uyarı: ölüm, kan, şiddet ve cinsel içerik bulundurmaktadır.
keyifli okumalar 💞
-
şapkacı, ölmüştü.
eski bir otele yerleşerek kurulmuş olan bu hiyerarşi sistemi, şapkacının ölümüyle tamamen boş kalmıştı ve ölü bedeni bulan silahlılar, onu yönetim odasına getirip o bir ölü beden değil de, herhangi bir eşyaymış gibi masaya yatırdıklarında insanların gelmesini bekliyorlardı.
bir elin parmağını anca geçen bu lafta meclis üyeleri duygusuz bir şekilde şapkacının suratına bakarken içleri reddedilemez ki yeni kral, yeni imparator olma hazzı ile dolmuştu. lakin bir kişi için geçersizdi bu haz, chishiya shuntaro. onun, planları vardı; kimsenin aklına gelmeyecek planları ile herkesin her bir saniye gerçekleştirecekleri eylemleri bile hesaplayabilecek bir beyni vardı onun ve 'sikerler kral olmayı' diye düşünen tek kişiydi o.
herkesten geç gelen ann, kapıdan hiddetli bir şekilde girince ifadesinden diyebileceğimiz tek şey şapkacının ölümüne üzülmüş olan tek kişi olmuş olmasıydı, üzüntüsü bile menfaatleri uğrunaydı aslında. niragi, silahlıların başı olan kaslı adamın yandaşı olduğu için şapkacının ölümüne sevinmişti, meclisin baş üyesi; saçlarına aklar inmiş orta yaşlı ve gözlüklü adam kendisinin başa geçeceğini düşündüğü için sevinmişti, silahlıların başı, başa geçeceğini düşündüğü için sevinmişti ve chishiya'nın umrunda bile olmamıştı.
sarı duvarları olan bu geniş odanın içinde ölü şapkacı ile birlikte toplam altı kişi tamamlandığında, kapı niragi tarafından kilitlenmişti.
"tanrım..." içeri girdiği gibi orta yaşlı, uzun saçlı ve kaslı adamın bedeninde gözlerini gezdirmiş, göğsündeki mermi izini görünce korkusuz bir şekilde, sanki elini kuma daldırır gibi şapkacının göğsündeki deliğe sokup pek de derine inmeyen mermiyi tekte çıkarmıştı üç parmağıyla. eline bulaşan bu adi kanı, bazı et parçalarını umursamadan mermiye bakarken etrafına baktı. "oyunu kazamamış demek." dedi mırıldanır bir tonda. elindeki mermiye şaşırmıştı aslında, silahlıların yeni bir düzen oluşturmak için onu öldürmek istediğini biliyordu ama oyuna kendisinden bu kadar emin gitmişken göğsünde bir mermiyle sonsuza kadar uykuya dalmış bir şekilde gelmiş olması açıkçası biraz komik, biraz da trajik gelmişti.
chishiya, sadece izliyordu.
"silahlara ulaşımı olan sadece sizlersiniz," dedi kendinden emin bir şekilde ann, onu silahlıların öldürdüğünü düşünüyordu; gözleri niragi ve yanında duran, ondan katlarca büyük olan adamı buldu.
"ne ima ediyorsun amına koyayım?" elinde tuttuğu büyük silahı omzuna dayamış bir şekilde dururken yüzündeki alaycı bir gülümseyiş oluşmuştu niragi'nin, bakışlarının hedefi omzunda biten siyah saçları ile kendisinden gözleri gelip giden kadın olmuştu.
"diyorum ki-"
"oyundan mermi sesleri gelmiş." diyerek ağzını açmaya karar veren chishiya, sakin bir şekilde ellerini ceplerine sokarak bir ayağında duran ağırlığını, diğer ayağına vermişti kıpırdanarak. "diğer oyuncular öyle söyledi. oyunda silah kullanmak serbestmiş."
bu doğru muydu peki? bilen yoktu.
odadaki silahlıların başı ve yandaşı bunun doğruluğundan emin olmasa da chishiya, onların bu konuda masum olduğunu iddia ettiği için lafına itiraz etmişti.
peki silahlılar masum muydu? bunu da bilen yoktu.
ann gözlerini chishiya'ya çevirdi, "öyle mi?" diye sorduğunda baktığı genç, hiçbir şey demeden kafasını yukarı aşağı sallamıştı sadece. bu cevabı alan kadın ise sinirle elindeki mermiyi yere fırlatarak derin bir nefes aldı, mermer karelerden oluşan zemine sertçe çarpan mermi bir yerlere fırlar iken kan, beyaz desenlerde bir tablo görüntüsü oluşturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gun to my head ✓
Fanficalice in borderland, niragi & chishiya m shot. ❝niragi, chishiya buraya adımını attığından beri ondan haz etmiyordu ve kafasına silah dayama fırsatı eline geçtiğinde tabii ki bunu değerlendirecekti.❞ _₂₀₂₀ 🚫bu kurgu; ölüm, kan, şiddet, küfür ve yet...