zaman olduğunu düşündü kendi kendine. yaklaşık iki ay önceydi. belirtilere bakılırsa zamanı gelmişti, durumu kötüleşirse ilaç alması gerektiğini düşündü.

yorgana sarılarak yatağın içinde daha da küçüldüğünde jimin'in onu sarmalamasını istiyordu. eşinin işe gitmesi gerekiyordu, biliyordu ancak içgüdülerine engel olamıyordu. beden olarak güçsüz düşmesinin yanı sıra duygusal olarak da ihtiyaçları vardı. jimin kravatını bağlarken taehyunga döndü.

"kahvaltı yapmayacağım, yolda yerim bir şeyler. istersen sipariş vereyim sana da getirsinler olur mu?"

"gerek yok biraz kendime geleyim yerim ben, hem canım istemiyor şu an."

yatakta jimin'in yattığı kısma dönüp yastıktaki kokusunu içine çekti. o farkında olmadan bedeni tepki veriyordu. jimin aynanın önündeyken burnuna gelen yoğun çilek kokusuyla eşine döndü. iyi gözükmüyordu. kızgınlığının geldiğinin o da farkındaydı ama yapması gereken tek şey kendisini akşama kadar beklemekti. eve geldiğinde tüm gün yanında olamamasının acısını çıkartacak ve omegasıyla en iyi şekilde ilgilenecekti.

endişelerinin az olmasının bir sebebi de taehyung'un genellikle bastırıcıları kullanmasıydı. vücudu alıştığından artık çok şiddetli geçmiyordu. en azından ilk zamanlardaki gibi acıdan ağlamıyordu. jimin'in taehyung'u o şekilde gördüğü ilk sefer bir dönüm noktasıydı. sevgilisini o şekilde görür görmez soluğu doktorda almışlardı. taehyung vücuduna zararı olacağını düşündüğünden daha önce hiç ilaç kullanmamıştı, bu da omegasının istediğini vermediği her seferinde acının artmasına sebep olmuştu. son birkaç yılda çok daha iyiydi. yalnızca duygusal olarak hassas oluyor, jimin'i yanında istiyordu. fiziksel olarak ise olayın asıl sebebi olan cinsellik vardı sadece.

chocolates and strawberries Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin