Sessiz
"Bu dünyada neyi en çok istersen o senin imtihanındır."
"Ben uzun zamandır hiçbir şeyden emin olamıyorum. Bir sabah kalkıyorum, yaşamak istemediğimi düşünüyorum. Hayatta kaybettiklerin kazandıklarından fazlaysa yaşamanın ne anlamı var ki? En son ne zaman bir şeyi kazandığımı, en son ne zaman mutlu olduğumu hatırlamaya çalıştığım anda da..." derken gözlerim yine dolmuştu. "...
Arkadaşlıklar, aşk, aile, okul... Hayatınızda her şey mükemmelken, elinizdekilerin farkına tam olarak varamazsınız... On yedi yaşındaki Güneş, anne babasını ve küçük kardeşini kaybettikten sonra, yaşadığı acıların ardından hayatına devam etmek istiyordu. Güçlü olmak zorundaydı. Eski okulundan işlemediği bir suç yü...
Senelerce aşık olduğum kişi şimdi üvey abim mi olacaktı? İmkansızdı bizimkisi. Defalarca imkansız olduğumuzu söylerdii.
Bir adam, geçmişi kan ve intikamla dolu. Bir kadın, mutlu olmayı istiyecek kadar iyi niyetli. Bir aşk, sert , tutkulu... Bir hata insana neler yaptırır? Yada yanlış tercih nelerle sonuçlanır? Herkes isterdi sevdiği insanla mutlu olmayı peki kaçı gerçekten mutluydu? Biri İnatçı Diğeri Kontrol Manyağı. Biri Enerjik Di...
Aslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurumundan bile geçmezdi. Allah'ın sevdiği kuluymuşum ki hem çok sevmiştim...