-1-

967 106 82
                                    

Yepyeni bir hikaye ile karşınızdayız! Umarım beğenirsiniz.Küçük yıldızcığa basmayı ve görüşlerinizi dile getirmeyi lütfen çok görmeyin. :)
-Derya&Ceren
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Onunla evlenmek istemiyorum,Gece.Lütfen,yardımına ihtiyacım var." dedi ablam, bana yalvarırcasına bakarken.

Bugün Yudum'un düğünü vardı.Hem de benim yıllarca,gizliden gizliye hayranlık duyduğum adamla evlenecekti.Ama o başından beri bu evliliği istemiyordu.Çünkü başkasına aşıktı.

Ne var ki aile şartlarımız ne istediğimizi sormuyordu.Nesillerdir süregelen,geri kafalı bir geleneğe bağlıydık.Zorlu ailesi ve Dinçer ailesi en az iki çocuk yapmak ve doğan en büyük çocuklarını birbirleriyle evlendirmek zorundalardı. Yani bir çeşit beşik kertmeliği de denilebilirdi bu saçma geleneğe.

Ve bu akşam ise sıra ablam ve Yiğitteydi. Bu gece evleneceklerdi. Çocukluğumdan beri aşık olduğum adam ablamla evlenecekti. Ah, kader! Hüsranla içimi çektim ve ablama baktım.

"Benden ne yapmamı istiyorsun?"

Yudum tereddütle dudağını ısırdı."Biliyorum,bunu ilk sana söylemem gerekiyordu ama her şey çok hızlı geliştiğinden daha yeni vakit bulabildim.Senden istediğim şey,gelinliğimi giyip,benim yerime geçmen ve Yiğitle evlenmen.Eğer kabul edersen,nikah masasında herkes seni ben sanarken,ben Hakan ile birlikte çoktan buralarda gitmiş olacağım.Lütfen kabul et,bunu yaparsan Hakan ve ben sana ömür boyu minnettar kalacağız." O konuşurken şaşkınlıkla ablama bakakaldım. Aklımdan hızlıca iki düşünce geçti.

Birincisi,ablamı çok seviyordum ve onun mutlu olmasını istiyordum. Hakan iyi birisiydi ve Yudum'a gerçekten aşıktı.Birlikte olurlarsa ikisi de çok mutlu olacaklardı.

İkincisi,kader, uzun zamandır hoşlandığım adamla,reddedemeyeceğim bir evlilik fırsatı sunmuştu önüme.Vakit daralırken, bu iki neden kabul etmeme yetmişti.

Ablam cevabımı duyunca, mutlulukla kalktı ve gelip yanağımı öptü.

Gelinliğinin fermuarını açarken,aklıma gelen ilk mantıklı soruyu sordum."Yudum, peki nikah memuru-" Sözümü kesti.

"Nikah memurunu ve şahitlerini Hakan ayarladı ,orasını merak etme canım.Soruyu benim adıma soracak ama defterde senin adın yazacak.Sen sadece benim gibi davran,kimseye bir şey belli etme ve duvağını açma,yeter." Ona ayrılmış,kocaman gelin odasındaki soyunma paravanının arkasına geçti.Öylece kalakalmışken aklıma gelen diğer soruyu sordum.

"Peki ya Yiğit? Onun haberi var mı?"

"Ona söyleyecek vakti bulamadım." diye cevapladı paravanın arkasından.

Bir yanım sevinç ve heyecan içindeyken, diğer yanım tereddütlüydü.Ben bu zıt hislerimi dengelemeye çalışırken, ablam paravanın arkasından çıktı ve bembeyaz gelinliğini karşımdaki koltuğun üzerine koyup,yanıma geldi.Yüzünde öyle mutlu bir ifade vardı ki daha sonra ne olacaksa umrumda değildi, çünkü buna değerdi. Bu düşünceyle ben de ablama gülümsedim.

"Hazırlanman gerekiyor,Gece.Beş dakika sonra Yiğit seni almaya gelecektir." dedi ve gitmeden önce bana sarılıp yanağımdan öptü.

Pencerenin önünde, son kez bana döndü ve "Bu iyiliğini hiç unutmayacağız,canım kardeşim." diye ekledi minnettarlığını belli eden bir ses tonuyla.

Zemin katta olduğumuz için, direkt olarak arka bahçeye açılan camdan çıkan ablamın arkasından hâlâ öylece bakıyordum.

Yudum,geniş bahçe kapısının yanında bekleyen Hakan'ın kollarına koştu ve ona sıkıca sarıldı .Onlar el ele tutuşup, görüş açımdan çıkarlarken, 'aşk böyle bir şey işte' diye düşündüm ve iç çektim.Sonra neredeyse hiç zamanımın kalmadığını fark ettim ve telaşla koltuğun üzerinden gelinliği alıp,hazırlanmaya başladım...

--

Nikah masasına oturduğumuzda bile hâlâ hiç kimsenin fark etmemiş olmasına şükrediyordum.Gerçi annemin ve babamın tavırlarından şüphelendiğini anlıyordum çünkü gözleri salonda sürekli beni arıyordu. Ama bu da benim için şimdilik iyi bir şeydi çünkü hala burada oturanın Yudum olduğunu sanıyorlardı.

Nikah memuru asıl soruyu önce bana, ablamın adıyla, sorduğu için birden irkildim.Şu anda evleniyordum ama bir bakıma evlenmiyordum da. Böyle de bir garip durum içerisindeydim.

Sesimi ablamınkine benzetmeye çalışarak cevap verdim. "Evet."

Aynı sorunun Yiğit'e sorulması üzerine o da aynı cevabı verdi.Olmuştu işte,kimse fark etmeden bu iş olmuştu.Ve daha da önemlisi küçüklüğümden beri hayallerimi süsleyen adamla evlenmiştim. Bir anlığına, birazdan olacak olan şeylerin ihtimalleni düşünmeden,kendime mutlu olma hakkını tanıdım.Tabi bu his çok kısa sürdü. Çünkü asıl olay buradan sonra başlıyordu.

Peki ya şimdi ne olacaktı, ailem ve Yiğit, nasıl bir tutum sergileyecekti? Şahitlerin de onayıyla herkesin beklediği gibi Yudum değil de, Dinçer ailesinin gelini ben olmuştum.Sanki ödül almış bir filmin, en önemli,en etkileyici sahnesindeymişim de her şey ağır çekimde gerçekleşiyormuş gibi hissediyordum.

Salondaki kalabalık deli gibi alkışlıyordu.Herkes şu an yüzümü kapatan,beyaz,dantel işlemeli duvağın altındakini ablam sanarken birden benim çıkmam herkes için sürpriz olacaktı.Evet,tam olarak ben sürpriz gelin olacaktım.

Artık kocam olan adamın, duvağın kenarına giden elleri sona yaklaştığımızın kanıtıydı. Şu ana kadar yavaş gerçekleşen her şey birden hızlandı ya da hızlanan şey olaylar değil, kalbimin ritmiydi. Duvağımın tamamen açılmasıyla, Yiğit'in kahverengi gözlerinden o kadar çok duygu parıltısı geçti ki takip bile edemedim.

Şimdi salondan alkış değil şaşkınlık nidaları yükseliyordu.Ama asıl geceye damgasını vuracak olan şey, Yiğit'in "Gece!" diye şaşkınca bağırması olmuştu.

Şu dakikadan sonra hayatımın nasıl değişeceği hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.

Sürpriz GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin