"Artık günün yıldızı sensin... "
Her zaman birinin gözlerinin içine bakarak. O'nun gözlerinin içine bakarak parlayacağıma inanmak bir imkânsızdı benim için. Belki de ben kendimi öyle inandırmıştım. Daha neye ya da nasıl güveneceğimi, inanacağımı bilmezken bana göz kırptı gökyüzündeki bir yıldız. Hani masallarda olur ya? Öyle işte. Onca imkânsızlığın sonunda, asla kusursuz olamayacağımı kabullendiğim sırada, belki de artık var olmak istemediğimi düşünürken... bir anda... sadece bir anlığına... birşey oldu beni vazgeçiren...
İnan bana bende bilmiyorum ne olduğunu ve bahse girerim sende anlamıyorsun ne hissettiğimi. Aslında hayatım boyunca annem ve babam hep arkamda oldu ama benim istediğim onların değil, başkalarının da beni desteklemesiydi. Onlar annem ve babam. Elbette bana inanacaklar ama ben beni tanımayanların bile bana inanmasını bekledim.
Pembe elbisem, elimde oyuncak asamla babama yalancıktan sihir yaptığımı hatırlıyorum. Ne kadar da meraklıydım bu tür şeylere. Prenseslere, kraliçelere... O zaman bana hep "prenses" derlerdi. "Prenses Ada" :) Minik ayaklarımdaki boyumdan büyük topuklara sahip ayakkabılarla. Şu an da saçma gelmiyor hani. 18 yaşındayım ve hâlâ meraklıyım böyle şeylere. Azaldı tabii günden güne ama bir kırıntı da olsa -ki ondan daha az- vardı bir merak. Boşver. Bunlar bebeksi şeyler. Aramızda kalsın, tamam mı?
✯
Adım Ada. Ya da Prenses Ada. İstediğini diyebilirsin. İçimdeki masal aşkı yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başlarken söylüyorum bunlar sana. Üniversiteye gidiyorum. İç Mimarlık. Şu an sana tüm fiziksel özelliklerimden, hatta duygusal özelliklerimden bile bahsedebilirim. Öyle de yapacağım. Bunları bilmeye, benim de anlatmaya ihtiyacım... var diyemeyeceğim. Ama ruh halim annemin kaybından sonra değişti. Babam da yanımda değil. Üvey annem ve üvey kız kardeşlerimle (!) yaşıyorum. MAALESEF. Bana kalsa kendime bir ev tutup hayatımı tek başıma, yalnız, sıfır arkadaş %100 mutsuzlukla geçirebilirim ama buna iznim yok. Daha doğrusu "hiçbirşeye" iznim yok. Bu evde bir hükmüm yok benim. Sadece ortada dolanan gereksiz bir kızım. Bazen yalnızlık kendini fazla hissettirince kendimle odama kapanıyorum. Bu süre "Bulaşıkları yıka! " alarmından sonra bitiyor. "Hizmetkârlık" diyebileceğimiz bir zaman başlıyor benim için...