Şarkı çok anlamlı. Kurguyla bağdaştırdım. Bölümü okurken dinleyebilirsiniz. Türkçe altyazılı seçtim videoyu sizin için. İyi okumalar.
-
Uriel. O hem Tanrı'nın hem de cennetin saf ışığıydı. Varolduğundan beri yapmayı bildiği tek şey tüm evrenlerin yaratıcısı, düzenin korumacısı Tanrı'sını, dünyanın faniliğinden ışığıyla korumaktı.
Uriel düşünürdü. Acaba bir sureti olsa nasıl görünürdü? O da faniler gibi insan suretinde olsa ne olurdu sanki? Aklında her zaman dolaşmakta olan bu düşüncelerin eyleme geçtiği gün o gündü.
O gün Uriel, Tanrı'nın insanlara biçim verdiği aynasına kaçamak bir bakış atmıştı. Tamam, belki bir bakıştan da fazlasıydı. O an kendini bir insan olarak görmeyi dilemişti fakat ışığı tüm aynaya yayılmıştı. Kendini görememenin üzüntüsü ve yasak olan bir şeyi yapmanın suçluluğu tüm hücrelerinde dolaşıyordu.
O an sadece yok olmak istemişti. Zaman denen kavram yok olmaya başlarken Rafael onu bulmuş, cezalandırılması için Tanrı huzuruna sunmuştu. Uriel, sadece kendini görmek, diğer melekler gibi olmak istemişti.
Düşüncelerinin ardından ruhani gözleri Tanrı'nın gözleriyle birleşmişti. Karşısındaki gözler ifadesizdi. Uriel buna şaşırmamıştı. Yaratıldığından beri O'nun yüzünde asla bir ifade veya duygu görmemişti. Ve Tanrı ona seslenmişti.
''Uriel! Göklerdeki kalkan ışığım, yarattığım en parlak melek! Sana yanımda sonsuzluğu, bitmeyecek bir vazifeyi bahşettim! Ne hakla fani dünyasının suretlerine bakmaya cürret edersin!'' Tanrı'nın sert sesiyle ölümünü kabullenmişti Uriel. Açıklama yapmasına gerek olmadığının bilincindeydi. O Tanrı' ydı. Zaten her şeyi bilirdi..
O'nun ayaklanışı ve diğer meleklerin kendine acıyan bakışlarıyla gözlerini sıkıca yummuştu. Bir vücudu yoktu ama sanki varmış gibi hissediyordu. Düşündüğünün aksine ölmek yerine olmayan vücudunun her yerinde keskin bir acı hissetmişti.
Tüm oda sessizliğe bürünmüş kendisini izliyordu. Dakikalar sonra yerde ağlayarak kıvranırken acı hafiflemeye hatta geçmeye başlamıştı. Bulanık gözleri netleşmeye başladığında Uriel, başında dikilen Tanrı'sını görmüştü. Tanrı ellerini ışığının çenesine uzattı ve tuttu.
"Benim güzel, saf meleğim! Sana bir suret verdim. Ama bu ödülün değil, cezan. Yasak olanı istedin. Senin yerin artık burası olamaz. Sana kanatlar verdim. Şimdi de kanatlarını senden koparacağım sonra da fanilerin dünyasına bırakacağım seni. Bundan sonra bir ışık değil bir meleksin! Düşmüş bir melek.."
Uriel o sözlerden sonra kıpırdayamamıştı bile. Daha nasıl kullanacağını bile bilmediği suretinin içinde gözlerinden akan yaşların sıcaklığını yüzünde hissediyordu. Yavaşça yattığı yerden kaldırıldı ve kendisine yaratıldığından beri pamukları andıran bulutların sonuna taşındı.
Kendisini taşıyan Michael üzgün gözlerle bakıyordu ona. Yavaşça yere bırakıldığında gözleri Rafael'i buldu. Michael yanına geçmiş üzüntüsünü paylaşan Rafael'e destek vermeye çalışıyordu. Uriel korkusuna rahmet son kez gülümsedi, tanıdığı iyi kalpli meleklere. Bu bir tür vedaydı.
O sırada Tanrı çoktan arkasına geçmiş elindeki kılıcı Uriel'in yeni oluşmuş kanatlarına geçirmişti. Canı yanmıştı fakat sesi bile çıkmamıştı ışığının.
"Hep sadık ve saf bir kuldun Uriel. Yarattığım en özel varlık, en özel melek, şimdi de en özel fani olacaksın. Ardından da cehennemin ateşinde yanan en saf ruh.. Seni dünyanın en güzel suretine bürüdüm. Gözlerin, yüzün, vücudun.. Yaşamının son dakikalarında huzura ermiş olman dileğiyle seni cennetimden kovuyor, alttaki lanetlenmiş şeytanın ellerine bırakıyorum."
Ve pamuk bulutlar altından kaymıştı Uriel'in. Gittikçe küçülen Tanrı'sını, melekleri, evini izliyordu artık.
Düşüyordu Uriel. Şeytanın kollarına doğru yavaşça düşüyordu..
-
Bölüm şarkısı, Seven Devils - Florence + The Machine
Çok, çok, çok ve çok zor fantastik bir kitap yazıyor olmak. Canım çıktı ama devam. Oy vermeyi unutmazsanız sevinirim. Çok hoşuma gitti kurgum. Siz sevdiniz mi? 🦦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paradis | bxb
FantasyTanrı'nın ışığı Uriel, bir gün kendi üzerine atılan suç yüzünden cennetten kovulmuştu. Dünyaya vardığında onu öldürecek acımasız melekten habersiz düşmeye başlamıştı. ⇝21.12.20