*flashback son*
cellat: gerçekten sana bu kadar kötümü davranıyordu?
ceren: yok cellat iyi davranıyor ama benim işim gücüm yok sana yalan söylüyorum
cellat: ne kadar kötüymüş nasıl kıyıpta vurmuş sana
ceren: böyle işte ee sende anlat bakalım
cellat: neyi ?
ceren: yer mi ? değişiyoruz
(gülüşürler)
ceren: neyi olacak hayatını ben anlattım sende anlat
cellat: he anladım bak şimdi ben 18 yaşındayım annem ve babam yok ben küçükken kaybolmuş dışarda oyun oynarken sonra ben bir yerde düşmüşüm kafam yaralanmış sonra beni bir tane kadın bulmuş annemlere haber verilmiş annemlere kafam yaralandı diye telaş yapıp arabayla hız yapınca trafik kazası geçirmişler sonrada vefat etmişler
ceren: ee, sen bu zamana kadar yetimhanede mi kaldın ?
cellat: yok hani beni bir tane kadın bulmuş dedim ya hatice abla çocukluğumdan beri bana bakmış çok iyi biri o beni bulduğu zamanlarda hamileymiş hem çocuğunu hem eşini kaybetmiş sonra beni bulunca sanki ona ben hediye gibi gönderilmişim yani sanki ona öyle gelmiş
ceren: ne güzel peki şuan kimle yaşıyorsun yani hatice abla nerede ?
cellat: hatice abla ve ben birlikte yaşıyoruz yani ben üniversiteye geçene kadar geçtikten sonra tek yaşayacağım.
ceren: güzel konuşmamız bittiğine göre bir daha görüşmemek üzere söz verdiğin gibi peşimi bırakacaksın tamam mı ?
cellat: off tamam
ceren: görüşürüz he bu arada bu anlattıklarımı ne sevgilin cemreden nede bir başkasından duymak istemiyorum.
cellat: tamam
(ceren gider)
cellat: ben senin peşini nasıl bırakayım ceylanım
(şarkı): sezen aksu-yalnızca sitem
(bu arada ceren isminin anlamı ceylan)
ceren ve cellat okula gider ve teneffüs zili çalar herkes sınıfına geçer
cemre: hayatım hoş geldin gel yanıma
*cellat cemrenin yanına oturur*
cellat: cemre benim senle konuşmam gereken bir şey var
cemre: neymiş konuş bakalım
cellat: şey c-cemre ben senden..
cemre: ayrılmak mı istiyorsun ?
cellat: evet ama bak cemre dostça ayrı...
cemre: aslında bende uzun zamandır sana bunu söylemek istiyordum
cellat: ayrılmak istediğini mi ?
cemre. evet ama söyleyemedim
cellat: peki ya neden söyleyemedin ?
cemre: ya ben söyleyemedim çünkü..
cellat. çünkü ne ?
cemre: çünkü sen zaten zor zamanlar geçiriyorsun bide buna üzülürsün diye düşündüm
cellat: teşekkürler bu güzel düşüncen için ARKADAŞIZ ! o zaman bundan sonra
cemre: ARKADAŞIZ !
(hoca gelir)
hoca: evet çocuklar oturabilirsiniz bugün yeni bir öğrencimiz geliyor
berke: hocam kızdır inşallah
cellat. ayıya bak ya
berke. sanane oğlum
cellat: bak bana sanane falan deme..
hoca: heyy sessiz olun
cellat: seninle teneffüste görüşeceğiz berke efendi
hoca: her neyse buse gel kızım
(buse gelir)
buse: nereye oturayım hocam
hoca: sen gelmişken oturma düzenini değiştireyim
yaren kızım sen berke'nin yanına geç
berke: off hocam ya
hoca: hocaya oflanmaz berke hadi yaren hadi kızım
(yaren eşyalarını alır ve berke'nin yanına geçer)
ceren o sırada dışarıyı izliyordur
hoca: ceren kızım sende cellatın yanına geç cemre sende kürşatın yanına geç heyy ceren sana diyorum
ceren: hehh efendim hocam
hoca: burdamısın aceba hangi dünyadasın cellatın yanına geç diyorum
ceren: niye
hocam: hayy Allahım kızım yer düzeni yapıyoruz ya
ceren: hee anladım hocam ben tek otursam
hoca: hayır ceren bir daha demiyeceğim cellatın yanına geç
cellat: ceren gel işte uzatma
ceren: uff tamam ya
*ceren cellatın yanına geçer*
hoca: yiğit oğlum sen tek oturuyorsun zaten buse sen yiğitin yanına geç
buse: tamam hocam
mehmet: hocam ben tek oturabilirmiyim
hoca: tamam mehmetciğim
ceren: hocam ben istediğimde neden izin vermediniz
hoca: kızım mehmetin oturduğu sıraya yemekleri anca kendi anca sığar
*gülüşürler*
her neyse oturma düzeni bu şekilde olur.
ceren & cellat buse & yiğit
mehmet & boş cemre & kürşat
yaren & berke merve & boş
bugünlük bu kadardı eğer oy yükselmezse bitiririm hikayeyi.