Sonunda evden gizlice çıkmıştı. Niye onu zorla evde tutuyorlar anlamış değildi. Çıktıktan sonra ilk sağına soluna baktı, bir yol seçip, o yola koyuldu. Her şeyden uzaklaşmak istiyordu, bütün dertlerini, hastalığını, annesini, babasını arkada bırakıp bir saatliğine hava aldı. Kendisi için bir problem değildi bu normal bir şeydi ama ailesi için çok tehlikeli. Ailesi dışında konuşacak biri aramaya başladı dertlerini dinleyecek, ağladığında saçını okşayacak bir insan aradı tanıdık olsun yada olmasın bir önemi yoktu. Biraz yürüdükten sonra daire şeklinde ışık saçan sokak lambasına sırtını dayadı, bir sigara yaktı ve o ışıklara doğru sigara dumanını üfledi. Sigarasını içerken kendi hayatını düşündü; niye böyleydi, niye ailesi onu dışarı çıkmasına izin vermiyordu, anlamıyordu. Bunları düşünürken sokakta bir adam geçti, içinden dua etti; umarım yanıma gelir dertleşiriz. Ama hiçbiri yanına gelmedi. Sokak lambasına bakmaya devam etti. Bir an kendini yağmurun altında filminin dans eden adamı gibi hisseti. Yağmurun başlamasıyla ayağa kalktı, pantolonunu temizledi ve yola koyuldu.
Yürürken kendini bir poşet gibi düşündü; rüzgar nerden eserse oraya doğru gidiyordu. Yürümeye devam etti. Her adımın da hastalığını düşünüyordu; ailesinin ona verdiği tek bilgi buydu. Yağmur biraz dinmesiyle bir banka geçip oturdu ,bir sigara daha yaktı. Bu sefer apartmanların ışıklarına baktı, bir şekil oluşturmaya çalıştı kafasından, anlam çıkaramayınca başka apartmanlara baktı, hepsine baktıktan sonra kaldırım taşlarında ki kumlara baktı, bir tutam aldı parmaklarını ovuşturarak onları yavaşça yere döktü, bunu yapmanın bir anlamı yoktu ama her kum tanesinin dökülmesi onu kafasını meşgul etmişti. Sigarası bitince rasgele bir yere fırlattı ama sigaranın gediği yer bir sokak köpeğiydi. Köpeğin tüyleri yandı diye telaşlandı ve ayağa kalktı ama köpek hiç umursamamıştı sanki tüylerden daha önemli dertleri vardı. Yanına gitti ve biraz yanına uzanıp tüylerini okşadı. Köpekte onu sevmişti ki başını dizine koydu. Köpeğin sevgiye ihtiyacını olduğunu anladı, daha bir hevesle köpeği sevdi. Baya zaman geçtikten sonra uçuruma gitmeye karar verdi, tabi köpekle birlikte gidecekti. Köpeğin kafasını tutup kendisiyle yüz yüze getirdikten sonra ayağa kalktı ve yola koyuldu.
Çamurlu, dikenli yolları geçtikten sonra uçuruma geldiler. İkiside karanlıkta farklı farklı yerlerde yanan ışıkları, karanlıkta izlediler. Bir sigara yakıp köpeğe;
-Ben bugün ağlayacak dertlenecek bir adam arıyordum, tanrı seni çıkardı karşıma sen belki saçımı okşamazsın, belki kafamı omzuna koyamam ama sen hepsinden iyisin. Köpeği sevmeye devam ederken onun yaralarını elliyle hissetti. Ne olduğunu çözmeye çalıştı; orda tüy yoktu, kabuk bağlamıştı. Biraz düşündükten sonra onu dövüştürdüklerini düşündü, kendi çapında küfür etti. Oysa ki köpeğin hastalığı vardı ama o bilmiyordu, kendi çapında veteriner olmuştu.
Köpeğe dertlerini anlatırken birden telefonuna bakma isteği geldi, baktığında direkt annesinin ve babasının cevapsız çağrılarını gördü. Haklı olarak meraklandırmıştı. Biraz düşündükten sonra aramaya karar verdi. Aradığında ilginç bir cevap almıştı; kimle görüşüyorum demişti annesi. Çok şaşırmıştı, annesi niye oğluna öyle desin ki başka biri gibiydi oğluna, şaşkın bir şekilde; anne benim tanımadın mı? dedi. Annesinin içi rahatlamıştı ve bir o kadar sinirli bir tavırla oğluna hemen eve gelmesini söyledi. Çocuk ise istemese de kabul etti. Tam gidecekken, köpekte yola koyuldu ama ona; sen burada kal hemen geri gelicem dedi. Köpek ise masum bir şekilde oraya oturup şehri izlemeye başladı. Çocuk giderken birden bire durdu, köpeğe döndü ve ona gizlice yaklaştı, onun uçurumun kenarına çok yakın olmasını fark etti ve uçurumdan aşağı itti. Neden yapmıştı yada bunu yapan kişi kimdi?