Aldığım kahveleri sırasıyla iş arkadaşlarıma dağıttım ve pek rahat olmayan masama geçtim. Kevin tekerlekli sandalyesiyle yanıma yaklaştı ben bilgisayarı açarken yeni gelen patronumuzun ne kadar seksi olduğunda bahsediyordu.
"Patronun ne kadar seksi olması beni ilgilendirmiyor Kevin, işini doğru yapsın yeter."
Kevin tam benim arkamdaki masada çalışıyordu cevabıma dudak büküp eski yerine geçti. Merakıma dayanamayıp ona döndüm, "1 ve 10 arasında bir puan ver." Sorduğum soruya karşı hınzırca gülümsedi, "11 Stella, hatta 15 bile olabilir. Fazla yakışıklıysa ben kaparım haberin olsun."
"Kevin seni Josh'a şikayet etmemi ister misin? Hmm ne desem acaba? Buldum sevgilin yeni patrona sulanıyor?"
Gülerek ona takıldığımda böyle bir şey yaparsam saçlarımı kazıyacağını söyleyip beni tehdit etti.İşime geri döndüm ve dosyalarımı geçirmeye devam ettim, ne iş yaptığıma gelirsek şirketin diğer yarısının sahibi olan Bayan Historia'nın sekreteri gibi bir şeyim. Pek bir şey yaptığım söylenemez, bana verilen dosyaları geçiririm, Bayan Historia'nın gün içerisinde yapacağı şeyleri düzenlerim ve randevuları oluştururum.
İki patronumun da yardımcısıydım, Bay Paul ayrılmadan önce öyleydim yani. Yanlış düşünmüyorsam Bay Styles'ın da yardımcısı olacağım, işim pek zor sayılmaz bir yerlerde koşturmuyorum bana verilen şeyler hep masa başı oluyor.
Bayan Historia odasından çıkıp üst kattan bana seslenince lazım olabileceğini düşündüğüm tüm dosyaları kolumun altına aldım ve üst kata çıktım. İki müdürün de odası üst kattaydı ve kapıdan çıktıklarında tam bizi görebilecekleri şekilde konumlandırılmışlardı.
Bayan Historia masasın arkasında koltuğunda oturmuştu ve ellerini masanın üstünde birleştirmişti, bunun anlamı bir şeyi yanlış yaptım demekti. Dosyaları masaya bıraktım ve misafir koltuğuna oturdum.
"Stella, bugün gelecek olan yeni müdürü duymuşsundur." Duymayan mı var demek istesem de kendimi durdurdum ve dinlemeye devam ettim. "Paul'da olduğu gibi ortak yardımcımız olacaksın, şirketin hali ortada fazladan çalışan çalıştırmak bizim için çok zor şu an." Haklıydı, işten şikayet edemezdim çünkü şirket gerçekten iflas bayraklarını çekmeye hazır durumdaydı.
"Bundan asla şikayet etmiyorum Bayan Historia, daha önce yapabildiysem şimdi de yapabilirim."
"Ben senden şüphe duymuyorum, sen çalıştığım en iyi yardımcılarımdan birisin. Yeni gelen patron biraz, nasıl diyebilirim... Tuhaf? Temizlik hastası ve mükemmelliyetçi, zaten işini mükemmel yapan birisin ama biraz daha dikkatli olman gerekiyor. Gelmeden önce sana söylemem gerekenleri bana anlattı, kendisi benim yeğenim oluyor. İş ilişkimiz ve aile ilişkimizi tamamen ayrı tutmakta kararlıyız. Senden tek istediği şey sabah geldiğinde kahvesini hemen ona götürmen, gerisini zaten siz konuşursunuz. Ayrıca odasına eldiven giyerek girmek zorundasın, bu konuda gerçekten onunla tartışmak istemezsin."Bayan Historia anlatmayı sürdürürken Natalia kapıyı tıklayarak odaya girdi, müdürün birazdan geleceğini haber verdiğinde Bayan Historia bana gülümsedi ve aşağıya inmemiz gerektiğini söyledi. Merdivenlerden inerken herkes heyecanla yeni gelecek olan aşırı seksi patronu bekliyordu, benim dışımda kimsenin onun antika özelliklerinden haberi olduğunu sanmıyorum.
Kapı açıldı ve yeni müdürümüz içeri girdi. Siyah bir takım elbise giymişti ağzında siyah bir maske vardı ve kıvırcık saçlarını güneş gözlüğünün yardımıyla geriye yatırmıştı, aslında bakarsanız görünüşü bile ben egoistim diye bağırıyordu.
Kevin elini uzattığında Bay Styles bir Kevin'ın eline bir bize bakıyordu."Tanıştığımıza memnun oldum, ben Harry Styles. Bundan sonra ikinci patronunuz benim, ilk günden size kurallarımı söyleyeyim bir sıkıntı çıksın istemem."
Kevin elini indirdi ve ceketinin cebine soktu, o sırada Bay Styles hepimizi inceliyordu, analiz yapmaya çalışıyor gibiydi.
"Yanlışa göz yummam, o yüzden benimle konuşmanıza, hareketlerinize dikkat edeceksiniz. Kendi aranızdaki iletişiminiz beni ilgilendirmez."
