kimvtae ile özel konuşma:kimvtae: dolabıma fotoğrafımı bırakıp gay orospu evladı yazan sen misin
jjeongguk: aa🤭
itham edildiğim şeye bak
yapar mıyım hiç öyle bir şey
kimvtae: ağzına sokucam bunu
jjeongguk: ogf he
hep aynı boş laflar
biraz da eylem
kimvtae: nerdesin
gerçekten götüne sokacağım çünkü
jjeongguk: küçük taetae biraz sinirlendi mi sanki😔
mrr
pisi pisi
kimvtae: sınırlarını aşıosun
jjeongguk: JANSJNSKAMZLSMWLSMX
oh be o zaman
kimvtae: sen bana aşık olmuş olabilir misin
jjeongguk: ne aşkı olm
sikmek istiyom seni
yatağımın kedisi ol
mrr
kimvtae: cidden dayaklıksın
jjeongguk: hayır sadece hate sex için ortam hazırlamaya çalışıyorum
favorim de
becerebiliyor muyum👉🏻👈🏻
kimvtae: hate kısmından eminim ama sex kısmını düşünüyorum
jjeongguk: mükemmel sanat eserimden sonra bunu nasıl söylersin
kimvtae: aç götünü geldim
jjeongguk: nereye geldin?
kimvtae: allah katına
jjeongguk: ne diyon çirkin ibne
kimvtae: diyorum ki
arkanı dön
taşaksızlar giremez whatsapp grubu
seokjin: namjoon şekersiz içiyodu dimi
ŞAN
NOLUYO
JUNGKOOK
KOŞUN
jimin: LAAN
namjoon: ananaı sikeyi.çm çananı ananı sikeyim
Seokjin kahve aldığı kantinci ahjussiye bu seferkini de aylık harçlığını aldığında ödeyeceğine dair ikna etmeye çalışırken bir yandan sürekli telefonuna eğdiği kafasıyla adamdan yargılayıcı 'tch tch'lar kazanıyordu fakat bunun çok da umrunda olduğunu söyleyemezdiniz çünkü zaten bir sonraki teneffüs bütün veresiyenin Namjoon tarafından ödeneceğini bilmenin rahatlığını yaşıyordu. Aslında, rahatlığının bu kadar kısa sürede biteceğinin de farkında olsaydı, her şey belki biraz daha kolay olabilirdi elbette. Ahjussinin tezgaha koyduğu kahvelerden ikisini almadan hemen önce telefondan Namjoon'a mesaj yazarken tüm kantini dolduran, haliyle Seokjin'in de sıçrayarak kafasını kaldırıp hiddetle gözlerinin büyümesini sağlayan tanıdık çığlık, kantin tezgahından birkaç kolon ötede patladığında henüz beyni ona 'koş' emri vermeden ayaklarına abanarak birkaç kişiye çarpmayı umursamadan yalpalayarak koşmaya başladı.
Öte yandan çığlığı basan Jungkook için işler hiç de kolay değildi. Açık griye boyanmış duvarların birindeki kirişe yaslanmış olan tek kişilik siyah deri koltukta bacak bacak üzerine atmış bir şekilde telefonda bir şeyler yazarken suratına hakim olan sırıtması, birden birinin saçlarını koparırcasına çekerek kafasını arkaya doğru yaslamasıyla son bulmuş, anında büyük bir çığlığa dönüşmüştü. Attığı tiz mi tiz çığlık kantindeki herkesin bakışlarını üzerine çekmişti elbette.
Jungkook'un görüş açısına giren Taehyung'un biri kahverengi biri masmavi olan gözleriyle birlikte Taehyung saçlarındaki elini saniyelik olarak çekti fakat çok gecikmeden alnına bastırdığı eliyle kafasını sabitlerken diğer elindeki kağıt parçasını öyle bir hışımla küçük olanın ağzına yapıştırdı ki, Jungkook birkaç saniyeliğine yıldızları gördüğüne yemin edebilirdi.
"Sikeyim, sikeyim!" diye bağırarak Taehyung'un sırtına atlayan Jimin'le beraber sendelemesine rağmen pes etmeyerek Jungkook'un aralanan dudaklarına kağıdı sokmaya çalışırken bir yandan oturduğu deri koltuktan düşmesi için de elinden geleni yapıyordu. Eh, başarılı da olmuştu. Jungkook ağzındaki kağıt yüzünden tek bir sefer öğürdüğünde Taehyung yüzünü buruşturarak geriye doğru bir adım attı, tabi ki sırtındaki Jimin hala orada duruyor ve saçlarını çekmeye çalışıyordu.
Bahçede oturmak için yer arayan Namjoon boydan boya cam olan duvarlardan Seokjin'in nerede kaldığına bakmak için içeriye hafif bir göz attığında, bakışları önce bir hışımla içeriye koşan Hoseok'a takıldı, ardından herkesin bu kadar heyecanla izlediği bu olayı görebilmek adına daha dikkatli bakmaya çalıştı. Ve işte oradaydı, Seokjin canını dişine takmış bir şekilde Hoseok'u boyunun avantajıyla kıskıvrak yakalamış, Jimin'i tutup fırlatmasın diye kendi göğsüyle kollarının arasına sıkıştırmıştı. Dehşet hissiyle koşmaya başlayan üçüncü kişi de böylelikle o olmuştu.
"Lan bıraksana!
Taehyung'un arkasından gelen Yoongi Taehyung'u Jungkook'tan ayırmıştı ayırmasına, fakat hala sırtında onun saçlarını çekenin Jimin olduğunu anladığı anda Taehyung'u omuzlarından tutarak duvara vurdu. Jimin sırtının yandığını hissederek çığlık attığında etrafta öyle bir kaos havası mevcuttu ki, uçuşan yumrukların kime denk geldiği fark edilmemişti.
En son Hoseok Seokjin'in kendi etrafında olan koluna yumruklar atıyor, Jimin Yoongi'nin kafasını ısırıyor ve Jungkook elindeki yemek tepsisini Taehyung'un sırtına vuruyordu.
Namjoon'un, onların videolarını çeken meraklı öğrencileri aşıp yanlarına ulaşması yaklaşık üç dakika sürmüştü ve bu da gerçekten yeterdi de artardı.
"Kendinize gelin!" Uzun boyunun avantajıyla önce Jimin ve Yoongi'yi, ardından Jungkook ve Taehyung'u ayırdı. Ne yaptığının farkına varan Hoseok ise Seokjin'in kolunu sıvazlıyor ve kahkaha atıyordu.
Sigara molasında olan öğretmenler sayesinde Namjoon bütün grubu toparlayarak bahçeye çıkarmaya başladığında, önüne aldığı Jungkook ağzına sokulan kağıt yüzünden kuruyan dudaklarıyla gergince bağırıyordu. Bir yandan elindeki kağıdı paramparça edip yere fırlattı.
"Sonun olucam ibne!"
"Tavşan bir seker iki seker üçüncüye deliğine düşer Jungkook." derken elleri cebinde olan Taehyung, rahat tavrı ve sırıtan suratıyla Jungkook'un suratını izlemeye devam etti.
🤠✨🧿✍🏻
hi people
ŞİMDİ OKUDUĞUN
old yellow bricks!taekook
Fanfictionyarı zamanlı pezevenklik çoğu zamanlı homojokerlıktan vakit bulup nasıl olurdu da ona aşık olabilirdin? kim taehyung/jeon jungkook boyxboy %90 texting %10 düz yazı tüm hakları saklıdır.