İHTİLAL
O gece yağan yağmur, yer ve göğün yerini değiştirmişti. O geceden sonra bir daha şafak sökmemeli, güneş doğmamalı, sabah olmamalıydı. O gece şafak söktü, güneş doğdu, sabah oldu. Olmamalıydı.
O gece yağan yağmur, yer ve göğün yerini değiştirmişti. O geceden sonra bir daha şafak sökmemeli, güneş doğmamalı, sabah olmamalıydı. O gece şafak söktü, güneş doğdu, sabah oldu. Olmamalıydı.
Vakit dar, şafak erkendi. Bir iblis doğdu yeryüzüne, alev aldı gökyüzü, lanet etti insanlar. Bir melek doğdu yeryüzüne, çiçek açtı gökyüzü, duacı oldu insanlar. İblis büyüdü, melek büyüdü. Lanetleri birbirini vurdu ve kazandıkları şey zaferden çok uzak olan bir yıkım oldu. Denize düştü iblis yaktı kavurdu dalgala...
Sesimi duyuyor musun? Yitip gitmeden sana sarılmalıyım. Gün geceye kavuştuğunda geç olabilir sevgilim... Sesimi duyuyor musun? Sesimi duymalısın; ben ellerinden kayıp gitmeden, soğuk bir gecede uçurumdan aşağı düşmeden, soluğum kesilmeden... ve beni öpmeden! Sesimizi duyurmalıyız sevgilim!
'•Oysa biz hep bir yarım, biraz da tamdık. Şimdi ruhumdan aldığın parçaları kim birleştirecek sevgili?•'
Her gün aynı yalandan ibaret. Gidilen yollar, adımları kesen durak. Kimine ev, kiminin ruhunu sıkıştıran lanetli kale. Büyük şehirdi İstanbul... Uzun yolları, dar sokakları vardı. Hiç bitmez sansan da adımların nerede duracağını bilirdi. Dün suratını unutmaya başladığın karşına çıktığında anlardın büyük şehir olmadığı...