Kendini beğenmiş konuşmasından daha sinir bozucu bir şey varsa o da maskesini indirmeden konuşmasıydı. Konuşmasının bitirdiğini söyledi ve maskesini indirip gülümseyerek aramızdan geçerek –tabi hiçbirimize değmeden- yukarı çıktı.
Kapısını kapatmadan önce aşağı baktı, "Stella kahvemi getir."Kapısını kapattığında herkes nefesini verdi. Bayan Historia bir şey demeden yukarı çıktı ve yeğeninin odasına girdi. Kahve aklıma geldiğinde dikilmeyi bırakıp mutfağa gittim ve sütlü bir kahve hazırlamaya başladım.
"Çok kendini beğenmiş değil mi?"
"Olabilir ama bu aşırı yakışıklı olduğunu değiştirmez, hele o gamzeler ah..."
Yanımda dedikodu yapan çalışanlara gözlerimi devirip fincanı aldığım gibi yukarı çıktım. Ben girerken Bayan Historia'da içeriden çıkıyordu.
İçeriye girdim ve fincanı masaya bıraktım, göz teması kurmadan odadan kaçacak iken bana seslendi. Yapmacık olmamasını umduğum bir gülümseme ile ona baktım. Eliyle beni çağırdığında kendim sahibini dinleyen bir köpek gibi hissettiğime yemin edebilirim. Yavaşça masasına yaklaştığımda koca bir çanta çıkardı ve içindeki kremi bana uzattı.
"Bundan sonra odama her girdiğinde bunu sık ve kendine bir kutu eldiven al. Şimdi otur Stella."
Beyaz koltuğa oturdum ve masasının arkasından bana bakan Bay Styles'a baktım.
"Teyzem senden çok bahsetti, çok çalışkanmışsın ve çok güzelmişsin. Bazı şeylerde yanılmış güzelliğin standart."
Bu dediği şeyle şaşkınlıkla kaşlarım havalandı, suratımın kızardığına eminim ama utançtan değil sinirden. Bunu nasıl söyleyebilir?
"Güzelliğime değil Bay Styles yaptığım işe bakmalısınız."
Kocaman bir kahkaha atarak sandalyesinde geriye gitti. "Hazır cevap olduğunu da söyledi," suratı bir anda ciddileştiğinde hafiften gerildim, bu herif çift kişilikli falan mı? "Buna göz yummamı bekleme Stella, ben senin arkadaşın değilim benim altımda çalışıyorsan saygı duyacaksın!" Sona doğru sesini yükselttiğinde sıçradım ve ağzım hafif açık ona baktım."Özür dilerim bay Styles, kesinlikle bir daha olmayacak."
Bundan nefret ediyordum, haklı olduğum halde üstüm olduğu için birinden özür dilemekten nefret ediyordum.
Bay Styles yüz ifademden anlamış olacak ki masada hafif öne eğildi ve konuştu, "Özür dilemekten nefret ediyorsan, seni özür dilemek zorunda bırakacak şeyler yapma Stella. Şimdi çık ve işinle ilgilen, bugün için planımı yap ve bana yolla."
Kısaca peki deyip odadan çıktım ve kapıyı kapattığımda derin bir nefes aldım, Tanrım kısa zamanlı cehennem mi yaşadım acaba ben az önce?
Masama geçtiğimde Kevin kollarını birbirine dolayıp yanıma geldi, "Elimi sıkmadı, kaba bir insan."
Kağıda bir şeyler yazarken Kevin'a cevap verdim, "Kaba biri, ve temizlik hastası. Eminim anne ve babasının bile elini tutmuyordur ağlama Kevin."
"İçeride ne oldu, kapıdan çıkışını gördüm. Sanki kapının arkasında şeytan varmış gibiydin." Bu dediğine güldüğünde ona düz bir suratla baktım, hayır okuyucular ben suratsız değilim sadece aşırı gerginim. "Öğle arasında konuşalım mı Bay Styles'ın günlük planını yetiştirmek zorundayım."
"Senin de işin zor, bir de iyilik meleği olduğun için bazen başkalarına da yardım ediyorsun. Pollyana mısın nesin sen." Kevin'a hiç cevap vermeden onu uzaklaştırdım, planı ayarlarken saat öğlen ikiye iki farklı şeyin sıkıştığını gördüm. Sıkıntıyla parmaklarımı çıtlattım ve yukarıya çıkmadan kendim halletmeye çalıştım, pek kolay değildi bugün içinde halledilmesi gereken iler vardı ve öncelik sırası neye göre bilmiyordum.
Zorla hazırladığım planlamayı çıkarttırdım ve Bay Styles'ın odasına ilerledim, kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde Bay Styles etraf oldukça iğrenç kokan bir sprey sıkıyordu.
"Mikropları öldürüyor çabuk masaya bırak ve çık."
Kapıdan çıkacakken sprey sıkmayı bırakıp bana baktı, "Eline krem sıktın mı Stella?"
O kadar sessiz sormuştu ki anlamam zor olmuştu. Cebimdeki kremi çıkardım ve kendimi sıkarak gülümsedim."Sürdüm efendim."
"Aferin! Şimdi çık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect ~ HS
Fanfiction"Bay Styles, bu sadece toz sizi öldürmez." Tanrı beni temizlik hastası bir patronla sınıyor sanırım. "Bilmiyorun Stella, bir dokundun mu her tarafına yayılıyorlar."