Yorucu ve sıkıcı bir okul sonrası eve giderken tek sevinebileceğim nokta günlerden cuma olmasıydı. Bilen bilir; iğrenç geçen bir haftanın son günü eve gitmenin verdiği huzuru. Eskimiş, yıpranmış, dağılmış arkadaşlıklar ruhsal olarak çok yorar insanı. Ve benim arkadaşım kalmamış durumda.
Eve girdiğimde spor ayakkabılarımı çıkartıp gardıroba bıraktım. Odama girip telefonumu şarja taktıktan sonra açılmasını beklerken lavaboya gidip ellerimi yıkadım. Odama tekrar döndüğümde telefonumu alıp yatağa uzandım. Evet tek şansımı yatağımın yanında priz olmasına harcamışım.
Instagrama girdiğimde bildirimlerin çoğuna baktım. Mesajlar, beğeniler, yorumlar, takip istekleri... Bu aralar geçen yıl okuldan birkaç kez adını duyduğum ama hiç tanışmaya fırsatımın olmadığı bir kızla tanışıyorum. Adı Gece Lavin. Okul değiştirdiği için farklı okullardayız ama ne güzelliğinden ödün veriyor ne de kafa denkliğinden.
Telefonun başından kalkıp mutfağa bir şeyler atıştırmaya gittim. 1.70 olmama rağmen zor ulaştığım dolap raflarından mısır gevreği alıp masaya koydum. Ardından tabak, kaşık ve sütü alıp sandalyeye oturdum. Masanın üstünde duran laptopu açıp komik video aramaya başladım. Nedense yalnız başıma bir şey yerken video izlemeden yapamıyorum.
Mısır gevreğim bittikten sonra bulaşıkları makinaya koyup odama girdim. Okuma kitabı seçmek için dolabımın yanındaki pufa oturdum. En sevdiğim özelliklerimden biri de birçok kitabı aynı anda okuyabiliyor oluşum.
Daha kitap seçemeden bildirim sesi duyduğumda meraklanıp telefonumu aldım. Normalde sessizde veya titreşimde kullandığım için telefonun ekranını açtığım zaman fark ederim. Mesaj Açelya'dan gelmiş. Farklı sınıfta olduğum ama kendi sınıfı arkadaşlarımdan daha yakın olduğum birisi.
Açelya: Kanka uzun zamandır dışarıya çıkamıyoruz. İstersen yarın biraz alışveriş yapmaya gidelim. Ardından da waffle yeriz.
Bu sıkıcı günlerde kendimi alışverişe bırakmak gayet iyi gelebilir. Zaman kaybetmeden yanıt verdim.
Beste: Olur. Çok sevinirim. Yarın 12.05 te watsonsın önünde buluşalım.
Açelya: Tamamdır.
Günlerimin kötü geçmesinin sebebi; boş günler geçirmem. 0 aksiyon. Nötr bir hayat yaşıyorum. 2 yıllık arkadaşlıklarım nerdeyse bitti. Sebebi kıskançlık. Ben ne kadar içten davranıyorsam onlar o kadar soğuk yapıyorlardı. Peki üzüntünüzü yada sevincinizi birlikte yaşayamayacaksanız niye arkadaş edinirsiniz ki?
Telefonumu şarja koyup kitap seçmeye geri döndüm. Elime gelen herhangi bir kitabı alıp pufuma oturdum.
Şöyle bir takıntım var; Bir kitap aldığımda mutlaka kafamdan bir sayı atar ve o sayıdaki sayfayı açarım, ilk cümle hayatımı anlatmalı.
Imm sayfa 226. Yavaşça sayfaları çevirirken gözlerim sol tarafta 226yı arıyordu.
"Ve şimdi burada, odamdaydı, sanki aramızda hiçbir şey geçmemiş gibi bana sırıtıyordu."
Büyük bir hayal kırıklığıyla kitap ayracımın olduğu sayfayı açıp okumaya devam ettim. Maalesef her seferinde bu heyecanı yaşayıp sonucun asla gerçekleşmeyecek saçma sapan bir şey çıkmasına alışmıştım. Kısa bir süre sonra kapı zili duyup ayağa kalktım. Büyük ihtimalle annemdi. Ona ne kadar söylersem söyleyeyim kendi anahtarını kullanıp eve girmeyecek.
"Selam" diyerek içeri girdi, 'm' harfini uzatarak. "Selam".
Elindeki poşetleri alıp meraklıca içine baktım. Cilt bakım ürünleri, birkaç kıyafet, market ürünleri ve kitaplar. Hepsini duvarın kenarına bıraktıktan sonra mutfağa girdim.