Arkadaşlar bu bölüm böyle bitmeyecekti ama sanki böyle bitirse iyi bir bitiş olur diye düşündüm çünkü-
Devamı aşağıda
İyi geceler ve iyi okumalar ♥️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Buranın havası bozuldu. Bana seninki lazım"
"Jungkook, Jungkook dur! Nereye gidiyoruz?"
"Nereye mi gidiyoruz?" dedi ardında kalan bedenime doğru başını çevirerek. Bileğimden tutup beni sürüklediğini unutmuşçasına baktı eline, bir anda parmaklarını gevşeterek elimi tuttu. Parmaklarımızı geçirdi birbirine. "Çok güzel yerlere."
"Ama nereye?"
"Nereye istersek."
"Sınırsız mı?"
"Sınırsız."
"Benzin parasını benden almazsın değil mi?"
O elimi tuttuğunda yeniden yürümeye başlamıştık biz. Fakat bu dediğimle yine durdu, gülmeye başladı olduğu yerde.
"Ya, sen beni öldürecek misin?"
Alt dudağımı dişleye dişleye ben de başladım gülmeye. Bu gülüş büyüdü, büyüdü... Nihayetinde dudaklarım kare şeklini aldı.
"Komiğim, değil mi?"
Yeniden bastı kahkahayı, havaya doğru bağırıp gülmeye devam etti.
"Şuradan bi' çıkalım, göstereceğim sana."
Dudaklarım anında o şeklini aldı, çapkın bakışlar attım. "Neyi?"
"Sen daha iyi bilirsin." diyerek göz kırptığında, ben de göz kırparak karşılık verdim. Gülümsemekten anlamıyordum kendimi. "Ödülü hak ettin." dedi yeniden yürümeye başladığımızda.
"Hımm." Gülümseyerek, elimi sıkıca tutan adama doğru uzattım başımı. "Nasıl bir ödül acaba?"
İmâlı cümlem ile şaşırtmadan başı bana döndü bir güzel yüzümü taradı. Ardından, dudaklarını araladı, dilini alt dudağına taşmayacak şekilde ağır ağır sağ sola kaydırdı. Gözlerimi açtım irice, böyle bir şeyi hiç beklemediğimden, ismi şaşkınca çıktı ağzımdan.
"Jungkook!"
Çapkın bir adam misali gözünü kırptı.
"Hızlı gitmekte fayda var."
**
"Kahveniz, matmazel."
Gülümseyerek, bana uzattığı hem onun kahvesi, hem de kendi kahvemi aldım elinden. Arabanın üzerinde hatta tam tepesinde oturuyordum.
