3

50 5 6
                                    

10 yıl önce, 12 Nisan Salı günü

Gezinin olduğu gün

"Hey çocuklar bakın ormanın girişinde ne buldum!"

Jimin elinde tuttuğu parşömeni neşeyle sallayarak arkadaşlarının yanına doğru koşuyordu. Yoongi ve Jennie meraklı gözlerle ona bakıyordu. Ne bulduğunu kestirmek zordu ve Jennie çok meraklanmıştı.

Jimin yanlarına geldiğinde elinde tuttuğu eski parşömeni arkadaşlarına gösterdiği sırada hala gülüyordu. Bunun onları etkileyeceğini biliyordu.

Jennie ne olduğunu anlamak için parşömeni Jimin'in elinden aldı ve zarar gelmemesi için nazikçe açtı. Parşömen çürümüş et gibi kokuyordu bu yüzden Jimin ve Yoongi parmaklarıyla küçük burunlarını çoktan tıkamıştı ama Jennie burnunu tıkamak yerine çoktan sesli bir şekilde okumaya başlamıştı.

"Buna dokunan kişi sonsuza kadar lanetlenir. Bu yüzden başka kimsenin dokunmasına izin vermeyin.

Eski zamanlarda ıssız bir ormanda yaşayan turuncu kurtlar, ormanı evleri olarak benimsemiş ve orada yaşamaya başlamışlardı. Ta ki insanlar oraya yerleşene kadar. İnsanlar çok gürültü yapıyor ve durmadan turuncu kurtları avlamaya çalışıyorlarmış.

Aradan çok geçmeden ormana birkaç kişi elinde büyük silahlarıyla girmiş. Tüm kurtları öldürmek üzere derinlere doğru ilerlemek istiyorlarmış. Hepsini öldürmeden kasabaya dönmeyeceklerini söylemişler ve yola koyulmuşlar. Ve öyle de yapmışlar. Ormandaki tüm kurtları öldürmüşler.

Turuncu kurtların hepsinin gözünden akan yaş toprağa can vermiş. Her ölen kurt bir filiz olarak dünyaya tekrar gelmiş.

İnsanlar ormandan avladıkları kurtlarla çıkmak üzereyken bir mağara görmüşler. İçeride daha fazla kurt olabileceğini düşünüp taş merdivenleri çıkmış ve mağaranın içine girmişler. Ellerindeki meşaleleri yakmışlar ve sessizce içeri girmişler. Hiçbirini kaçırmak istemiyorlarmış. Biraz ilerlediklerinde ise karşılarına bir anne kurt ve etrafında üç küçük yavrusu çıkmış. Hepsi yuvalarında birbirine sokularak uyuyormuş.

Hepsi birbirinden güzel olan yavrular bu insanları cezbetmiş. Anne kurt ise turuncu ışıldayan kürküyle insanların gözlerini üzerinden çekmesine müsaade etmiyormuş. İnsanlar kurtlara yaklaşmış ve yavru kurtları annesinin sıcak kucağından almış. Anne kurdu ise öldürüp oracıkta kürkünü almışlar.

O gün anne kurt onların üzerine lanetini salmış. İnsanların hep sağlıklı üç çocuğu doğacakmış. Ama hepsi üç yaşındayken yüzünde pençe iziyle ölecekmiş ve bir daha hiç çocukları olmayacakmış. Anne kurttan daha çok ağlayacaklarmış. Ona yaşattıkları acının bin katını yaşayacaklarmış."

Jennie okumayı bitirdiğinde kimse konuşmuyordu. Yoongi ve Jimin parşömenden olabildiğince uzaklaşmışlardı. Jimin onu bulduğu için pişman olmuştu. Bu masalı bir daha hiç duymak istemiyordu. Jennie ise parşömeni katlayıp Jimin'in çantasına koydu ve kaybetmemesini, bunu kasabada bir büyüğe vermeleri gerektiğini söyledi.

Jimin kafasını sallayıp tekrar geziye geri dönmüşlerdi ama Jennie kendini hiç iyi hissetmiyordu. Atalarının yaptığı canilik yüzünden ormandaki hayvanlar ölmüştü ve bunu asla unutmayacaktı.

~

Jimin gözlerini açtığında hızlıca yatakta doğruldu. Ter içinde kalmıştı ve nefes almakta zorlanıyordu. O parşömene dokunan sadece ikisiydi. Şimdi ise sıra onundu. Jennie gibi o da kaybolacaktı. Bundan emindi ve korkuyordu. Buna hazır değildi.

"Sonunda uyanmışsın. Jimin iyi misin? Çok terlemişsin, kabus mu gördün?"

Jimin konuşamıyordu o an. Sanki dili tutulmuştu, hiçbir şey diyemiyordu. Jisoo, diğer iki arkadaşına bağırdı ve Jimin'i biraz sarstı. Çok geçmeden kapı hızlıca açıldı ve içeri Yoongi girdi. Ardından ise Lisa nefes nefese kalmış bir şekilde kapıda göründü. Jimin buz gibi olmuştu ve titriyordu.

Hepsi ne yapacağını şaşırmıştı. Jimin ise bir anda durdu ve pencereden dışarı bakmaya başladı. Hepsi Jimin'den biraz uzaklaştı, korkuyorlardı.

Jimin ise pencereden ormana doğru bakmaya devam ediyordu. Ormanın içinden doğru ona bakan turuncu kurt onu çağırıyordu, bunu biliyordu. Yoongi, Jimin'in baktığı yere baktığında hiçbir şey göremedi. Bu, onu iyice tedirgin etmişti.

Jimin ise kurda gülümsedi. Kocaman kahverengi gözleri ve parlak turuncu kürküyle çok güzeldi, gözlerini ondan alamıyordu. Daha önce o kadar güzel bir kurt görmediğine emindi.

Kurdun arkasında ise bir kadın silueti gördü. Yüzü Jennie'nin yüzüne çok benziyordu. Jimin tekrar gülümsedi, bu sefer gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı ve yanağından aşağıya bir damla gözyaşı düştü. Jennie, çok güzel bir kadın olmuştu.

"Ya Park Jimin kendine gel! Neler oluyor?"

Jimin hiçbirine cevap veremeyecek kadar büyülenmişti ve boğazı kurumuştu. Yüzünün acısı ise yeniden başlamıştı.

"Yakında geleceğim Jennie. Seni ve kurdunu yalnız bırakmayacağım, söz veriyorum."

Jennie ona gülümsedi ve kurduyla beraber ormanın içinde tekrardan kayboldu.

Jimin ise nefes alamadığını hissediyordu. Bir şey boğazını sıkıyor gibiydi. Ellerini boğazına götürdüğünde bir an bayılacağını düşündü. Her yer dönüyordu ve kendini daha fazla tutabileceğini sanmıyordu. Etraf karardığında kendini çoktan teslim etmişti bile.

Jimin nefes nefese kendine geldiğinde Yoongi ve kızlar ona korkulu gözlerle bakıyordu. Bir an için ne olduğunu kavrayamamıştı ama rüya gördüğünü düşünüyordu. Bunu hemen onlara anlatması gerekiyordu.

"Jimin-"

Jimin, Yoongi'nin lafını kesti. Bir an önce söylemezse unutacağını düşünüyordu. Bunu unutursa tüm her şey bitecekmiş gibi geliyordu.

"Gördüm Yoongi. Jennie'yi ve o masaldaki kurdu gördüm. Sanırım lanet gerçekmiş. Jennie beni yanına çağırıyor."

Fox magic| jenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin