Bade'nin bol bol sıkıldığı, eylülün ise bilginin konuların üzerinden tekrar tekrar geçtiği 4 saatlik blok dersin üzerinden iki kızda bitkin bir şekilde çıkmıştı. Eylül ders dinlemekten yorulmuştu bade ise 4 saat boyunca sıkılmaktan yorulmuştu.
Kızlar fakülteden çıkıp otoparkta doğru yürürken okulun ayaklı gazetesi hatçe'nin koşarak onlara geldiğini gördüler. Aynı anda dönüp birbirlerine baktılar ama kaçışları olmadığını ikiside biliyordu. Dedikoducu hatçe kendini dinletmeden asla bırakmazdı onları. İkiside gözlerini devirip yürümeye devam ettiler bir 0müt başkasına gider ihtimaliyle fakat hatçe'nin çığlıkla beraber badiş'e seslenmesiyle arkalarına dönmek zorunda kaldılar. Anlaşılan bomba haber gelmek üzereydi.
Hatçe kızlara yetiştiği gibi heyecanla konuşmaya başladı. Çünkü bu ili kız dedikodulara asla bakmaz ve haberleri olmadığı içinde anlatması çok daha keyifli olurdu. Ve kısa boylu tontiş hatçe'miz açtı ağzını yumdu gözünü.. En az yarım saatlerini alcaktı kesin. Eylül dersten sonra hatçe'nin dedikodularını kaldıramayacağını hissettiği gibi önemli bir işi olduğunu söyleyip bade'sinin ağlamaklı gözlerine kısa bir bakış açıp resmen kaçtı ordan. Arabasına binmesiyle çalıştırması bir oldu. Ee hatçe'den kaçmak kolay değildi heran gelip eylül'ü yakalayabilirdi. Bunun endişesiyle bastı gaza. Bütün okulun gözlerinin üstünde olduğunu farketmeden çıktı hızlıca okulun otoparkından.
Evet gideceği yer belliydi. Kimsenin bilmediği gizli yerine gidecekti. Arabasını küçük limanın dikkat çekmeyecek bir köşesine bırakıp limana doğru yürümeye başladı. İleride kır saçlı ihtiyar adamı gören kızın kalbine huzur dolmaya başlamıştı bile. Kan bağları bile olmadığı bu ihtiyarı çok ayrı seviyordu eylül. Hatta hiç olmayan abisi gibiydi bu ihtiyar, kan bağına gerek yoktu ki onların birbirlerine olan sevgisini nice kan bağı olan insanların sevgisinden çok daha güçlüydü.
-Heey Koca İhtiyar! Diye bağırdı eylül daha adama yaklaşmadan.
Adamın sevgiden dolan gözleri yüzündeki gülümsemeye engel olamadı yine.
-'Güzel kızım hoşgeldin diyerek açtı kollarını ihtiyar.
-Hoşbuldum koca ihtiyarım, nasılsın çok özledim seni kaçtım geldim yine ilk fırsatta.
-' Ne iyi ettin kızım hep gel sen hiç eksik koyma bizi hem bak derin mavi'de seni çok özledi boynu bükük seni bekliyordu ne zamandır.
- Sorma koca ihtiyarım derslerin yoğunluğundan gelemedim bir türlü ben daha çok özledim inan ki derin mavi'm ile özgürlüğüme gitmeyi.
-'Neyse kızım bu koca ihtiyar seni tutmasın kavuşsun artık iki deli birbirine.
Kız kollarını kocaman açıp sıkı sıkı sarıldı ihtiyar adama sanki döndüğünde burda bulamıcakmış gibi.
-Hadi biz kaçtık koca ihtiyarım mavi'leri daha fazla bekletmeyelim diyip mutlulukla yürüdü küçük balıkçı teknesine.
Motoru çalıştırdığı gibi çıkan sesle uzaklaşmaya başladığı kıyıda kalan insanlara baktı bir müddet. Hep böyle yapardı zaten uzaklaşana kadar konuşmazdı derin mavi'siyle. Ne zamanki kıyı gözden kaybolur o zaman başlardı özlem gidermeye. Derin Mavi'si.. İsmini bile kendisine verdirmişti ihtiyar. Eylül ilk geldiğinde küçük teknelere hayranlıkla bakarken tanışmıştı ihtiyarla. Tabi o zamanlar baki abi diyordu koca ihtiyarına. 3 sene önce 18 yaşındayken gelmişti buraya, lise son sınıftaydı o zamanlar. Yine bugünkü gibi kaçmak istemişti mavi'nin özgürlüğüne. Baki abisiyle çok iyi anlaşmış babacan tavrını çok sevmişti. Adamda kızın sıcakkanlılığını çok sevmiş kocaman gözlerle baktığı teknesinde gezdirmeyi teklif etmişti. Bu güzel teklifi havalara uçarak kabul eden kız mutluluktan buraya gelme sebebini bile unutmuştu. Girdikleri küçük masmavi sulara sahip koy kızın kalbine taht kurmuştu resmen. Kararmış havada geri dönerlerken ikiside zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Adam genç kızın ilacı gibi olmuştu. Küçük limana gelip tekneden indiklerinde adamın telefonu çaldı. Efendim oğlum demesiyle gözlerinin dolup elinden telefonun kayması bir oldu. Eylül ne yapacağını şaşırmıştı. Adam eliyle kalbini tutarken genç kız adamı hemen limanın iskelesine oturtup sakinleşmesi için çabaladı. Biraz kendine gelen adam hemen ayağa kalktı ve koşar adımlarla gitmeye başladı. Eylül ne yapacağını şaşırmış bir halde kalakalırken birden ayaklarında bulduğu güçle koşmaya başladı. Küçük tek katlı müstakil evlerin aralarından arnavut kaldırımlı taş sokaklardan koşarak geçen kız adamı kaybetmemek için var gücünü kullanıyor gözlerini adamdan ayırmamak için çabalıyordu. Sonunda bir eve giren adamın ardından vakit kaybetmeden girdi. İçeride bir kadın feryat figan ağlıyordu. Hemen ayakucunda baki abisini gördü, adamda hıçkırıklara boğulmuştu. Uzun bir süre kapının kenarında dikilen kız ailenin birazcık kendine gelmesiyle yanlarına geldi. Baki abisi yaşlı gözlerle oğlum ölmüş dedi. Genç kızın gözleri dolarken içine çöreklenen acı uzun bir süre gitmeyecek gibiydi. Hemen adama sarıldı. Bir süre birbirlerine sarılarak gözyaşlarını döktüler. İçeriden gelen hıçkırık seslerini yeni duyan kız şaşırmıştı. Bir kişi daha vardı baki abisinin oğlu için ağlayan. Sanırım bu kişi baki abisinin oğlum diyerek telefonunu açtığı kişiydi. Genç kız çalan telefonuna baktı. Eyvah annesi arıyordu. Şimdi nasıl anlatıcaktı annesine nerde neden olduğunu. Kısa bir süre şaşkınlık ve endişeyle telefona bakan kız annesini telaşlandırmamak için telefonu açtı.
Annesi: Kuzum nerdesin sen?
Eylül: Annem şimdi yola çıkıcam gelince herşeyi anlatıcam şimdi sorma lütfen.
Annesi: Tamam kızım geç kalma baban biraz geç gelicekmiş ben seni bekliyorum merak ettirme beni.
Eylül: Tamam annem ben geliyorum.
Telefonu kapatan genç kız baki abisine baktı üzgün gözlerle. Kızın gitmesi gerektiğini anlayan adam bir yandan teşekkür edip diğer yandan özür diledi böyle bir durumda bıraktığı için. Kadında biraz sakinleşmiş gibiydi, donuk ve yaşlı gözlerle eylül'e ellerini uzattı. Kadının ellerini tutan genç kız dolmaya başlayan gözlerini saklayamadı. Kadın ayağa kalkıp genç kıza sarıldı. Ardından ayrılıp sağda kapısı olan bir odaya girdi. Baki abisine bakan genç kızın üzgünlüğünün yanına şaşkınlık eklendi. Baki abisi son birkaç saat'te resmen yaşlanmıştı. Baki abisi kızım dikkat et kendine gidince bana haber ver deyip telefon numarasını verdi. Eylül adamın numarasını kaydettikten sonra son kez daha sarılıp başınız sağolsun dedi ve evden ayrıldı. Şimdi annesini daha fazla meraklandırmadan eve gitmesi gerekiyordu. Meydana çıkıp hemen bir taksiye atılan kız adresi verdi ve baki abisinin durumuna üzülerek yolları izlemeye başladı. Kötü başlayıp devamında güzelliklerle gelen gün farklı bir şekilde kötü bitmişti. Şimdi birde eve gidince annesine olanları anlatıp, güzel annesini sakinleştirmesi gerekiyordu. Yorgunlukla gözlerini kapattı kız uyuyakalabilceğini hiç düşünmemişti.