|ᵉᵖⁱˢᵒᵈᵉ ¹ |

216 35 80
                                    

Hatalarım varsa affola

Şuraya da başlama tarihi alayım.

İyi okumalar~

Bir yandan Lian'nın elini tutmaya, bir yandan da bavullarımızı çekmeye çalışıyordum. Hava alanındaki kontrallerden geçtik yavaş yavaş. Kalabalıktan geçerken zorlansak da taksilerin olduğu alana çıkabilmiştik. Nereye gideceğimi dahi bilmiyordum. Yixing'le konuşsam bile bana nerelerde oturduklarına dair en ufak bir bilgi bile vermemişti. Tek bildiğim Seul'de olduklarıydı. Bu dev şehirde tesadüflere güvenmek dışında elimden hiç bir şey gelmiyordu.

"Baba?"

"Efendim prensesim."

"Baba korece konuşmak zorunda mısın?"

"Evet tatlım. Artık korece konuşacağız."

Lian elimi bırakıp kollarını göğsünde bağladı. Ayağının biriyle yerde kendince ritim tutmaya başladı. Oflayarak saçını omzundan geriye attı, bana baktı.

"Pekala. Korece konuşabilirim."

"Aferin benim kızıma. Bak çok güzel kurdun cümleni. Şimdi bana istediğini anlat bakalım."

Altı aydan fazladır verdiğim dersler boşa gitsin katiyyen istemiyordum. Zorlansa da korece konuşması gerekiyordu.

"Baba, ben dondurma yemek istiyorum. Bak, tamam hava soğuk. Ama dondurma lezzetli. Ve çok istiyorum."

Gülümseyip boylarımızı eşitlemek için eğildim. Hafif bir gülümseme ile yüzüme bakıyordu. Sevimliydi fakat ben bu numaraları yemeyecek kadar tanıyordum kızımı.

"Havanın soğuk olduğunun farkındasın. Seni tebrik ediyorum. Bu isteğini otele gidince karşılasak, bence çok daha iyi olur. Hasta olmanı istemeyiz değil mi?"

"Çok uzun konuştun baba. Kafam karıştı. Her neyse. İsteğimi kaçırdın zaten."

Tanrım! İnanamıyorum. Gün geçtikçe yıllar önceki Sehun'u hatırlatıyor bana. Bu denli benzemesi hoşuma gitmiyor değil. Sehun'a Çince öğrettiğim zamanlar da o da böyleydi. Tanrım! Cidden kızım küçük Hun oluyor.

"Gidelim artık baba yaa. Herkes taksilere bindi gitti. Of!"

"Babaya oflanmaz."

"Korece konuşma!"

"Bağırma babaya!"

"Babaymış, hah! Götümün babası. Güzel suratlı huysuz herif!"

Evet, böyle çirkef halleri tamamen benim kızım olduğuna delildi. Sinirlerimi bozuyor gibi olsa da bayılıyorum şu hallerine.

Daha fazla beklemeden bir taksi çevirip yakınlardaki bir otele gitmesini söyledim. Otele varır varmaz Yixing'i aramayı aklıma not ettim. Yardım edeceğini sanmıyorum, en azından benim istediğim yardımı yapacağını sanmıyorum. Öyle inatçıydı ki ne yapsam ağzından tek kelime alamadım.

Lian sürekli oflayıp bana ters ters baktı yol boyunca. Tribi çekilmiyor hanımefendinin. Parayı ödeyip indik taksiden. Tek başıma bavulları çıkarıp otele baktım. Tanrım! Gele gele buraya mı geldik? Beş yıldızlı lüks bir otel istememiştim. Umarım bir haftada tüm paramı buraya harcamam. İçeri girip danışmadan en ucuz(!) odayı isteyip yarın buradan çıkmayı aklıma not ettim.

Odaya girip bavulları her hangi bir yere bıkakıp Lian ile birlikte kendimizi yatağa attık.

"Uyumak istiyorum."

WHY?! |ASKIDA|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin