Masmavi bir gökyüzü,sabahın beşi...Doğu sabahı ve ferah koku alışıla gelmiş toprak çamuru,camları hafif puslu soğuktan büzülmüş köpekçik köşe başında ve yine insanlar koşuşturuyor herkes işlerine gidiyor,okula giden çocuklar hâlâ uyanmaya çalışıyor alarmla sarsılıyor muallim hanımlar,beyler ellerinde kağıtlar arabalarına binerek köye gitmeye çalışıyorlar anneleri yine süt elinde bardağa boşaltmaya çalışıyor ve yanında poğaça mis gibi kokan bir sabah...
Ve bir ses duydum annem tangır tangır tabakları sofraya koymaya çalışıyor,babam yeni kalkmış haberleri açmış her sabahki gibi ben bir hışımla kendimi attım yorganımdan Kamile ablam yine yorganı çekiştiriyor:
-Feriha yat uyu artık!çekme şunu
Ben kendimi yorgandan kurtarıp çıkmaya çalışıyorum.
Arkasından Cemre ablam:
-Bu ne be sesinizden bıktım,zaten yine iş var uyuyun diyor.
Meral ablam çoktan kalkmış,kapıyı açtı sesi duyunca,ve seslendi:
-Kalkın kertenkeleler,uyuyor musunuz hâlâ
Elif hanım(benden bir yaş küçük olan kız kardeşim) meral ablam gittikten sonra:
Sesini taklit edip
-Kolkon kortonkololor,dedi.
Ve ben bunu umursamazcasına gülümsememle yatakları topladım.
Hızlıca anneme yardım etmeye gittim.Annem yine kızgın kızgın çok erken uyandın diyor.Diğerleri dünya umrunda değil ben hâlâ nasıl yardım edebilirim derdindeyim ama sanırsam bunu şimdilerde düşünmem mümkün oldu.Çünkü Feriha hâlâ annesini nasıl mutlu edebilir derdindeydi.Annem küçük kardeşlerim Ruşen ve Ali'yi mektebe götürmek için hızlıca çıktı ben de bir çay demledim babamla kardeşlerime ve ablama.Ortalığı topladım temizledim ve nihayet en sevdiğim yere geçtim aldım çayımı ve annemin gitmeden bir parça bıraktığı ekmeği aldım çayımı da getirip yanına dama çıktım oturdum,yırtılınca annemin en sevdiğim elbisemden yapma bebeğimi aldım elime,Norayı oyun oynuyordum sessizce dünyalar benim oluyordu bu zamanlarda aşağıdan mavi kırımızı önlükleri ile talebeler annelerinin elini babalarının elini tutuyor ben de büyük bir merakla zevkle seyrederdim ne olabilirdi ki zaten 10yaşında bir çocuğun mutluluğu.Ee diyeceksiniz ki sen neden okula gitmiyordun ya ablalarım ben sadece ailemin gözde yardımcısı ve onları çok seven minik kızları olmayı başardım arada kızarım kendime daha ne olabilecektim ki ne olacaktı ya bu kadarı kâfi değil miydi?saçmalama feriha hadi oyna bebeğinle ve hiç şaşırmadım ki yine Elif arkamdan geçip benimle dalga geçiyor bebekle mi oynuyorsun büyümedin mi diye ben bebeğimi arkama saklayıp:
-ne olmuş yani
Elif:
-Seninle mi uğraşacağım,gidiyorum ben kimseye birşey söyleme hemen gelirim
Ben:
Elif bana birşey yükleme annem bana kızacak yine!
Elif:Hazalın sana yazmayı öğrettiğini babama söylerim
Ben:Ama Elif,ama...
Elif:Ben gidiyorum görüşürüz(dalgacı bir sırıtma ile)
Ben içimden birşey olmaz sonuçta diyerek kendime onca yükü görmezlikten gelmeye çalışmalarım...Benim aşağı dalgın dalgın baktığımı gören arkadaşım Zühre ve Hazal yanlarına çağırdı.Ben koşa koşa merdivenlerden inerek kapının aralığından bakıyorum.
Zühre:
-Feriha çık dışarı görmezler işte.
Ben:
-Yakalanırsam ne olur sonra Zühre
Zühre:
-Bak,okuma kitabı bunu Hazalla beraber aldık okumak ister misin?
Ben Zühreyle Hazal'ın yüzüne utanarak bakarak,
-Tesekkür ederim,bunlar bana layık değil zaten bizimkiler de istemiyor okumamı
Hazal:
-Saklarsın,bak o zaman kimse de bilmez sana öğretiriz biz.
Ben mutlu bir şekilde sarıldım.
Sonra arkadaşlarım gitti,arkama döndüğümde Kamile ablamı gördüm bana sinirle bakarak,
-O ne elindeki?diye soruyor.
Ben korkudan,
-Hii hi hiç,diyerek geri çekiliyorum korkar adımlarla sesi babam duymuş olmalı ki elimdekini çekti,kitap.
Ben tam konuşacaktım özür dileyecektim ki sert bir acı hissettim kulağıma kadar vuran,bayılmışım sonra.Ne olabilirdi ki 10 yaşında bir çocuk okumaktan ne olabilirdi bunu öfkeyle düşünürüm bazen de iç sesimi bile durduramam ve bunun acısını da kendimden çıkarırım.