1.Bölüm: Aslı

30 4 9
                                    

Ailesi ile kazandığı o "muhteşem" liseye kayıt yaptırmaya giden "Süper Zeki" Aslı. Tabii, ailesi akrabalara o kadar övmüşlerdi ki Aslı dünyayı kurtarmıştı bir anda.

Aslı'ya sorsanız hiç gereği yok bu kadar övgünün. Altı üstü ezilmemek için kendini kendi ezmişti. Güzel bir kız değildi sonuçta. Hafif toplu, esmer, kara bir şeydi Aslı. Ufak tefek hani öyle boy-pos da yok. Doğuştan şansız yani. Güzelliği ile övülen kuzeni Gamze'yi görünce diyemiyor da "Bana verdiğiniz genlerin suçu!" Diye.

Müdür Bey'in güler yüzle karşıladığı ailesini aynı yüzle uğurlaması bile Aslı'nın moralini bozmuştu. Bu okulu hiç istememişti. Sanata çok meraklıydı ve çizim becerisi göz ardı edilemezdi ama ailesi onu doktor olmaya ikna etmişti. Çünkü bu şeyler onun için "Hobi olarak yaparsın kızım. Bi parayı bul da gerisi önemli değil." olmalıydı. Aslı içinse bu "O yoğun çalışma temposunda hobi ha? Hıhı tabii." olunca ailede tartışma başlıyor ve Anne-Baba saftı düşmanı çift yerden bombalayarak alt ediyordu. Bizim hanım hanımcık artık umudunu kesmişti. Hayatın gerçeklerini kabul etmeliydi. Parası olmadan isteklerini yerine getirmesi imkansızdı ailesi haklıydı. Boynu bükük şekilde yürürken gözüne bir sahaf girişi çarptı.

Aslı: Anne.

Belin: Efendim kızım?

Aslı: Sahaflardan geçebilir miyiz?

Belin: Ne yapacaksın orda?

Aslı: Kitaplara bakarım. Kitapları seviyorum.

Belin: E Peki tamam sahaflar çarşısından çıkıp vapurla karşı yakaya geçeriz o zaman.

Aslı heyecanla çarşıya girerken ilk dükkanların test kitabı sattığını görmüştü. Annesi hemen "Kızım bak bunlar işine yarar mı?" Dese de Aslı yüzünü çevirmişti. Aslında annesi de istemez miydi kızının hayallerinin peşinden gitmesini ama endişeleniyordu ya kızı ortada kalırsa? Ya başına kötü şeyler gelirse? Para bu dönemde özellikle önemliydi, hiçbir şey eskisi gibi değildi ki? Elindeki test kitabına bakan kadın kitabı yerine koydu ve kızının ardından ilerledi. Aslı raflara bakarken bir kitap gözüne ilişti ve ince sayılacak kitabı tutup aradan çekti.

Aslı: Bunun konusu ne?

Satıcı: Ölü ozanlar derneği. Hayallerinin peşinde olan bir grup çocuk hakkında. Kaçıncı sınıfsın?

Aslı: 9'a geçiyorum.

Satıcı: Bu kitap da tam lise'de okunacak kitaplardan.

Aslı: Eski duruyor. Sever miyim emin değilim? Ağır gelmesin?

Satıcı: Bu kitabı oku. Ben burda çalışıyorum, okuduktan sonra gel beni bul. İnan bana çok seveceksin. Normalde 10'a verirdim ama sana 5 olsun.

Aslı: Tamam.

Aslı cebinden 5₺ çıkarıp satıcıya uzattı. Hayallerinin peşinden koşmak mı? Hadi canım ordan! Kimin ihtiyacı vardı ki hayallere? Belki de en çok Aslı hasretti hayallere ama bu kitap onu etkileyemeyecekti. Poe'nun kısa hikayelerinin dizildiği bir kitabı da gözüne iliştirip Sir. Arthur'un kitabıyla beraber aldı. Geri dönerken vapurda oturup martıları seyretti o sırada bir çocuk ve annesi yanlarındaki boş yere yaklaştı. Kadın, çocuğun kafasına vurdu.

Annesi: Bir çalışsaydın giderdin iyi okula!

Çocuk annesinin bu azarına karşı bir kahkaha patlattı. Aslı şaşırmıştı, annesini hayal kırıklığına uğratıp bir çocuk nasıl gülerdi? Kendi haline şükrederken çocuğun sözlerini duydu ve gülmemek için yanaklarını ısırdı.

Çocuk: Anneeee! O kadar çok kafama vurdun ki aptallaştım bu senin suçun! Hem Anadolu lisesi'nin Neyi kötü ki?

Bir kahkaha daha patlatınca annesi de gülüp "Deli oğlan" diyiverdi.

Mutlu YerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin