Hiçbir zaman düzenli bir hayatım olmadı, en iyi bildiğim şeylerden biride buydu. 1 buçuk yıl önce Eskişehire gelmiştim ablamın yanına. Bir kız arkadaş edindim biraz zor oldu ama şöyle anlatmak istiyorum, kimse konuşmasa konuşacak birisi değildi. Hep bunun nedenini merak ederdim, aklımın bir köşesinde yankılanırdı kafamdaki deli sorular. Kimse anlamıyordu onu biliyordum, hissediyordum. Bir gün ablamlara gelmişti annesiyle, benimle gelmesini gözlerimle işaret ettim. Mutfağa geçtik, yine ben konuşuyorum deli gibi. Kendimi çok tuhaf hissediyorum onun karşısındayken her an ağlayacakmış gibi...Şakayla karışık bir uslüp ile ee artık yeter ben çok konuştum sıra sende diyerek sanki futbol maçındaki takım arkadaşıma pası göndermiş kaleye gol atmasını bekliyormuşum gibi hissettim .dd. Sanırım kaleye yaklaştım, yavaş yavaş konuşuyordum, ağzımdan çıkan kelimeleri seçiyordum adeta. O zamanlar 22 yaşındaydı ve hayatında biri olup olmadığını sordum. Biraz buruk ve yürek acıtan bakışları vardı, gözleri doldu. + Üzgünüm yalnış bişey mi dedim?
+ Hayır diyerek devam etti, vardı evet dedi.
+ Peki ya sonra anlatmak ister misin dedim? ( Neler oluğunu gerçekten çok merak ediyordum, onu bu kadar üzecek şey ne olmuştu, o çocuk ona ne yapmıştı, off çıkın aklımdan deli sorular...)
+Şey diyerek başladı ben ben onu çok seviyordum dedi ama o benim canımı yaktı. Ağzından çıkan her kelimeyi o kadar çok dikkatle dinliyordum ki, ona en çok ben yardım etmek istiyordum.
+ Hadi seni dinliyorum diyerek omuzuna dokundum, bana güvenebilirsin aramızda kalacak söz veriyorum dedim. Anlatmaya başladı yavaşca...
+Ortaokul son sınıftaydım köyde. Onu o kadar seviyordum ki bana zarar vereceğini düşünmemiştim, hislerim karşılıksızdı ama seviyordum işte. Birgün okul çıkışında annesinin beni eve çağırdığını söyledi. Okuldan çıktıktan sonra eve gittim, üzerimi değiştirip onların evine doğru yola koyuldum. Evlerine geldiğimde annesinin ismiyle seslendim, ama kimse cevap vermedi. Kapı aralıklıydı yavaşca kapıya yöneldim, içeri girdim. Etrafa göz gezdirmeye başladım, annesinin ismiyle seslenerek odaya yöneldim o sırada kapının sertçe kapandığını duydum, koşarak kapıya yöneldim. O an anladım kötü şeylerin olacağını, karşımda duran adam sevdiğim adam olamaz dedim. İstemsiz gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Tek istediğim evimde olmaktı, birinin beni burdan çekip çıkarmasıydı. Çok ağladım, çok bağırdım, yardım istedim, kimse gelmedi. Canımı yakan en çok ne oldu biliyor musun? Bu iğrenç saldırıyı tek başına yapmıyo oluşuydu... Ondan nefret bile etmiyorum...
İnanır mısınız bilmiyorum ama o bana bunları anlatırken bu iğrenç şeyi yaşamış gibi hissettim. Ona öyle bir sarıldım ki elimden bir şey gelmediği için ondan özür bile diledim. O ağladı ben ağladım... Gözyaşlarını sildim onun yanında olduğumu söyledim. Bu bile ona o kadar çok iyi geldi ki. Herşey geçmedi belki ama geçecegine inandırdım ona hep. Şimdilerde ise hayatında onu gerçekten koruyup kollayacak biri var. Bunu duymak o kadar iyi geldi ki bana. Şimdi evlendi bir kızı var. Ve annesinin onu her kötülükten koruyacağına adım gibi eminim. Ona çok umut oldum, umudun hep var olduğunu söyledim ve hep söyleyeceğim... Hayatınızda istemeden de olsa ne yaşarsanız yaşayın, kimseye güçsüz olduğunuzu söylemeyin. Hayat acımasız evet kabul ediyorum ama insanlar daha da acımasız.
( Seni ve miniğini seviyorum, sevgilerimle.)
.
